‘8 Mart muhalefet ve toplumun önünü açacak’

Toplumsal muhalefetin gözünün 8 Mart’ta olduğunu dile getiren KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, “Çünkü kadınların kitlesel olarak açacağı alan tüm muhalefet ve toplumun önünü açacak. Özgür toplumun özgür kadınla yaratılacağının bir göstergesidir 8 Mart” dedi.

Türkiye’nin her yerinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için alanlara çıkan kadınlar, taleplerini haykırmaya hazırlanıyor. Kadınlar, bir hafta boyunca çeşitli eylem ve etkinliklerle kendilerine dayatılan, adaletsiz, eşitsiz, güvencesiz politikalara ve cinsiyetçi söylemlere karşı ses çıkaracak.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nda (KESK) hem sendikal hem de eşit temsiliyet mücadelesi yürüten kamu emekçisi kadınlar da bu yıl, “Emek, eşitlik ve barış hakkımızın peşindeyiz” sloganıyla 8 Mart’ı karşılıyor.
KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, New York’ta dokuma işçilerinin eşit iş, ücret ve daha iyi çalışma koşulları için başlattığı ve 129 kadının yanarak yaşamını yitirmesi üzerinden 161 yıl geçmesine rağmen kadınların çalışma yaşamından toplumsal yaşama kadar birçok taleple yeniden alanlarda olacağını söyledi.
‘DÜNYADA ŞOVEN SÖYLEMLER YÜKSELİYOR’ 
Kadın kazanımlarına yönelik bugün iktidarlar tarafından ciddi saldırılar olduğunu dile getiren Atasoy, dünyada ve Türkiye’de sağ, milliyetçi ve şoven söylemlerin yükseldiğini belirterek, “Kadınların tekrardan kölelik koşullarında çalışmaya zorlandığı, emeklerinin değersizleştirildiği, ücretlerinin düşürüldüğü, çalışma koşullarının gittikçe ağırlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Cinsiyetçi politikaların kadının yaşamını tahakküm altına aldığı bir süreç de söz konusu” dedi.
‘MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA DEVAM ETTİRECEĞİZ’
Sendikal mücadelenin başından bu yana ikili mücadele yürütme durumunda kaldıklarını belirten Atasoy, “Hem sendikalardaki erkek egemen yapının, zihniyetin zayıflaması hem de cinsiyet eşitliğinin sağlandığı özgün olarak örgütlenebildiği KESK içerisinde kendi sözüyle kendi kararlarını alabildiği bir zemin yaratabilmek için ikili bir mücadele yürütmek zorunda kaldık. Hem mevcut sisteme yönelik hem de kendi sendikalarımızın demokratikleşmesine yönelik bir mücadele yürüttük. Bugüne geldiğimizde yaşanan mücadelenin sonunda epeyce yol alabildik. Bugün var olan kadın meclisimizde KESK’li kadınlar olarak kendi karar mekanizmalarımızı meclis üzerinden tüzüksel olarak güvenceye kavuşturduk. Eşit temsiliyeti eşbaşkanlık üzerinden gerçekleştirebildik. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme olanağını geliştirebildik. Bugün kendi kararlarımızı aldığımız, kadın alanında kendi sendikal programlarımızı örgütleyebildiğimiz ayrı ve özgün kadın yapımız var. Tabi ki daha kat edilmesi gereken çok yol var. Mücadelemizi kararlılıkla yürütmeye devam edeceğiz” dedi.
‘OHAL’DE DE BU HALDE DE DİRENECEĞİZ’
KESK’in sendikaların kadın yüzü olduğunu kaydeden Atasoy, sendikalarda kadınların daha etkin olmasını, kadınların kendi karar mekanizmalarında sözlerini, örgütlemelerini ve kararlaştırmalarını da gerçekleştirmiş bir geleneğin temsilcisi olduğunu vurguladı. Atasoy, bu yüzden ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ve çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) KESK’li kadınların da yoğun bir saldırıya maruz kaldığını, binlerce üyelerinin ihraç edildiğini belirtti. Atasoy, KESK’li kadınlar olarak “OHAL’de de bu halde de direneceğiz” şiarıyla geri adım atmayarak her daim kadınlarla birlikte sokaklarda mücadele etmeye kararlı olduklarını söyledi.
‘KADINLAR ALTERNATİFLERİNİ YARATTI’
İhraç edilen kadınların ihraç edilen erkeklere oranla iki kat daha fazla zorluk yaşadığını aktaran Atasoy, kadınların ekonomik özgürlüklerini kaybetmelerinin diğer özgürlüklerinin de daha fazla tehlike altına konulması anlamı taşıdığına dikkat çekerek, “Birçok kadın kendi özgün yaşamından koparak aile içerisine tekrar dönmek zorunda kaldı. Kadınlara yönelik ihraç, aslında kamudaki muhalif kadın sesini de kısmaya yöneliktir. Sendikasızlaşma, örgütsüz kalmayı, itiraz etmemeyi, itaat etmeyi amaçlayan bir yönelim olarak görüyoruz. İhraç edilen kadınlar arasında geri çekilen bu süreçte yıprananlar olmasına rağmen birçok kadın arkadaşımız da kolektif çalışmalarla sistemin dayattığı ekonomik sisteme alternatifleriyle başka bir yaşamın da olabileceğini iddia eden bir yerde durdu” diye konuştu.
‘BARIŞ HAKKIMIZIN PEŞİNDEYİZ’
Atasoy, ihraçlar sonrası kadınların ortak bir paydada bir araya geldiğini ve buradan da kadınların sistemin eril, hiyerarşik ve ekonomik yapısına karşı kendi hakikatiyle yeni alternatifler yarattığını belirtti. Yaşamın her alanında kadın paydasında buluşarak, yaşamı inşa etmeyi gördüklerini ifade eden Atasoy, “Yaşam hakkımız başta olmak üzere kadınların dünden bugüne kazandığı taleplerin daha görünür olabilmesi için kadınlar barış talebini dillendiriyor. KESK’li kadınlar olarak, ‘Emek, eşitlik ve barış hakkımızın peşindeyiz’ diyerek, mücadele kararlılığıyla alanlarda olacağız” ifadelerini kullandı.
‘HERKESİN GÖZÜ 8 MART’TA’
OHAL’de bütün yasaklara rağmen kadınların ilk günden bu yana sokaklarda olduğunu ve direndiğini vurgulayan Atasoy, “Tüm toplumsal muhalefetin gözü de 8 Mart’ta. Çünkü kadınların kitlesel olarak açacağı alan tüm muhalefet ve toplumun önünü açacak. Özgür toplumun özgür kadınla yaratılacağının bir göstergesidir 8 Mart. Bizim mücadele kararlılığımız, yasakları tanımamazlığımız aynı şekilde devam edecek. Tüm Türkiye’de kadınlar olarak alanlarda olacağız sesimizi yükselteceğiz” dedi.

EN SON EKLENENLER