‘İnsan haklarına aykırı yasalar çıkarmak istismarı önlemez’

İnsan haklarına aykırı yasalar çıkarmanın çocuk istismarını önlemeye çözüm getiremeyeceğini dile getiren İHD avukatlarından Hatice Demir, “Çocuk istismarı konusunda çalışan sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınıp mutabakatlar çerçevesinde yasal değişikliler yapılmalı” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu Üyesi avukat Hatice Demir, kadın ve çocuklara yönelik artan cinsel saldırı ve istismar olaylarında hükümetin gündeme getirdiği “idam” ve “kimyasal hadım” tartışmalarını değerlendirdi.
Demir, cinsel istismar ve saldırıların altında yatan temel nedenin yasaların hazırlanış süreçlerinde  tamamen erkek ittifakı olduğunu söyledi. Kadınların deneyimlerinin, perspektiflerinin bu yasal sürecin oluşumunda hiçbir şekilde yer almadığına dikkat çeken Demir, “Ataerkil toplumun kültürü, inanışları, düşünceleri, yargısı yasa yapım sürecini etkiliyor. Yasayı yapanlar da bu kültürden geliyor ve bu kültürden besleniyorlar. Korunan; yine ataerkil kültürün mantığı ve devamı olunca masaya oturan hakimler, savcılar, veya kolluk görevlileri de bu anlayışla daha çok erkek perspektifinden dosyalara yaklaşıyor ve bu doğrultuda hüküm veriyor” ifadelerini kullandı.
‘KADINLARIN SORUNU GÖRÜNMEZ KILINIYOR’ 
Tarihsel olarak kanunların yapıldığı dönemlerin ruhunda egemen bir anlayış bulunulduğunu dile getiren Demir, bu anlayışın yargı gücünü elinde bulundurarak uygulayabileceği bir şiddet veya menfaat ihlali söz konusu olduğunda kamu alanındaki her şeyi bertaraf edecek yasal düzenlemeler yapmaktan çekinmediklerini söyledi.
Kamuyu temsil edenlerin erkek olduğunu belirten Demir, “Kadının yaşamış olduğu sorunlara özel alan deniliyor. Kadının ev alanında yaşadığı her şey, mahrem kabul edilerek yargının yetkisi ve devletin müdahalesi dışında bırakılmıştır. Bütün bunlar; kadının yaşadığı eşitsizlikler, şiddet, sömürü, tarih boyunca yaşamış olduğu cinsel saldırı maalesef görünmez, duyulmaz kılınmıştır” dedi.
‘HUKUKTA MÜTHİŞ BİR ÇÖRÜME YAŞANIYOR’
Kadına yönelik şiddet ve çocuklara yönelik suçlarda ciddi bir artış olduğunu dile getiren Demir, artışın en önemli sebeplerinden birinin hukukta yaşanan “çürüme” olduğunu söyledi. Kadına yönelik cinsel saldırı dosyalarında eğer fail bir kolluk görevlisi ise ciddi bir cezasızlık politikasıyla karşı karşıya kalındığını dile getiren Demir, “Bu, sadece cinsel suçlarla sınırlı kalmıyor. Özellikle bölgede yaşanan insan hakları ihlallerine baktığımız zaman failin kamu görevlisi olması dahilinde işkence suçlarında, yargısız infazlarda, kasten insan öldürmelerde veya çocuğa yönelik istismar suçlarında bütün bir yargı mekanizmasının failli korumak için seferber olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
‘CEZASIZLIK POLİTİKALARI ŞİDDETİ ARTIRIYOR’
Cezasızlık politikaları ve iktidarın kadına yönelik söylemlerinin şiddet ve istismarı tetiklediğine dikkat çeken Demir, “İktidar; birkaç yıldır kadın cinayetlerinin verilerini paylaşmıyor. Çünkü, bu veriler korkunç boyutta. Kadın örgütleri ve hak örgütlerinin oluşturduğu alternatif raporlarla kadına yönelik şiddettin verilerine ulaşabiliyoruz. Siyasal iktidar çıkıp bir kadının şortla dışarı çıkamayacağını, hamile iken dışarı çıkamayacağını, üniversitelerde kızlı erkekli yaşamayacağını beyan etmesi karşısında toplumda yaşananlara bakıldığında bu şekilde yaşayan insanlar direkt hedef gösteriliyor. İktidarın söylemi şiddeti besliyor ve buna alan açıyor. Kadınlar buna itiraz ettiği takdirde failler tarafından tehdit ve şiddete maruz kalabiliyor” dedi.
