Deniz Poyraz’ın failini salondakilerin öfkesi yargıladı

Deniz Poyraz davasında faili, mahkeme değil salondakilerin öfkesi yargıladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına yönelik silahlı saldırıda Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı dava dün Bayraklı Adliyesi 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava mahkeme başlamadan önce duruşmayı izlemeye gelen avukatlara, kadınlara ve gazetecilere dönük ilk andan itibaren çileye dönüştürüldü. Davayı izlemeye gelen yüzlerce kişi önlerine konulan tüm engellemelere rağmen geri adım atmadı.
Sadece Deniz’in değil herkesin davası oldu
Türkiye’nin ve bölgenin dört bir yanından Deniz’in davasını sahiplenmek için gelen yüzlerce kişi sabah 09.30’da adliye önünde buluştu. İzmir Adliyesi farklı kesimlerden oluşan yüzlerce kişinin “Deniz Poyraz ölümsüzdür”, “Deniz’e sözümüz var barışı getireceğiz” ve “Katiller halka hesap verecek” sloganlarıyla yankılandı.
Günün ilk eylemi HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın basın açıklaması ile başladı. Katliamın iktidarın nefret söylemlerinin bir ürünü olduğunu ve kaos planının parçası olduğunu söyleyen Pervin’in ardından Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş yaptığı konuşma ile partisinin HDP’nin yanında olduğu mesajını net bir şekilde ortaya koydu.
‘Katil ırkçı kadın düşmanı zihniyetin ta kendisi’
Açıklamanın ardından Kadınlar Birlikte Güçlü kendi “Deniz Poyraz isyanımızdır” yazılı pankartlarıyla açıklama alanının önüne geçti. “Katil ırkçı ve kadın düşmanı zihniyetin ta kendisidir” diyen kadınlar davanın Kürtlerin, kadınların, yoksulların, yok sayılan ve öldürülen binlerin davası olduğunu vurgulayarak adalet mücadelesini bırakmayacaklarını beyan etti.
Gazeteciler salona zorlukla girebildi
Davaya günler öncesinden hak savunucularının, siyasetçilerin katılım çağrılarına  rağmen 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi yerine daha geniş bir salonda yapılması neredeyse davanın son anına kadar belli değildi. 300 kişilik 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmasına karar kılınan mahkeme salonuna avukatlar, siyasetçiler ve her kurumdan temsili olarak iki kişi alındı. Yüzlerce kişi salona alınmazken salonun yarısından fazlasını kaplayan alanda polisler ikamet etti. Gazeteciler ise sonradan hukukçuların uzun çabaları ile içeri alındı. Saat 10.00’da başlaması gereken duruşma salonun hazır olmaması ve salona kimlerin girebileceği tartışmaları gerekçesiyle ancak 13.00’da başlayabildi.
Salonda boş yer kalmadı
Salonunun dışında kalan avukatlar ve kadınlar için yine avukatlar çözüm buldu. Failin arkasındaki oturma alanı güvenlik nedeniyle boş bırakılırken avukatlar ve vekiller mahkeme başkanına dışarıda bulunan izleyicilerin boş bırakılan yerlere oturması talebinde bulundu. Mahkeme başkanının talepleri kabul etmesiyle boş yerleri doldurabilecek kadar kişi salona alındı.
Avukatların ürettiği çözüm reddedildi
Nihayet başlayan duruşma saatlerce sürecek olan kimlik tespiti ile başladı. Avukatlar, “Tespitin saatler sürmesi savunma hakkını engellemektir verin bir kağıt kalem biz gelenler olarak adımızı yazıp verelim” diyerek tepki gösterdi.
‘Katiller halka hesap verecek’
Kimlik tespiti esnasında fail, Deniz Poyraz’ın ailesine bakıp gülerek kışkırtması salonda tepkilere yol açarken, “Neden bu kadar rahatsın katil” diyen salondakiler “Katiller halka hesap verecek” sloganı attı.
‘Bu adam katildir’
Yine kimlik tespiti yapıldığı esnada mahkeme başkanının faile yönelik tavrına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Bu adam Minbîç’te eğitildi ve katildir. IŞİD’lidir. Bu kadar sakin davranamazsınız. Bu kadar sakin olamazsınız buna katil gibi davranın. Bu adam Minbiç’te eğitim aldı” şeklinde tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı teknik işleri uzatmakta ısrarcı oldu
Failin kışkırtmaları sonucunda sürekli arbede yaşanırken mahkeme başkanının kimlik tespitinde ısrarcı olması da duruşmada ilerleme kat edilmemesine neden oldu. Ancak mahkeme başkanı ısrarla kimlik tespitini tamamladı.
