‘Kimyasal hadım çözümü değil sorunu büyütecek’

Cinsel istismarı önlemek amacıyla gündeme getirilen “kimyasal hadım” düzenlemesinin çözümden çok sorunu büyütecek bir yöntem olduğunu söyleyen Avukat Maviş Aydın, “Uygulamayla linç politikasının önü açılmış olacak” dedi.

Hükümet, çocuğa yönelik cinsel istismar olaylarının artmasıyla birlikte “kimyasal hadım yasası” tartışmalarını gündeme getirdi. Cinsel istismarı önlemek amacıyla oluşturulan ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya dışında tamamı erkekten oluşan 6 kişilik istismar komisyonu, geçen Cuma günü yapılan toplantıda, “kimyasal hadım” ile ilgili yasal düzenleme yapılmasına karar verdi. Komisyonun, bu hafta yapılan çalışmaları değerlendirerek mevzuat değişikliklerini belirlemesi bekleniyor.
Kimyasal hadım düzenlemesine tepki gösteren Özgürlükçü Hukukçular Platfotmu (ÖHP) Kadın Komisyonu’ndan Avukat Maviş Aydın, düzenlemenin hayata geçmesi halinde kadınlar ve çocuklar açısından ne gibi sonuçlar doğuracağını değerlendirdi.
‘TEKRAR GÜNDEME GELMESİ MANİDAR’
Öncelikle çocuk istismarlarının altında yatan nedenlerin incelenip sorgulanması gerektiğini belirten Aydın, “kimyasal hadım”ın dünyada kimyasal ve fiziksel olmak üzere farklı şekillerle farklı ülkelerde uygulandığını belirtti. Aydın, ilk hadım kararının 1952 yılında İngiltere’de bir matematikçinin eşcinsel ilişki yaşadığı gerekçesiyle verildiği bilgisini paylaştı. Uygulamanın Türkiye’de çocuk istismarıyla baş edebilme yöntemi olarak 2016 yılının Temmuz ayında bir yönetmelikle gündeme geldiğini hatırlatan Aydın, artan cinsel istismar olaylarından sonra tekrar konuşulmasının manidar olduğunu söyledi. Aydın, “2016 yılında Danıştay’ın iptali sonrasında bugüne kadar çokça çocuk istismarı yaşandığı halde bu konuda herhangi bir düzenleme yapılmadı. Kimyasal hadım meselesine hukuksal olarak bakarken öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa’daki düzenlemelere bakmak lazım” dedi.
‘BU UYGULAMA ÇÖZÜM ÜRETMEZ’
“Kimyasal hadım” meselesinin suç işlendikten sonra kişiye hormon verilerek testosteron oranının düşürülmesi şeklinde uygulandığına dikkat çeken Aydın şunları söyledi: “Böyle bir yöntem uygulamak çözüm değildir. Çocukların cinsel istismarına bakarken aile içinde kadının erkeğin ailenin toplumun bilinç düzeyine bakmak lazım. Çünkü bunun en büyük nedeni toplumun cinselliği tabulaştırmasıdır. Bu tabulaştırma hem çocuklara hem de kadınlara yönelik cinsel tacizlerin artmasına neden oluyor.”
‘ÇÖZÜM KADININ GÜÇLENDİRİLMESİDİR’
“Kadının eğitilemediği, sorgulayamadığı bir toplumun beyninin yavaş yavaş öleceği gerçeğini göz ardı etmememiz gerek” diyen Aydın,  “Kadını toplum içinde ne kadar güçlendirebilirsek o kadar sağlıklı bir toplum yaratabiliriz. Bu ülke kendi insanının sorgulama yapmasını, çocuğun ve kadının yeri konusunda bir şeyleri sorgulayıp çözüm bulmasını istemiyor. Kadın ne kadar güçsüzleşirse o kadar idarecilerin, politikacıların işine geliyor” dedi.
‘MEVZUATLAR UYGULANMIYOR’
Cinsel istismar konusunda mevcut mevzuatların uygulanması durumunda çok daha caydırıcı sonuçların elde edileceğinin altını çizen Aydın, “Temel sorun, yasal düzenlemelerin bile ne yazık ki yeterince uygulanmıyor olması. Aile mahkemelerinde görülen davalara baktığımızda hakimlerin aslında ne kadar bilinçsiz olduklarıyla da karşılaşıyoruz. Bu da ülkenin kadın ve çocuk meselesi konusuna nasıl baktığını gösteriyor. Çocuk istismarı davalarında çok absürt kararlarla karşılaşabiliyoruz. Çocuklar konusunda yeterince bilinçli olamadığımız için yaşadığımız olaylarla da doğru yöntemlerle baş edemiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TELAFİSİ OLMAYAN SORUNLAR YARATACAK’
