HDP’li Kerestecioğlu: Hükümet, İstanbul Sözleşmesine uymuyor; kadın cinayetleri artıyor…

HDP Miletvekili Filiz Kerestecioğlu, kadın hakları için imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığını, şiddetin azalması için adım atılmadığını aksine ‘arabuluculuk’ ‘müftülük yasası’ gibi düzenlemelerin amacı kadını ikincil konumda tutmaktır

“Kadınlara karşı artan şiddetin önüne geçmek için düzenlenen İstanbul Sözleşmesi’ni ‘Kadınlara Müjde’ olarak duyuran AKP Hükümeti; sözleşmenin imzalanmasından bu yana kadından çok erkek egemen aile yapısını korumak için elinden geleni yaptı.” diyen Kerestecioğlu, “Sonuç olarak kadınlara yönelik şiddet artarak devam ederken sözleşmeden bu yana birçok kadın erkekler tarafında katledildi. Şimdilerde yasalaşan ve Müftülere evlendirme ile boşanma yetkisi tanıyan yasa; bunun yanı sıra boşanmaları önlemek için kurulan uzlaşma komisyonları ise ileriki süreçte şiddetin daha da artacağının sinyallerini veriyor.” dedi. ANF’ye konuşan Kerestecioğlu AKP Hükümetinin İstanbul Sözleşmesine uymayarak kadın cinayetlerinin artmasına neden olduğunu söyledi.

Hükümet kadın erkek eşitliğine inanmıyor

”Sözleşme Türkiye’de ne yazık ki uygulanmıyor. GREVIO’nun raporunda da bu durumun ortaya çıkacağını düşünüyorum.” diyen Kerestecioğlu, “Türkiye Kadın Erkek Eşitliği Eylem Planını hazırlamadı, sığınak sayısı çok yetersiz, 7/24 hizmet veren acil telefon hatları ya da tecavüz kriz merkezleri yok. Kadınların sorunlarına odaklı bir Bakanlık yok, kadın erkek eşitliği için bütçe ayrılmamış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinin neredeyse tamamı sosyal yardımlara ayrılmış; kamu personeline, polislere, hakimlere ve sosyal çalışmacılara İstanbul Sözleşmesiyle ilgili eğitimler verilmemiş, şiddet nedeniyle kamu kurumlarına başvuran kadınlar yanlış veya kötü muamelelerle karşılaşabiliyorlar. Daha pek çok örnek vermek mümkün. Her şeyden önemlisi, kadın erkek eşitliğini desteklemekle yükümlü kılınan hükümet, kadın erkek eşitliğine inanmmadığını dile getiriyor” diye kaydetti.

Sözleşme ve yasa uygulanmıyor

“2011 yılında İstanbul Sözleşmesi imzalandıktan sonra Kadına Yönelik Şiddete Karşı bir kanun tasarısı hazırlanmaya başlandı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, imzacı devletlere kadına yönelik şiddet ve daha özelde ev içi şiddetle mücadele konusunda gerekli yasal önlemleri alma yükümlülüğü getiriyordu.” diye sözlerini sürdüren Kerestecioğlu, “4320 sayılı Ailenin Korunması Kanununun yetersizliklerini deneyimleyen kadın örgütleri de bir araya gelerek Şiddete Son Platformunu kurmuştu. Başta yalnızca birkaç maddeden oluşan kanun tasarısı, Şiddete Son Platformu’nun ve bu platformu oluşturan kadın gruplarının mücadelesi sonucu bugünkü halini aldı. Platformun önerdiği haliyle kabul edilmese de bu yasanın öngördüğü koruyucu ve önleyici tedbirlere, şu anda şiddete maruz kalan kadınlar sıkça başvuruyor. Kanunun kabulünden sonra en büyük itirazımız hep bu yasanın uygulanmayışına oldu. Bugün kadın cinayetlerinin halen sürüyor olmasının tek nedeni kadınları güçlendirecek politikaların hayata geçmemesi ve hem 6284’ün, hem de İstanbul Sözleşmesinin uygulanmayışıdır.” şeklinde konuştu.

Kadınların pek çok hakkı tehlike altında

”İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin kadınlarla erkekler arasındaki tarihsel güç eşitsizliklerinden kaynaklandığını ve kadınlara yönelik ayrımcı tutum ve davranışlardan beslendiğini, kadın erkek eşitliğine zarar verecek her uygulamanın şiddeti artıracağını tekrar ifade etmemiz gerekiyor” diyen Kerestecioğlu, ”Müftülüklere, nikah kıyma yetkisi veren bu ‘olağanüstü’ Kanun Teklifi’nin, olağanüstü hal koşullarında geçirildiğini de söylemeliyim. İmamlara nikah kıyma yetkisi vermek, Medeni Hukuku ihlal etmek anlamına geliyor. Belki de bir sonraki adımda hukukun bazı alanlarının İslam hukukuna devredilmesini tartışacağız. Bu nedenle, kadınların Medeni Hukuk ile edindikleri mal paylaşımı, boşanma gibi pek çok haklarının tehlike altında olduğunu” belirtti.

EN SON EKLENENLER