‘Yeni Türkiye’yi kadınlar kuracak’

Devletin kadınların örgütlü mücadelesinden korktuğunu belirten Avukat Hülya Gülbahar, “Hangi hal ve koşulda olursa olsun sokakları bırakmaya niyetimiz yok. Bu yoldan dönmeyiz. Yeni Türkiye’yi kadınlar kuracak” dedi.

Türkiye’de 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen ve 6’ıncı kez uzatılan Olağanüstü Hâl (OHAL) ve bu kapsamda çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) kadın hakları ve örgütlerine yansımalarını Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) kurucusu feminist avukat Hülya Gülbahar değerlendirdi.
OHAL ile birlikte iktidarın öncelikle kadın hakları örgütlerine saldırdığını ve derneklerini kapattığını belirten Gülbahar, bunun rastlandı olmadığını söyledi. Demokratik Bölgeler Partili (DBP) belediyelere kayyum atanmasını kadın haklarına yapılan bir saldırı olarak nitelendiren Gülbahar, “İktidar belediyelere kayyum atayarak, kadın kurumları tavsiye ederek ya da o birimde çalışan kadınları başka birime yerleştirerek sonuç almaya çalışıyor. Bağımsız kadın birimlerini kapatan hükümet, kendine yakın olan kadınları yerleştirdi. Biz bunları kadın hareketine yapılmış bir saldırı olarak görüyoruz” dedi.
‘KADINLARIN MÜCADELESİNDEN KORKULUYOR’
Barış istedikleri için ihraç edilen akademisyenlerin çoğunluğunun kadın olduğunu kaydeden Gülbahar, “İhraç edilen akademisyenlerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Ama işin ilginç tarafı ise kendi bulunduğu üniversitelerde kadın erkek eşitliğini savunan ve ‘LGBTİ ayrımcılığı yapılmasın’ diyen erkek akademisyenlerinde olması rastlantı değildir. Sosyal medya üzerinden yapılan tutuklamalarının çoğu kadınlardı. Ayrıca Ankara’da 8 Mart kapsamında etkinlik yapmak isteyen kadınlara yönelik gözaltlıların bizlere OHAL sürecinde ne yapılmak istenildiğini gösterdi” ifadelerini kullandı.
Devletin, kadınların örgütlü mücadelesinden korktuğunu vurgulayan Gülbahar, şöyle dedi: “Türkiye’de ilan edilen OHAL’in öncelikle kadın örgütlerine saldırması ve derneklerini kapatması hiç rastlantı değil. Çünkü Türkiye’de kadınların çok büyük bir örgütlü gücü var. Devlet, kadınların bir araya gelmesinden, örgütlenmesinden, 30 yıllık mücadeleden hatta daha öncesini de katarsak Osmanlı Dönemi’nden bu yana kadın mücadelesi ile elde edilmiş hakları geri almak istiyor.” Devletin erkeklerin üstünlüğüne inandığını ifade eden Gülbahar, iktidarın toplumun özgürlüklerini, toplumdaki eşitlik duygusunu yok etmek istediğini doğal olarak da en büyük tehlike olarak gördüğü kadınlara her fırsatta saldırdığını dile getirdi.
‘İKTİDAR İSTİSMAR EDİYOR’
Son zamanlarda ülkede sık sık gündeme gelen çocuk istismarına yönelik tepkileri de değerlendiren Gülbahar, hükümetin bu konuyu kendi siyasi çıkarlarını hayata geçirmek için istismar ettiğini söyledi. “Maalesef Türkiye’de kadınlara ve çocuklara karşı işlenen cinsel suçları kullanarak tam bir çocuk ve kadın istismarı yapılıyor” diyen Gülbahar, “Siyasi iktidar kendi siyasi, hukuki ajandasını hayata geçirebilmek için kendisine muhalif, kendisinin canını sıkan insanlara idam cezası verebilmek için çocuk istismarcılarını kullanmak istiyor. Aynı bu şekilde kısasa kısas gibi hırsızın elinin kesilmesi, tecavüzcünün ailesindeki kadınlara tecavüz edilmesi gibi çağ dışı cezalandırma yöntemlerini kendi dini inançlarıyla birlikte meşrulaştırarak Türkiye’ye getirmek istiyor” diye konuştu. Gülbahar, Türkiye’deki kadınları ve tüm toplumu dikkatli olması konusunda uyardı.
‘İDAM VE HADIM ŞİDDETİ ORTADAN KALDIRMAZ’
İktidarın istismara yönelik caza yaptırımı tartışmalarını muhalifleri susturmada kullanılacağını belirten Gülbahar, şöyle devam etti: “Bugün Türkiye’de çocuk istismarı konusunda, kadın cinayetleri konusunda var olan cezalar yeterince ağırdır ve bunlar Türkiye kadın hareketinin emeğiyle yapılmıştır. ‘Hadım gelsin, idam gelsin’ demek hiçbir çözüm getirmez. Bu çağ dışı cezalar muhaliflere ve onlar gibi muhalif olanları susturmak amaçlı gözdağı politikaları olarak kullanılacak. Bugün Amerika’da sokaklarda polislerin sürekli öldürdüğü insanlar beyaz değil siyah insanlar. Demek ki ayrımcılığın, ötekileştirmenin olduğu her yerde idam gibi cezalar zayıf olana karşı uygulanan bir devlet politikasından ibarettir. Türkiye’de de özellikle kadınların ve toplumun ‘Cezalar ağırlaştırılsın, idam gelsin, hadım gelsin’ politikalarına alet olmamaları, bu propagandaya katılmamaları gerekiyor. Bizim derdimiz suçluları tek tek yok etmek değil o suçu oluşturan toplumsal koşulları ortadan kaldırmak. İdam gibi hadım gibi cezalar şiddeti ortadan kaldırmaz tam tersine bütün insanlardaki şiddet duygusunu ortaya çıkartır.”
‘SOKAKLARI BIRAKMAYACAĞIZ’
Hiçbir koşulda sokakları terk etmeyeceklerinin altını çizen Gülbahar, “Hangi hal olursa olsun sokakları bırakmaya niyetimiz yok. Hangi koşulda kaç kişi olursak olalım Türkiye’nin her yerinde, gerekirse sokakta 5 kişi de kalsak 8 Mart ve 25 Kasım geleneğini sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü kadınlar olarak eşitlik ve özgürlük mücadelesine baş koyduk. Bu yoldan dönmeyiz. Bir gün Türkiye’ye barış, kardeşlik ve özgürlük gelirse olağanüstü gibi karanlık dönemlerde bile sokaklarda yan yana gelmekten korkmayan, sözünü söylemekten geri durmayan kadınlar sayesinde olacak. Yeni Türkiye’yi kadınlar kuracak.”

EN SON EKLENENLER