Ortada bir iddianame yok
Nihayet başlayan duruşmada ilk olarak iddianameye ilişkin söz alındı. Avukatlar aslında ortada bir iddianamenin bulunmadığı ve yapılan yargılamanın tamamen göstermelik olduğunu gözler önüne serdi. Avukatlar savcı ve kolluğun soruşturmayı geniş kapsamlı bir şekilde yürütmediği, ses kayıtları gibi önemli verilerin, somut delilleri ortaya koyarak gözler önüne serdi.
Failin cihadist gruplarla ilişkisi düşünülmemiş göstermelik iddianame
Avukatların özellikle sanığı telefon ile arayan Burhan Timur ile Abdullatif Koçak ve Kadir Çatak’ın Suriye’de görevli askerler olmaları nedeniyle ifadelerine başvurulmadığı belirtilirken diğer kişilerden sadece sağlıkçı Osman Tağgören’in ifadesine başvurulmasına dikkat çekti. Avukatların, “Sanığın HTS kayıtlarında Esam El Muhammed, Fatma Hacımuhammad ya da Abdo Acı gibi yabancı uyruklu ancak kullandıkları telefon numaralarından hareket ile Türkiye’de yaşadıklarını düşündüğümüz kişiler hakkında ise hiçbir işlem yapılmamış. Sanığın Suriye’de cihadist gruplar ile ilişkilenme olasılığı düşünüldüğünde bu kişilerin soruşturma dışında tutulması normal kabul edilemez. Bu bakımdan savcılık soruşturması eksiktir. Ayrıca sanığın silahı satın aldığını belirttiği iş yerinin resmi kayıtlara göre sahibi olan kişinin ifadesine başvurulmamış. Yine sanığın Suriye’deki görevlendirmesi ve işyeri özlük dosyalarını istenmedi. Sürekli özel taksilere binmiş bunun kaynağının nereden geldiği araştırılmadı.  Olay sonrası sanığı arayanlar araştırılmadı. Olay aydınlatılmamış adeta savcılıkça karartılmıştır” savunmaları devletin faili nasıl aklama çabası içerisine girdiğini gösterdi.
Öfkeyi oluşturan şey devletin şiddeti
Neredeyse her ilden gelen yüzlerce avukatın ve 29 baro başkanının, birçok siyasi parti temsilcisinin dava salonuna gelmesi, salon dışında farklı kesimlerde yüzlerce insanın davaya gelmesi Deniz Poyraz şahsında yapılan provokasyonun boşa çıkarıldığı anlamına geliyordu. En önemli noktalardan biri ise kadınlar başta olmak üzere herkesin öfke dolu olması… Bu öfkenin dokusunu sadece Deniz’i değil devletin Kürtlere yönelik tekrarlanan ayrımcı politikaları oluştururken Kürt halkının ve kadınların canına kast eden politikaları… Bunun en yakın örnekleri İpek Er’e tecavüz edip intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan’a göstermelik cezalar verilmesi, 2020’de Dersim’de kaybettirilen Gülistan Doku’nun faillerinin yargılanmaması, Konya’da Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledilip faillerinin yargılanmaması…. HDP’nin Bahçelievler İlçe Örgütü’ne yapılan silahlı saldırı ve failin soruşturmasına getirilen gizlilik kararı…
Tüm bu olaylara bakıldığında Kürt kadınının yürüttüğü hak mücadelesinde yalnız olmadığı ve kendisini destekleyenin günden güne arttığının göstergesi oldu.
Biriken öfke
Duruşmadaki bir diğer önemli nokta ise mahkeme heyeti karşılarında bu kadar öfkeli bir kitleyi beklemediği gerçekliği… Failin pişkinliğini görmezden gelen mahkemeye ve kolluğa karşı salondakiler, tek bir saniyesine dahi tahammül etmediğini gösterdi. Failin ve faile salonda destek veren her asker ve kolluk görevlisi salondakilerin çabasıyla salondan dışarı atıldı.
Diyebiliriz ki dün salonda bulunan özellikle kadınlar hem faile hem mahkemeye hem de devlete bir kere daha, “Kürtler burada, biz buradayız, burada olduğumuz sürece sizin göstermelik yargılamalarınızı kabul etmeyeceğiz” mesajı verildi. Yani faili yargılayan aslında salondakiler oldu.
‘Bir kadını öldüren salonda neler yapmaz ki’
Son olarak ise mahkeme heyeti failin sürekli arbede çıkarmasını görmeyip salondakileri olanlardan sorumlu tutarak duruşmayı mütalaa almadan erteledi. Son bulan duruşmanın ardından çay almaya gittiğimiz pastane çalışanı, “Abla duruşma ne oldu? Bitti mi? O katil ne yaptı, kesin sorun çıkarmıştır. Bir kadını öldüren salonda neler yapmaz ki” demesi ve verdiğimiz cevaplar üzerine kadın, “Dilerim en ağır cezayı alır ve içeride çürür” dedi.
İşin özetine değinirsek Deniz’in neden katledildiği hiç tanımadığı, görmediği, bilmediği kadınlar tarafından aslında çok iyi biliniyor.

EN SON EKLENENLER