Şiddetten uzak bir yaşam için barış ve demokrasi şart

Fatma Koç ŞAHİN
Çiğdem ÖZBİLGİLİ
Adana

19’uncusu düzenlenen Kadın Sığınakları ve Danışma-Dayanışma Merkezleri Kurultayı, bu yıl Adana’da gerçekleşti. “Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede Yerel Yönetim Yaklaşımları, Kadın Örgütleri ile İşbirliği İmkânları” başlığı altında, Adana Kadın Da(ya)nışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM) ev sahipliğinde yapılan Kurultaya, 23 ilden 350 kadın katıldı.

Kurultay bileşeni dernekler, vakıflar, sığınaklar veya dayanışma merkezi bulunan feminist ve bağımsız kadın örgütlenmeleri öncülüğünde yapılan Kurultayda, “Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede Yerel Yönetim Yaklaşımları”, “Kadın Örgütleri ile İşbirliği İmkânları” başlığı altında yürütülen atölye çalışmaları yapıldı. Her şehirden gelen onlarca kadınla üç gün süren atölye çalışmasından sonra Kurultay, çalışma bildirgesi yayımlayarak son buldu.

Kurultayın açılışında Türkiye’de kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadelenin neredeyse başlangıç noktalarından biri sayılabilecek 1987 yılında başlatılan Dayağa Karşı Kadın Dayanışması Kampanyası’na vurgu yapılarak o tarihten bugüne kadar kadınların şiddete karşı protesto ve dayanışma yürüyüşlerinin hız kazandığı belirtildi. Kurultay, aile içinde kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin güçlendirilmesini, sığınak ve danışma-dayanışma merkezlerinin kadın ve çocukların şiddetten uzak bir yaşama geçişlerini sağlayacak bir işleve kavuşmalarını, kadın örgütlenmeleri arasında dayanışma ve paylaşımların geliştirilmesini hedefliyor.

ŞİDDET SORUNU YOL ÇALIŞMASI KADAR İLGİ GÖRMÜYOR

Yüzünden gülümsemeleri eksik olmayan kadınlar daha önceki kurultaylardan edindikleri arkadaşlıkları ve bilgi birikimini birbirleriyle paylaşıp, “Danışma merkezi-sığınak çalışması nasıl olmalı?”, “Kadın örgütleri ve yerel yönetimler arasındaki ilişki ne durumda?” ve “Yerel yönetimlerin kadına karşı şiddetle mücadelede örnek çalışmaları nelerdir?” sorularına tartışarak cevap aradılar. Belediyelerle birlikte çalışan kadın arkadaşlarımızın “Kadına yönelik şiddet sorununun yol çalışmaları kadar önemli olduğunu anlatamadık. Aynı derecede ilgi görmüyoruz” şeklinde özetledikleri durum esasında belediyelerle ne kadar zor bağ kurulduğunu da gözler önüne serdi. Belediyelerin iş edindirme kursu adı altında açtıkları “Dikiş-Nakış”, “Evde Çocuk Bakımı” gibi kadına biçilen mevcut roller üzerinden açtığı kurslar gerçekten kadına iş edindirme amaçlı açılan kurslar değiller. Belediyelerin açtığı bu kursların gerçekten iş edindirme amaçlı açılması gerektiği konusunda hemfikir olundu.

İkinci gün Kurultay tarafından ara kurultayda belirlenmiş olan konu başlıkları çerçevesinde atölye çalışmaları başladı. “Yerel Yönetimler” atölye çalışması; “Kadın örgütleri yerel yönetimlerle nasıl ilişki kurabilir?”, “Kayyım atanan belediyelerde kadın çalışması yürütenlerin deneyimleri neler?” ve “Belediyelerde kadın çalışması yürütenler nasıl desteklere ihtiyaç duyuyorlar?” başlıklarıyla ele alındı. 

Kadınlar yerel yönetimlerle kolay iletişim kurduklarını ama bir proje ile belediyeye gidince belediye ile aynı siyasi görüşte olmamanız durumunda projenin destek görmediğini, projelerin kadın merkezli değil siyasi yaklaşımla ele alındığı konusunu vurguladılar. Bir diğer önemli nokta da; OHAL’de gerçekleştirilen kayyım atamaları ile kadın çalışmalarının durma nok-tasına gelmesiydi. 

KAYYIMIN İLK HEDEFİ KADIN ÇALIŞMALARI

Silvan Belediyesinden söz alan Zeynep, “Kadın özgürleşirse toplumun da özgürleşeceğini bilen devletin kayyım atandığında ilk saldırdığı kurumların kadın dernek ve müdürlükleri olduğunu” söyledi. Silvan Belediyesinde Kadın Merkezi, Kadın Danışma Merkezi ve kilim atölyesi olduğunu ve burada çalışan yaklaşık 10 kadının kooperatif şeklinde üretim yaptığını, sosyolog ve eğitmenlerle birlikte yaklaşık 25 kadının çalıştığını ve kayyımla birlikte kadın merkezinin atölyelerinin kapatıldığını ve tüm kadınların işten çıkarıldığını söyledi. Ayrıca kayyımdan önce ayda 20-25 kadının kendilerine başvuruda bulunduğunu kayyım atandıktan sonra hiç kimsenin başvuruda bulunmadığını bunun da halkın kayyımı tanımadığı anlamına geldiğini söyledi.

Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Kadın Merkezi’nden Fatma ile yemek arasında aynı masada yan yana düşünce sohbeti derinleştirdik. Bu seneki toplantıda geçen yıllara göre erk düşüncenin, söylemin fazla olduğunu; örneğin, geçen yıllarda bölgeden bahsederken “Kürdistan” dediklerinde bir tepki gösterilmediğini ama bu sene savaş ortamının bu toplantıya da yansıdığını, bunun üzerinden yoğun tartışmaların yaşandığını söyledi.

