Temel sorun cinsiyetçi müfredat

Çocuk istismarlarına ilişkin değerlendirme yapan Eğitim Sen Kadın Sekreteri Ebru Yiğit, temel sorunun kadının dezavantajlı konumunu besleyen, erkeğin de kadın üzerinde sınırsız bir kullanım ve tasavvuru olduğu algısı yaratan cinsiyetçi müfredat olduğunu söyledi

Son zamanlarda medyada daha sık karşılaştığımız çocuk istismarı vakaları, genellikle ailelerin ya da öğretmenlerin duyarlılıkları sonucu ortaya çıkıyor. Özellikle okullarda yaşanan çocuk istismarlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eğitim Sen Kadın Sekreteri Ebru Yiğit, eğitim sisteminin bir bütünen çıkmazda olduğunu ve çürümeye başladığını vurguladı.

Mücadele ile görünür oldu

Çocuk istismarının artmasından öte ‘görünür’ olduğu tespitinin daha doğru olacağının altını çizen Yiğit, “Kronik toplumsal bir çürüme olarak eğitim sisteminde yerini koruyan cinsel istismar, son yıllarda kadın özgürlük mücadelesinin geldiği düzey itibari ile artık gizlenen, saklanan, sistemin hasır altı edebildiği bir durum olmaktan çıkıp daha görünür olmuş oldu” yorumunu yaptı.

Toplumsal bir sorun

Cinsel istismar vakalarını yalnızca istismarı uygulayan kişiye ait tekil bir sorun gibi algılanamayacağını belirten Yiğit, bunun toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekti. Yiğit, “Eğitim açısından bunu ortaya çıkaran etmenler nedir diye baktığımız da; birincisi eğitim sisteminin son derece cinsiyetçi olması” diye belirtti.

Müfredat istismarın önünü açıyor

Kadının dezavantajlı konumunu besleyen, bunu meşrulaştıran ve erkeğin de kadın üzerinde sınırsız bir kullanım ve tasavvuru olduğu algısı ile çocukların yetiştirilmesinin temel sorun olduğunu ifade eden Yiğit, bu etmenlerin yanı sıra karma eğitime yönelik müdahaleler, dinsel eğitime yönelimin ve çocukların toplumsal rol kalıpları ile yetiştirilmesine yönelik müfredatların da cinsel istismarın önünü açtığını vurguladı. Yiğit, “Cinsel istismar failleri biliyor ki; bu eğitim sisteminde, bu rol ve modellerin açığa çıkartıldığı durumlarda, hukukun bu kadar erkek egemen olduğu bir durumda maalesef cinsel istismar suçundan ceza almayacaklar. Bu önkabul istismarın yaşanmasını kolaylaştırıyor” dedi.

Bölgenin özgünlüğünü görmeli

En son Êlih’te (Batman) ortaya çıkan çocuklara yönelik istismar ve fuhuş vakaları ile ilgili ise, Yiğit şu yorumu yaptı: “Bunu; toplumun yozlaştırma projesinin eğitim sistemi üzerinden hayata geçirilmesi olarak okumak gerekiyor. Bölgede daha ayrıştırıcı politikalar var. Bu özgünlüğü görmek gerekiyor. 90’lı yıllardan itibaren bölgede uyuşturucu, kadın bedeninin ticarileştirilmesi, çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet aslında toplumun bir bütün olarak içeriden ahlaki olarak çökertilmesini amaçlayan ve bu ahlaki çökertme ile beraber toplumun özgürlük, demokrasi ve barış gibi daha politik gündemler etrafında örgütlenmesinin önüne geçmek için özel olarak kontr-gerilla faaliyetleri ile uygulanan yöntemlerdi.”

Habibe Eren/Ankara-Şûjin

EN SON EKLENENLER