İhraç edilen kadınlar: ‘Emeğimiz bizim’ demek için 8 Mart’a

İhraç edilen kamu emekçisi kadınlar, 8 Mart’ta taleplerini haykırmak için alanlara çıkmaya hazırlanıyor. “Emeğimiz bizim demek için alanlardayız” diyen kadınlar, “Latin Amerika’dan Rusya’ya ve Ortadoğu’ya kadar kadınlar her alanda direniyor” dedi.

Olağanüstü Hal’in (OHAL) ardından Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) karşı direnen KESK’li ve Eğitim Sen’li kadınlar, geçen sene olduğu gibi bu sene de alanlara çıkarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamaya hazırlanıyor. “Emeğimiz, ekmeğimiz, bedenimiz bizimdir” diyen kadınlar, esnek ve ucuz iş gücü olarak görülmelerine de ses çıkaracak. İşinden ihraç edilen kadınlar ise tüm baskı politikalarına karşı örgütlü mücadeleleri ile cevap verecek.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi Üyesi Ayşe Panuş, Eğitim-Sen Kocaeli Şube Başkanı Hicran Turan ile Eğitim-Sen Kocaeli Kadın Sekreteri Sibel Yılmaz, kadının çalışma yaşamındaki konumuyla bağlantılı 8 Mart taleplerinin ne olduğunu anlattı.
‘RAHİMLERİMİZ BİLE DEVLET KONTROLÜNDE’
Bu seneki 8 Mart’a, geçen seneki talepler ve coşkuyla gidileceğini söyleyen KESK Kadın Meclisi Üyesi Ayşe Panuş, savaşın eklenmesiyle barış talebinin daha gür çıkacağını söyledi. Her alanda korkunç bir baskıyla karşı karşıya kalındığını dile getiren Panuş, genel durumun yanında kadına yönelik politikaların da hayata geçirilmeye çalışılan yasa ve düzenlemelerle mücadele edilen bir süreçten geçtiklerini belirtti. Kadınların kamusal alanlarda cinsiyetçi ve ötekileştirici bir uygulamaya maruz kaldığını belirten Panuş, “Rahimlerimiz bile devletin kontrolünde. Kadınlar, ucuz iş gücünden bedava iş gücüne doğru bir dönemden geçiyor. AKP kadınları çalıştırmak istiyor; ama nereye sıkıştırmak istiyor? Aile dediğimiz kuruma ‘annelik’ rolüyle sıkıştırmak istiyor” dedi. Panuş, kadınların tüm bu baskı sürecine “Susmuyoruz, itaat etmiyoruz ve senin yasalarını kabul etmiyoruz” diyerek karşı çıkmaya devam edeceklerini dile getirdi.
‘AKP KADINI GÜVENCESİZLİĞE SEVK EDİYOR’
Mülteci kadınların çalışma koşullarını, tekstil fabrikalarında 15 yaş ve üstü kadınların zor koşullarda çalıştırıldığını, kadınların kamudan ihraç edildiğini hatırlatan Panuş, “Biz kadınlar, çok parası olan grup değiliz bu dünyada. Aile içindeki erkeğe bağımlı olmak gibi bir şey ortaya çıkıyor. AKP, kadını kalifiye eleman olmaktan çıkartıp daha esnek, daha güvencesiz bir yere doğru sevk etmekte. ‘İki saat çalış ama ailene bak. Çalışması gereken kişi erkektir’ kafasından yola çıkarak kamunun tasfiyesini kadınların hayatları üzerinden gerçekleştirmek istiyor.”
‘İHRAÇ EDİLEN EMEKÇİLERİN 25 BİNİ KADIN’