Diyarbakır Selis Kadın Derneğinden bir kadın arkadaş ise, kayyımın erkeklerin işini ama kadınların hem işini hem de hayatlarını elinden aldığını söyledi. Kadın sığınma evlerine başvuruda bulunmuş kadınların özel bilgilerinin yer aldığı dosyalara da el konulduğunu belirterek, “Bu çok yanlış. Bu dosyaları sadece doktor ve sosyolog görebilir. Bu durumda şiddet gören kadınlar bilgilerinin paylaşılması korkusuyla başvuruda bulunmaktan vazgeçebilir” diyerek haklı kaygılarını dile getirdi.

Edirne Belediyesinden gelen bir kadın arkadaşın söyledikleri ise masadaki havayı dağıtmaya yetti. Edirne Kadın Merkezinin yeni kurulması nedeniyle kadın çalışmalarını izlemek için bir heyetle Diyarbakır Belediyesine ziyarete gittiklerini, orada çalışmaları ve atölyeleri görünce heyetteki kadınların “Burada resmen devrim olmuş” diyerek şaşkınlıklarını ve memnuniyetlerini dile getirdiklerini anlattı. 

Deneyimlerin paylaşıldığı, çalışma yöntemlerinin içeriklerinin konuşulduğu, atölyelerden çıkan önerilerle devam eden Kurultay, üçüncü ve son günü sonuç bildirgesi yayınlayarak son buldu. Kısa sürede kurulan dostluklarla bir sonraki kurultaya kadar birlik, mücadele ve dayanışma azmiyle birleşip, barışı yeniden inşa sözüyle kız kardeşlerimizi uğurladık.

Kurultay Sonuç Bildirgesi her yıl olduğu gibi bu yıl da, 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde yayımlanacak.

OHAL’DEKİ HAK GASPLARINI ANCAK DAYANIŞMAYLA DURDURABİLİRİZ

Ümran NAR
DİYARBAKIR Çınar Belediyesi Kadın Merkezi – Sosyolog

Bu yıl 19’uncusu yapılan Sığınaklar Kurultayında, 3 günü kapsayarak yoğun tartışmalar ve çözüm önerileri geliştirilmeye çalışıldı. 

Kadınlar olarak sistematik ve planlı bir şekilde erkeklerin ve devletin şiddetine maruz kalıyoruz. Tüm haklarımız elimizden alınıyor, birlikte hayatın her alanında cinsiyetçi söylemlere maruz kalıyoruz. Erkek egemen devlet, çözümü demokrasi ve barışta bulmak yerine; militarizmi, cinsiyetçiliği ve milliyetçiliği her geçen gün şahlandırıyor. Ancak OHAL sürecinde kurultayın yüzlerce kadınla gerçekleşmiş olması da son derece önemli.

Bu Kurultayda hem deneyim paylaşımlarında bulunmak hem de son iki yıldır AKP Hükümetinin bölgede yürüttüğü kirli savaş sonucunda kadınların nasıl hedef alındığını anlatmak, bunu görünür kılması açısından son derece önemliydi. 

Biliyorsunuz, eş başkanlık sisteminin, kadınların kazanımlarının sonucu olması ve her alanda kadın renginin ve temsiliyetinin güçlü olmasından kaynaklı DBP’li belediyelere kayyım atandı. DBP’li belediyelerde kadınların söz, irade ve karar sahibi olabilmeleri için toplumsal, ekonomik, sağlık, eğitim, spor ve yaşamın her alanında örgütlenip güçlendirmek için çalışmalar yürütülüyor. Öncelikle kayyım atanmasıyla birlikte kadın çalışmaları hedef alındı. Kadın kurumlarına kilit vurup yereldeki kadınların bu kurumlara ulaşmasına engel olmaya çalıştılar. Ayrıca şiddet sonucu başvuru yapan kadınların kimlik bilgileri kayyım tarafından istendi. Bu da iktidarın biz örgütlü kadın mücadelesini ve kazanımlarını gasbetmeye çalıştığını gösteriyor.

AKP Hükümeti tarafından tüm muhalif kesimleri susturma, pasifleştirme ve sindirme politikaları her geçen gün artıyor. Bununla birlikte kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katliamlar da her geçen gün artmasına rağmen OHAL’le bunlar gizlenmeye çalışılıyor. 19. Sığınaklar Kurultayının bu dönemde olması Kürdistanlı ve Türkiyeli kadınların dayanışması ve somut fikirlerin açığa çıkması açısından son derece önemli. Ancak Türkiyeli bazı kadınların Kürt kadınlarının ifadelerine tahammül etmedikleri görülmüştür. Bazı kadınların bu cepheden yaklaşmasına rağmen Kurultayın ilke ve amaçlarını bilen kadın örgütlerinin de Kürt kadınlarının çalışmalarını yerinde görme ve dayanışma çağrısında bulundukları görülmüştür. AKP’nin demokrasi ve barış adına geliştirdiği her hamle halkları kutuplaştırmakta, gerginlik ve nefreti kışkırtmasına rağmen örgütlü kadınların buna cevabı ise direniş olacaktır. Erkek ve devlet şiddet tahakkümüne karşılık biz kadınlar dayanışma ağını genişleterek; eşit, özgür ve demokratik bir toplumu inşa etmenin kadınlar öncülüğünde olacağının inancını taşıyoruz. 

EN SON EKLENENLER