‘Yardımcı doçentlik açıklaması üniversitelerde kadrolaşmanın işareti’

Yardımcı doçentlik statüsünün tartışmaya açılmasının tamamen bir manipülasyondan ibaret olduğunu belirten Prof. Dr. Nilgün Toker, “Üniversitelerde yeni bir yapılanma ve kadrolaşma ya da düzenleme işareti” dedi.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) akademisyenlerin toplu olarak ihraç edilmesinin devam ettiği süreçte, önceki gün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan akademi dünyasını ilgilendiren yeni bir açıklama yaptı.

Erdoğan, akademilerde 1980 askeri darbesi sonrası yaratılan kadrolaşma hareketinin bir benzerini akıllara getiren, “Ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var. YÖK Başkanımız ile de bunu konuşuyorum. Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir? Şunu bir gözden geçirin. Yardımcı doçentlikle ön kesiyoruz” sözleriyle Yüksek Öğretim Kurumu’na (YÖK) çağrı yaptı.

Erdoğan’ın “Yardımcı doçentlik” çıkışını Ege Üniversitesi’nden öğretim görevlisiyken KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Nilgün Toker değerlendirdi.

Yardımcı doçentlik statüsünün tartışmaya açılmasının tamamen bir manipülasyondan ibaret olduğunu belirten Toker, akademi camiasında kendisinin de dahil olduğu geniş bir kesim tarafından Yardımcı Doçentlik statüsünün, “saçma” bulunduğunu kaydetti. Yrd. Doç.’luğun, doktorasını tamamlamış olanlara ek bir uygulama olduğunu belirten Toker, “Eskiden yoktu zaten. 12 Eylül’den sonra YÖK’ün kuruluşu ile beraber gelen bir statüydü. Yani yardımcı doçentlik aslında idari bir kadrodur. Sadece doktorasını tamamlamış olanların ders verebilmesini sağlamak için yapılmış bir idari kadrodur. Bence akademik bir kadro değildi zaten. ‘Yardımcı doçentlik saçma’ lafına katılırım; ama bence esas olarak burada şu mesele var. Saçma bir kadro olduğunu yeni fark ediyor olamazlar. Herkes bunu 30 yıldır biliyordu” diye konuştu.

‘KONTROL EDİLMİŞ ALANLAR YARATMAK İSTENİYOR’

Tartışmanın yardımcı doçentlik kadrosu üzerinden yapılmaması gerektiğinin altını çizen Toker, “Burada bypass edilen bir durum var. Burada her zaman yapıldığı gibi, söylemler üzerinden yapılan bir manipülasyon var. Doğru bir şeyi bir büyük planın uygulanması için yapıyor ve yanlış tartışma yaptırıyor anlayacağınız. Üniversitelerde bir kadrolaşma harekatı başlatıldı. Tartışılması gereken bu olayla beraber üniversitelerde nasıl bir kadrolaşma harekatı yapılıyor? Kimler öğretim elemanı yapılacak? Her şeyin çivisinin çıktığı bir zamandayız. Bu çiviyi tamamen yerinden sökmeye benziyor. Bu bir sistem kurmaksızın bir iradenin emirleri ile iş yapmak. Üniversitelerde, herhangi bir sistem kurmaksızın sürekli bir iradenin keyfiyetine bağlı kontrol edilmiş alanlar yaratmak isteniyor” dedi.

’12 EYLÜL BENZERİ BİR KADROLAŞMA HAREKATI’

OHAL sonrası ağır ihraçların olduğunu ve en az 4 bin kişinin ihraç edildiğini hatırlatan Toker, şöyle devam etti: “Çok ciddi bir akademik personel açığı var. Üniversitelerde yeniden yapılanma planlandığı kanaatindeyim. Ve çok hızla birilerine doktora yaptırıp birilerine o kadrolara, öğretim elemanı kadroları ile ders verme izni çıkaracaklar. 12 Eylül’den önceki dönemlerde de öğretmenler, eğitim fakültelerinde hızla öğretim görevlisi yapılmıştı. Ondan sonra, bu öğretmenler akademik kadro yapılmıştı. Özellikle, MHP’nin üniversitelerde kadrolaşması öyle sağlanmıştı. Şimdi de buna benzer hızlı master doktora yaptırılacaklar birilerine. Ve öğretim üyesi yok ellerinde sanıyorum. O yüzden de öğretim elemanı açığını kapatacaklar. Ve hızla kadrolaşmaya izin verecekler.

ÜNİVERSİTELERE EL KOYMADIR

Uygulamanın devreye şimdi konuluyor olması önemli. Üniversitelerde yeni bir yapılanma ve kadrolaşma ya da düzenleme işareti. Yakında, bir yılda doktora tezleri verenler göreceğimizin kanaatindeyim. Yeni akademik olmayan akademik elemanlar yetiştirileceği kanaatindeyim. Yani üniversitelere aslında akademik niteliği olmayan elemanlar yerleştirmenin yolunun kolaylaştırıcısı olarak düşünüyorlar. Akademik yeterliliği dahi olmayan isimleri akademik personel olarak yerleştirecekler üniversitelere. Böyle bir yapılanmayı bekliyorduk aslında. Bütün bu ihraçlar tabi ki muhalefeti susturma cezalandırma anlamına da geldiği gibi üniversitelere el koymadır. Üniversiteleri ortadan kaldırmanın ve üniversitelere el koymanın bir işaretidir yapılanlar.”

EN SON EKLENENLER