Kadına yönelik şiddet haberlerine nerdeyse, her gün bir yenisi ekleniyor. 2017’nin sonlarına doğru yaklaşırken, 10 ayda 200’e yakın kadının öldürüldüğü bir tablo çıkıyor karşımıza. Çoğu eşleri, sevgilileri ya da babaları tarafından öldürülen kadınların ortak noktası ise, devletten koruma talep etmelerine rağmen yaşamlarından olmaları. Tablonun öteki yüzünde ise, erkek şiddetine karşı hayatına sahip çıkan ya da bir diğer adıyla meşru müdafa yaparak kendilerini koruyan kadınlar bulunuyor. Özellikle Çilem Doğan ve Nevin Yıldırım’ın davalarıyla da gündeme gelen bu olayların altında da benzer sebepler yatıyor. Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar, aileleri ya da resmi mercilere başvursalar da sonuç değişmiyor.
Hayatımı aralarında hallettiler
Tuzla’da yaşayan Namme Ö. de benzer bir davadan yargılanıyor. Eski kocası Kazım Aydemir’den şiddet gören Namme Ö. bir tartışma esnasında başına silah dayayan eşiyle boğuşuyor ve yere düşen eşini bir bıçakla öldürüyor. 1 yıldır tutuklu yargılanan Namme Ö. mahkemede boşanmadan önce şiddet gördüğünü, iki defa bunun için polise gittiğini, polislerin ‘bir de eşinle konuşalım’ dediğini, sonrasında ise, daha çok şiddet gördüğünü anlatıyor.
Boşanmasına rağmen şiddetin devam ettiğini söyleyen Namme Ö., kendisini defalarca aldatan Kazım Aydemir’in boşanma isteğini ölüm tehdidiyle karşıladığını belirterek, “Buraya kadar beni neyin getirdiğini biliyorum. Ailesi de oğullarının huyunu biliyordu. Ailem şimdi burada mahkemede ama bana zamanında sahip çıkmadılar. Ağabeyime iki defa telefon açtım. Evliliğimin gitmediğini, boşanmak istediğimi söyledim. Bana bir de Kazım’la konuşalım, dedi. Daha sonra arayıp biz aramızda hallettik, diye konuştu. Benim hayatımı kendi aralarında hallettiler” diyerek, nasıl bir çıkmazda olduğunu dile getiriyor.
S. Asuman Demir/ANF