Kamu emekçilerinin KHK’lerle boğuştukları bir süreçten geçtiğini belirten Panuş, bu sürecin kadınlar açısından yansımasını, “Biz ilk defa ihraç edilmiyor, ilk defa da açığa alınmıyoruz. Binlerce insan işten atıldı ve KESK’ten toplam 115 bin kişi ihraç edildi. Bunların 25 bini ise kadın. Hayatımıza KHK’li günler girdi. 12 Eylül’de de vardı. Tarih bizimle başlamıyor. Ben de KHK’li bir öğretmenin çocuğuyum. Bu KHK’lerin en büyük nedeni de korkuyu yaymak. KESK açısından en büyük etkeni bu. Dikensiz gül bahçesi yaratmak isteniyor. İşinden atılan kadınlar ise direndi. Nuriye Gülmen, Alev Şahin, Betül Celep ve İstanbul’da haftanın üç günü eylemde olan kamu emekçisi kadın arkadaşlarımız ‘KHK’ler iptal edilsin, OHAL kaldırılsın, işimizi geri istiyoruz’ talebiyle aylarca direndi. Bütün bu süreçlerde yoğun baskılar, şiddet, tutuklamalar ve hak ihlalleri de yaşadık. Kamu emekçisi kadınlar olarak taleplerimiz devletin faşizan uygulamaların son bulması” sözleriyle anlattı.
‘EMEĞİMİZ BİZİMDİR DEMEK İÇİN’
Bu 8 Mart’a “Bedenimiz, emeğimiz bizimdir; hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz ve barış istiyoruz” talebiyle gideceklerini dile getiren Panuş, “Pazar günü yapılacak mitingde istihdam yasası altında kadına reva görülen iş gücüne karşı, bedenimiz üzerinde kurulmaya çalışılan tahakküm ve hegemonyaya karşı, erkek egemenliğinin kokuşmuş hali olan çocuk istismarına karşı ses çıkararak, savaşa karşı barışı isteyeceğiz. Eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerimizin gerçekleşmesi için yan yana gelmek zorundayız. Çünkü biz birlikte güçlüyüz. Dolayısıyla bu 8 Mart’ta kamu emekçisi kadınlar olarak biz OHAL’e, KHK’lere, istismara, taciz tecavüze karşı alanlarda olacağız. Tüm kadınları da bekliyoruz” çağrısında bulundu.
‘NEREDE DURMAMIZ GEREKTİĞİNİ BİLİYORUZ’ 
Cinsiyet eşitsizliğinin eğitim müfredatıyla ilkokul seviyelerine indiğini söyleyen Eğitim- Sen Kocaeli Şube Başkanı Hicran Turan da, siyasi iktidarların yetiştirmek istedikleri zihniyetleri önce okullarda hayata geçirdiğini belirtti. KHK’ler ile birlikte onlarca kadın arkadaşlarının işten atıldığını ve tüm yasaklamalara karşı haklarını savunmak istediklerini ifade eden Turan, “Okul yönetimlerinden Cumhurbaşkanına kadar kadınlar ile ilgili sürekli bir sıfat belirlenmeye çalışılıyor ama kadınlar nerede durması gerektiğini biliyor” dedi.
Turan, yıl şiddet ile geçen 8 Mart kutlamalarını hatırlatarak, “Bu 8 Mart’ ta da direnen ve mücadele eden kadınlar olacak. Haklarımızı savunmaya devam edeceğiz. Bedenimiz ve düşüncelerimiz bizimdir. Bunu bir başkasının kararına bırakmayacağız” dedi.
‘SOKAKLAR BİZİM’ 
Faşizmin en yoğun olduğu dönemlerde kadınların inisiyatif aldığına vurgu yapan Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi Kadın Sekreteri Sibel Yılmaz ise, “Latin Amerika’dan, Rusya’ya ve Ortadoğu’ya kadar erkek egemenliğine karşı kadınlar her alanda direniyor. Bizler de kadına yönelik şiddetin tırmandığı, kadınların bedeller ödeyerek kazandığı hak ve özgürlüklerine yönelik saldırıların arttığı bu dönemde tekrar sokağı işaret ediyoruz” dedi. Erkek egemen zihniyete karşı itaat etmeyeceklerinin altını çizen Yılmaz, “Sokaklarda olmaya ve direnmeye devam edeceğiz. Bedenlerimiz de sokaklar da bizim. Yasakları kadın iradesi yenecek” çağrısında bulundu.
MA

EN SON EKLENENLER