14 yıllık AKP iktidarında kadının getirildiği yer

Kadını aile içerisinde eritmeye çalışan AKP, 14 yıllık iktidarı boyunca hem söylem hem de uygulamalarıyla öncelikli olarak kadını hedef aldı, kazanımlarına saldırarak, kadın iradesini yok saydı

Hiyerarşik devletçi topluma geçişle birlikte kendisini kurumsallaştırmaya başlayan aile, her türlü kölelik biçiminin kadın cinsi üzerinden ifade edildiği iktidarcı anlayışın kendisini yaşattığı bir yapı olarak, bugün de varlığını sürdürüyor. Aileyi kutsallaştırarak, kadını toplumsal rolleriyle birlikte bu yapı içine hapseden iktidarlar, bugün de aynı yöntemle kadına dair tüm değerleri bu anlayış içinde eritiyor. Bu anlayışın Türkiye’deki en somut örneği olan AKP, 14 yıllık iktidarı boyunca hem söylem hem de uygulamalarıyla öncelikli olarak kadını hedef aldı, kazanımlarına saldırarak, kadın iradesini yok saydı. Kadını aile içerisinde eritmeye çalışan iktidarın ilk icraatı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı kapatarak yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kurmak oldu. İktidar, kadın iradesinin güçlü olduğu Kürdistan’daki yerel yönetimlerde faaliyette olan Kadın Yaşam Merkezleri kapatarak, Aile Destek Merkezleri kurmaya başladı.

İlk saldırı Kadın Bakanlığı’na

“Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli” diyen dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, 2011 yılında ilk olarak Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kurdu. Bakanlığın içinden “kadın”ı kaldırarak, kadının birey olarak değil de aile içerisinde var olabileceği algısının ve mühim olanın aile olduğu düşüncesinin ilk temellerini attı. Yine Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), kurulan bakanlık bünyesine alınmıştı.

Kürtaj yasağı, tecavüz yasası…

İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke olan Türkiye, AKP hükümeti ile beraber, 2012 yılında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “Kürtaj cinayettir” söylemi ile beraber kürtaj yasaklanırken, kamuoyunda “tecavüz yasası” olarak bilinen ve cinsel istismar mağduru çocukların, kendilerini istismar eden erkeklerle evlenmelerini içeren yasa gündeme getirildi. Kadın örgütlerinin büyük tepkileri sonucu ‘tecavüz yasası’ yasallaştırılamazken, yargı kararlarının bir çoğunda yasanın fiili olarak hayata geçirildiğine tanıklık edildi.

 Hükümete göre kadın ‘aile’de esas!  

Bakanlığın isminin değiştiği gibi logosunda değişiklik yapılarak, “Kadının yanı ailesinin içinde, çocuğunun ve eşinin yanı” olduğu düşüncesi resmedildi. İsimde ve logoda yapılan bu değişiklik ile beraber, sadece simgesel olarak bir değişikliğe gidilmemiş, kadın özgürlük mücadelesinin yıllarca sokaklarda, meydanlarda kazandığı haklara yönelik de saldırı gerçekleşmişti. Bununla beraber kadının birey olarak değil, “aile” içinde esas alınacağı mesajı verilmişti.

 İstanbul Sözleşmesi ihlal edildi  

Kadına yönelik şiddet ile ilgili bir yaptırım gücü olan ilk uluslararası sözleşme niteliği taşıyan ve İstanbul’da imzalanan “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni (İstanbul Sözleşmesi) 2012 yılında imzalayan Türkiye, ilk olarak Kadın Bakanlığı’nın isminde gidilen değişiklik ile ihlalde bulunmaya başladı. Sözleşmede yer alan ve toplumsal yapı içerisinde kadınlara yönelik eşitsizliği gidermeye yönelik olan pozitif ayrımcılık ilkesi de ihlal edilmiş oldu.

36 kadın belediye eşbaşkanı tutuklu

88 belediyeye kayyum atanırken, 44 belediyenin kadın eşbaşkanı görevden alındı. 36 kadın belediye eşbaşkanı ise tutuklandı. Yerel yönetimlere yönelik gözaltı ve tutuklamalar yaşanırken, 50’den fazla kadın kurumu ise kapatıldı. Kayyumlarla beraber birçok kadın merkezine erkek yöneticiler atanırken, Amed’in Farqîn (Silvan) ilçe belediyesine atanan kayyum Murat Kütük, özellikle şiddete maruz kalan kadınlara destek sunan Meya Kadın Merkezi’ni ‘Aile Destek Merkezi’ne dönüştürerek, kadının adına olan tahammülsüzlüğünü açığa vurdu.

HDP’li kadınlar tutuklu  

Seçilmişlere yönelik saldırılar da parlamentoda devam etti. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından, 6 kadın milletvekili tutuklandı. Yine kadın hakları ve özgürlüğü için mücadele eden yüzlerce kadın, cezaevlerinde tutuklu bulunuyor.

DUYGU EROL / ANKARA / ŞÛJIN

EN SON EKLENENLER