Teknolojiye yenilmeyen Tatlıcaklı kadınlar

Yüksekova’nın Tatlıcak köyünde yaşayan kadınlar, zamana ve teknolojiye inat kadın icadı teşî, destar ve şehi kullanmayı sürdürüyor.

Hakkari’nin Yüksekova ilçesi Tatlıcak (Zewkan) köyünün kadınları, zamana ve teknolojiye inat teşî (öreke), destar (taştan yapılan öğütme aracı) ve şeh (yün tarağı) gibi kadın icadı aletleri kullanmayı sürdürüyor. 30 hanelik köyde tamamı akraba olan bu kültür taşıyıcısı kadınlar, günün belli saatlerinde köyün en serin noktasında bir araya gelerek, klamlar eşliğinde büyük bir ahenk içinde çalışıyor.

‘GELENEKLERİ KADINLAR KORUYOR’

Evi köyün yüksek tepelerinden birine bulunan Medine Bülbül’ün bahçesinde toplanan 10 kadın, destarın etrafında toplanarak işe başlıyor. Eskiden tuz, bulgur gibi birçok yiyeceğin öğütülmesi için kullanılan destar, şimdilik sadece buğday öğütmek için kullanılıyor. Bir taraftan destarı çeviren, bir taraftan da klam söyleyen Medine Bülbül (45), kültür ve gelenekleri yaşatmak gerektiğine vurgu yaparak, “90’lı yıllardan bu yana eğer köyümüz boşaltılmadıysa bunun en büyük çabasını biz kadınlar verdik. Asıl işimiz berivanlıktır. Bu köydeki her kadın hem berivandır, hem de destar çevirmeyi, teşîyle ip eğirtmeyi ve dengbêjlik yapmayı bilir. Köyün bütün yükü bizim üzerimizdedir. Erkeklerin, ne oluyor, bunlar nasıl yaşatılıyor hiç haberi yok. Eski zamanlarda köydeki bütün kadınlarla gündüz işimizi bitirir ay ışığında evin önünde oturur gece yarısına kadar bu işleri yapardık” diyor.

GELİN VE KIZLARA ÖĞRETİLİYOR

Destarın artık eskisi gibi kullanılmadığını söyleyen Bülbül, emek sonucu ortaya çıkmış yiyeceklerin daha kıymetli olduğunu dile getirerek, “Destardan ortaya çıkan buğdaydan yöresel yemekler yapıyoruz. Keledoş en iyi yemeğimizdir bu konuda. Geleneklerimizi yaşatmak şimdi zor, bütün köy akraba zaten aramızda hiç yabancı yok. Biz kadınlar hayvan bakımından vakit buldukça bir araya gelerek herkes en iyi yapabildiği işi yapıyoruz. Gelinlerimizi, kızlarımızı yanımızda getiriyoruz öğrensinler diye. Tabi eskiden bu kadar rahat değildik, son yıllarda kadınlar çok şey kazandı. Köyde yaşayan kadınlara da yansıdı. Şimdi bir araya geldiğimizde geleneksel işler yapmanın yanı sıra klamlar söyleyip, evdeki o işlerden uzaklaşmış oluyoruz” ifadesinde bulunuyor.

YÜN TEŞİYE SARILIYOR, KLAMLAR DİLDEN DÖKÜLÜYOR

Taranarak, temizlenen yünü ip yapımı için hazır hale getiren şehin başında duran Göllü Polat (64) ise, “Köydeki bütün kadınlar çok yorucu işlerde çalışıyor. Aslında ara sıra bir araya gelerek yaptığımız bu işle moral de buluyoruz. Yün tarayıp teşîyle ipi eğirtirken, klamlar, stranlar söyleriz. Bazen köyün erkekleri bile uzaktan oturup bizi dinliyorlar. Bizim aramızdaki dayanışma onlarda yok tabi. Eskiden yapınca daha kalabalık daha güzel olurdu” diyor. Yün tarağında geçirdiği yünleri teşîye saran Polat, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Şimdi yünümü taradım inceldi. Artık teşî işine başlayacağım. Teşî ile ip eğritmek insana stres attırıyor. En önemli özelliği bu. Biz hayvancılık yapan insanlarız, bu kalın ve sağlıklı çoraplar olmazsa kışlar çok zor geçer.”

EN SON EKLENENLER