Zozan G.’nin davası düştü

Çocukları elinden alınmak istenen Zozan G.’nin duruşması dün görüldü. Annenin velayet hakkını elinden almayan mahkeme, çocuklarının eylemlere katılmamasını şart koştu. Kararın ardından Zozan G., “Hiç kimse adalet ve demokrasi davasından beni alıkoyamaz” dedi.

Kızı siyasal eylemlere katıldığı gerekçesiyle beş çocuğunun velayeti elinden alınmak istenen Zozan G.’nin duruşması dün Oberhausen Aile Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma öncesi kalabalık bir kitle Zozan G.’ye destek amacıyla mahkeme önünde bir araya geldi.

Mahkeme, çocukların yasak eylemlere katılmaması, legal eylemlerde suç işlememesi yönünde ebeveynlerinin yazılı beyan vermesi şartıyla davanın düşürülmesine karar verdi. Ayrıca çocukların ebeveynlerinden, çocukların siyasi eylemler için okullarını aksatmamaları yönünde de duyarlı olmaları istendi.  Öte yandan yargı Zozan’ın çocuklarına zarar verdiği gerekçesiyle, çocuklar çocuk kurumu tarafından kontrol edilecek.

Zozan G.: Kimse adalet davasından beni alıkoyamaz

Mahkeme sonrası Zozan G. ve avukatı Tim Engels, karardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Karar açıklandıktan sonra Zozan G., mahkeme kapısında duygularını, “Kimse adalet ve demokrasi davasından beni alıkoyamaz” diyerek dile getirdi.

Alman devleti, istihbarat, polis ve mahkeme gibi bütün devlet güvenlik makamlarıyla birlikte, küçük kızı L. siyasi eylemlere katıldığı gerekçesiyle Zozan G.’ye baskı kurmak istemiş ve ‘çocukların güvenliği tehlikede’ diyerek, her 5 çocuğunu elinden almak için dava açmıştı. Ancak Oberhausen Gençlik Dairesi yaptığı incelemeler sonucu mahkemeye, çocukların güvenliğinin tehlikede olmadığını ve ailenin onlara iyi baktığını bildirmişti.

Barış aktivisti bir anne

Dün Oberhausen Aile Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesinde çok sayıda kişinin katılımıyla Zozan’la dayanışma eylemi düzenlendi. Burada konuşan Oberhausen Sol Parti Sözcüsü Jens Cartensen, Zozan G.’yi tanıdığını belirterek, şunları ekledi: Çocukların güvenliğine ve sağlığına önem veren başka bir anne daha tanımıyorum. Ancak devlet güvenlik makamları onu bununla suçluyor. Bundan daha büyük bir değer var mı, bilmiyorum. Ama polis ve devlet güvenlik makamları, kendi görevlerine bakacakları yerde barış aktivisti bir kadının yaşamını zehirliyor.”

Federal bir skandal

Sol Parti Başkan Yardımcısı ve Federal Milletvekili Tobias Pflüger de bir konuşma yaptı. Kürt halkına karşı baskı siyasetini ve Oberhausen’daki davayı federal bir skandal olarak tanımlayan Pflüger şöyle konuştu: “Gerçekten bir anneden çocukların bakım hakkını almak istiyorlar. Gerekçeleri ise siyasi aktivist olması. Bu bir skandaldır. Polis içerisinde Devlet Güvenliği adı altında Kürt siyasi aktivistleri takip eden bir kesim var ve bir anneye ‘çocuklarına iyi bakmıyorsun’ diyor. Bu baskı siyaseti, Kürt aktivistlere karşı yürütülüyor. Devlet Güvenliği de Erdoğan’ın baskı siyasetinin maşası olmuş. Devlet Güvenliği Zozan’ın çocuklarını elinde alır ya da onun haklarını sınırlarsa, bu daha büyük bir skandal olur. Bundan sonra sol aktivistleri ve Kürtlere karşı bunu bir silah olarak kullanırlar. Biz, ‘bu kesinlikle olmaz, başarıya ulaşmaz’ demek için buradayız.

Zozan savaşa karşı yapılan eylemlere katılmış, ben de içtenlikle Türk devletinin işgal saldırılarına karşı yapılan eylemlere katılıyorum. Bu iyi bir şeydir ve insanlar bununla suçlanamaz.” Plüger konuşmasının sonunda mahkemenin Zozan’ın çocuklarının bakım hakkına dokunmamasını istedi.

Kimliğinin elinden alınmasını reddediyoruz

Leyla isimli bir kadın ise yaptığı konuşmada bir anne ve nine olduğunu belirterek şöyle konuştu. Leyla, “Almanya kanunlarında çocuk hakları düzenlenmemiştir. Sosyal Kanun’un 8’inci maddesi bu konuyla düşüyor. Bu madde şimdi de 5 çocuklu bir anne üzerinde kullanılıyor. Zozan, insan hakları, özellikle kadın hakları için angaje oluyor. O, Rojava’daki kadın hareketini destekliyor. O, kadınların DAİŞ eliyle baskılanmasını protesto ediyor. Biz, devlet güvenlik güçlerinin Zozan’ın çocuklarını elinden almaya çalışmasını reddediyoruz. Biz kimliğinin elinden alınmaya çalışılmasını reddediyoruz” diyerek, Zozan’ı ve çocuklarını yalnız bırakmayacaklarını vurguladı.

Zozan’ı baskılayacağına Türk siyasetini baskıla

NRW Eyaleti Sol Parti Sözcü Yardımcısı Jules El- Khatip ise şunları belirtti: “Kürt Hareketi Almanya’da yıllardır kriminalize ediliyor. Kürtlerin hakkı gasp ediliyor ancak bir kadının çocuklarının elinden alınması basit bir zulüm değildir. Bir devlette aile, kanunun en önemli yerine oturtuluyorsa, çocuklarını onlardan almaya çalışmak en kötü şeydir.

Üstelik gerekçeleri, barış ve demokrasi için çalışmasıdır. Bu davayı sahiplenmeli ve demeliyiz. Bu dava olumsuz sonuçlanırsa, her yere yayılır. Kürt Hareketi üzerinde baskı oluşturacağınıza, Türk devletinin siyasetini baskılayın, silah satmaktan, baskı sistemini destekleyen siyasetten vazgeçin. Almanya bunu açıkça söylemeli. Burada Kürtlerin baskılanmasına izin vermemeliyiz.”

Zozan’ın, Kürtlerin davasının arkasındayız

Jugendverband Rebell örgütünden Katrin Papke de, çocuklarının annenin elinden alınmasına karşı duracaklarını yineleyerek, sağ ve antidemokratikleşme adımlarına karşı da duracaklarını söyledi. Papke, “Zozan’ın arkasındayız, Kürt hareketinin arkasındayız ve arkasında duracağız. Bu davanın durdurulmasını istiyoruz. Abdullah Öcalan’ın özgürlük davasını da destekliyoruz” diye konuştu.

  Y.ÖZGÜR POLİTİKA/OBERHAUSEN

EN SON EKLENENLER