Bedensel ceza olarak hayata geçirilmeye çalışılan “kimyasal hadım”ın Ortaçağ’dan kalma bir uygulama olduğuna dikkat çeken Aydın, “Bunu kısasa kısas uygulamasına benzetebiliriz. Toplumdaki  kişiler bundan sonra yaşadıkları herhangi bir problemle ilgili kendileri çözüm arama yoluna gidecekler. Linç politikasının önü açılmış olacak. Zaten bir süredir Türkiye’de kişiler hukuksal yollarla yeterince çözüm bulamadığı için kendi problemini çözme noktasına gidiyor. Aslında ilerisi için çok tehlikeli bir adım. Kişinin yaşadığı problemin çözümünü devletten, hukuktan beklemeyip çözüm üretmeye çalışması, ülkeyi ve toplumu kaosa götürür. Böyle ucu açık bir uygulamayı devletin tartışıyor olması kabul edilebilir bir şey değil. Toplumda böyle bir algı yaratılacak ve toplum açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmasına neden olacaktır” diye konuştu.
‘ÇÖZÜMDEN ÇOK, SORUNU BÜYÜTECEK’ 
Uygulamanın kadın ve çocuklar açısından ne gibi sonuçlar yaratacağı konusuna da dikkat çeken Aydın, çözümden çok, sorunu büyütecek bir uygulama olduğunu belirtti. Aydın, uygulamanın kadına karşı şiddeti, tacizi; çocuğun istismarını ortadan kaldırmasının aksine kadın ve çocuk üzerinde mağduriyet psikolojisi yaratmasına neden olacağını ifade etti. Kadın ve çocuğu temelde mağdur olarak ele almanın sıkıntılı olduğunu dile getiren Aydın, “Toplumda erkek kadar birey olan birini baştan bir mağduriyetle ele almak ve kabul etmek ve böyle bir uygulamayı bunun üzerinden geliştirmek, kadını haliyle  güçsüzleştirir. Toplumumuzdaki temel sıkıntı, problem yaşandıktan sonra kadınlarımızın ve çocuklarımızın konuşamıyor olması. Böyle bir uygulama, kadına ve çocuğa şiddeti arttıracağı için daha çok susacakları zamanlar yaşayacaklar” dedi.
‘BAKANLIK YETERSİZ’ 
Kadınlarla ilgili konular gündeme geldiği zaman en çok erkeklerin konuştuğunu ve kadına söz hakkı verilmediğini belirten Aydın, yetkili kurumların çözüm üretme noktasında yetersiz kalmalarına ilişkin şunları söyledi: “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ne yazık ki tek başına ülkenin diğer gündemleriyle baş eden, diğer siyasetçilerle beraber söz sahibi olan, kadın ve çocuk meselesini dünyanın herhangi bir problemiymiş gibi ele alan ve böyle çalışan bir bakanlıktır. Bakanlık kadın ve çocuk konusunda mücadele ederken yetersiz ve korkuyor.”
Bu konuda mücadele eden sivil toplum örgütlerinin ise bakanlıkla çalışmadıkları zaman ciddiye alınmadığına vurgu yapan Aydın, “Aslında kurum ve kuruluşlarla ilgili bir mesele değil bu. Bu mesele ülkenin meselesi, kadının ve çocuğun toplum içindeki yerini ilgilendiren bir mesele olduğu için böyle gündemlerde birlikte hareket etmek, çözümü bulmayı kolaylaştırır. Kaldı ki zaten bakanlığın ismi bile tek başına sıkıntılı bir ifade. İçinde aile olmadan kadını bir birey kabul etmeyen zihniyetle kurulmuş bir bakanlıktan bahsediyoruz. Karşılaştığı meselelere de ne yazık ki böyle yaklaşan bir bakanlıktır” dedi.
Uygulamanın hayata geçirilmemesi için avukatlar olarak gerekli itirazları yapacaklarını belirten Aydın mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.

EN SON EKLENENLER