MARDİN’DEKİ CİNSEL SALDIRI DAVASI 
Mardin’de 21 yaşındaki M.B.’ye cinsel saldırıda bulunan özel harekat polisi B.K.’nin tutuksuz yargılandığı davadan beraat etmesini hatırlatan Demir, “Suç duyurusunda bulunan kadına şikayetini beyan ettiği andan itibaren koca bir Mardin Emniyeti’nin kadının şikayetini bertaraf etmek için nasıl teyakkuza geçtiğini gördük. Şikayetinden vazgeçmeyen kadına baskı yapılıyor, paralar teklif ediliyor, tehditler söz konusu oluyor. ‘Biz güçlüyüz, bize hiçbir şey yapamazsın’ deniliyor. Bu olay gece nöbetçi savcıya intikal ettiğinde nöbetçi savcı, istismara uğrayan kadınla ilgili iftira suçuymuş gibi soruşturmayı başlatıyor. Cinsel saldırı kadar ciddi bir suçlamayla ilgili polis için ise mağdur sıfatıyla işlem başlatılmasını talep ediyor. Böyle bir ön anlayış, aslında yargı uygulayıcılarının kimi aklamak için işlem başlattıkları teşhiri bakımından çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
‘CİNSEL SALDIRI SUÇUNU İŞLEYEN CEZALANDIRILMALI’ 
Cinsel saldırı ya da istismar davalarında fail sıradan bir yurttaş ise cezalar verildiğini dile getiren Demir, bu konunda bir iki yüzlülük olduğunu; ancak cinsel saldırı suçunu kim işlerse işlesin suç olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini belirtti. Demir, “ Siz kamu görevlilerini koruyup sıradan vatandaşı cezalandırdığınız zaman hukukun ikililiği söz konusu olur. Ancak, hukuk herkese farklı davranamaz. ‘Güçsüze ceza vereyim güçlüye ceza vermez’ diyemez. Eğer hukuk gereğini yerine getirirse hem mağdur olan kişi hem de toplumsal vicdan tatmin olur, farklı şeylere de gerek kalmaz” dedi.
ÇOCUK İSTİSMARINDA İDAM TARTIŞMALARI 
En son Adana’da 3 yaşındaki çocuğun istimara maruz bırakılmasının ardından idam ve kimyasal hadım tartışmalarının başladığını ifade eden Demir, bu tür cezaların Ortaçağ anlayışı olduğunu ve çözüm getirmeyeceğini söyledi. İdam cezasının yasalaşması durumunda sadece istismar ve tecavüz suçlarıyla sınırlı bir mesele olarak kalmayacağına dikkat çeken Demir, şöyle devam etti: “Bazıları  iyi niyetli bunu talep edebilir; ama  bugün tartışılmak istenen idamın yarın muhalifleri susturmak için bir silaha dönüşeceğini çok net görebiliyoruz. Bütün bunları öngörüp toplumsal taleplerde bulunmak lazım. Bir tecavüzcüye  hak ettiği cezayı verdiğiniz zaman zaten toplumun ve mağdurun adalet duygusunu tatmin edersiniz.”
‘MUTABAKATLAR ÇERÇEVESİNDE DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI’
İnsan haklarına aykırı yasaları getirmenin çözüm olmayacağına vurgu yapan Demir, cinsel istismar konularında ailelerin bilinçlendirilmesi, çocukların eğitilmesi, eğitim kurumlarında kız çocuklarının ve erkek çocuklarının bir arada olması ve bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Demir, çocuk istismarının önlenebilmesi konusunda şu önerilerde bulundu: “Kamu görevlilerinin cinsel istismar konusunda titizlikle yaklaşması gerekir. Yargı makamlarının mağdur çocuğu defalarca dinleyerek yaşadığı olayın travmalarını yeniden yaşatmaması, siyasi iktidarların bu konuda söylemlerine çok dikkat etmeleri gerekir. Bütün bunların düzeltilmesi için tepeden yapılan yasalarla değil,  bu alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin, çocuk hak örgütlerinin, akademisyenlerin görüşleri alınıp mutabakatlar çerçevesinde yasal değişikliler yapılmalı, aksi takdirde iyileşme olamaz.”

EN SON EKLENENLER