Dilop damlaya damlaya birikerek geliyor

KHK ile kapatılan Kürtçe dergilerin boşluğunu doldurmak için çıkarılan Dilop, Newroz’da yayın hayatına başladı. Derginin Diyarbakır Temsilcisi Reşo Ronahî, “Bizler Kürtçe yayıncılık deryasında, bir damla olmak istedik. Damlaya damlaya birikerek geliyoruz” dedi.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) birlikte yayın yapan birçok Kürtçe ajans, gazete, dergi ve yayınevi kapatıldı. Artan hukuksuzlukla  birlikte dergi ve kitaplara ulaşmak da zor bir hal aldı. Çoğu dergi kapatılırken, onlarca yazar ve çizer gözaltına alındı, kimi tutuklandı kimi ise görevinden ihraç edildi.
Böyle bir süreçte kapatılan dergilerin yerini doldurmak için, “Damla damla birikerek…(Dilopek di deryaya mirovahiyê de!)” sloganıyla Dilop dergisi Kürtçe ve Türkçe olarak yayın hayatına başladı. İki ayda bir çıkacak Dilop, şimdiden kitapevlerindeki yerini almaya başladı.
Dilop bu sayısında, 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında yerle bir edilen, Diyarbakır’ın Sur ilçesine, Kürt sinemasına, Kürtlerin tarihinde önemli yer tutan Newroz Bayramı’na, TSK ve ÖSO unsurlarının birlikte saldırdığı Efrin’in tarihine ve birçok konuya yer verdi. Derginin Diyarbakır temsilcisi Reşo Ronahî, nasıl bir dergi ortaya çıkardıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
‘KÜRTÇE YAYINCILIK DERYASINDA BİR DAMLA’ 
Son dönemlerde Kürtçe üzerinde artan baskılara dikkat çeken Ronahî, kendilerinin Kürtçe yayıncılık deryasında bir damla olmak istediklerini söyledi. Dilop’un Kürtçe yayıncılıkta platform olmasını hedeflediklerini belirten Ronahî, yayın dillerinin Kürtçenin Kurmancî ve Kirmanckî lehçeleriyle Türkçe olacağını ifade etti. Derginin içerisinde çeşitli konuların olacağını kaydeden Ronahî, “2016’da Türkiye’de darbe gerçekleşti. Bu darbe ise sosyalistlere, demokratlara ve birçok kesime yönelikti. Biz bunun hazırlıklarını önceden yaptık. Süreçten kaynaklı önümüzü görmek için biraz bekledik. Çünkü çok sayıda yayınevi, ajans, gazete ve televizyon kapatıldı. 2017’in sonuna yaklaştığımızda çalışmalara başlayarak, 2018 Newroz’u ile birlikte yayın hayatımıza başladık” dedi.
Her toplumun kendine göre, kültürü, sanatı ve dili olduğuna dile getiren Ronahî, “Kürtler dili, kültürü, sanatı zengin olan bir halk. Rojava’da halk sadece silahlarla savaşmıyor. Kürtler kendi sanatlarını kültürlerini de yaşatıyor. Efrin’de yaşayanlar da öyle. Oradaki halklar, sabahtan akşama kadar ellerinde silahlarla savaşmıyor. Oradaki halklar kültür, dil sahibi, sanat sahibidir. Sinema ve edebiyatla ilgileniyorlar. Biz de bunu göstermek istedik” diye konuştu.
‘KÜRTÇE EDEBİYATTA ÜRETİM GEREKİYOR’ 
Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ile birlikte Kürtçe yayıncılığın üzerinde baskıların arttığını söyleyen Ronahî, Dilop’un hazırlanış sürecini şu sözlerle anlattı: “Kürt edebiyatı ve yayıncılığına sadece sloganvari yaklaşmamak gerek. Bir taraftan da Kürtçe edebiyat ve yayıncılıkta üretim gerekiyor. Bundan dolayı bekledik ve bu çalışmaya başladık. Öncesinde birçok yazar, şair ve gazetecilerle toplantılar yapıp görüş alışverişinde bulunduk. Bu görüşmeleri hem Kürdistan hem de Türkiye’de gerçekleştirdik. Birçok arkadaşımızın görüşlerini alıp değerlendirdik. Özellikle; birçok Kürt yazar, memur ve devlet dairelerinin çalışanıdır. Onlardan çoğu atıldı, çoğu gözaltına alındı, çoğu tutuklandı. Bir taraftan sürekli şunu diyorum; işlerinden atılan, tutuklanan insanların içlerini rahatlatması için böyle dergilerin yayınlanmasına ihtiyaç var.”
‘YAZARLARIN BİRLİĞİ DÖRT DUVAR ARASINDA DEĞİL’
Çoğu Kürt yazarına da sosyal medya üzerinden soruşturmaların açıldığını dile getiren Ronahî, bu durumun camia üzerinde olumsuz bir etki yarattığını belirtti. Bu olumsuz etki karşısında “Nasıl durmamız gerekiyor?”  diye sorduklarını dile getiren Ronahî, şöyle devam etti: “Bu tutum karşısında daha çok yaratmamız gerekiyor. Daha fazla çalışma yapmak lazım. Ancak bu şekilde, bu baskı  ve saldırıları durdurabiliriz. Şimdiye kadar Kürtlerin yakın tarihinden de belli oluyor. Örneğin bir ajans defalarca kapatılıyor; ancak ajans tekrar açılıyor. Bir parti ve bir televizyon defalarca kapatılmasına rağmen tekrar açılıyor. Kürt Yazarlar Derneği kapatıldığı zaman da bunu söyledim. Yazarların birliği ve yazılar sadece dört duvar arasında değil. Bu alanda bu anlayışa sahibiz. Sürekli yazıp çizerek halkımıza ulaştıracağız.”
‘KUŞ TÜRLERİNDEN BAHSEDECEĞİZ’
Kürt edebiyatının yüzlerce yıl önce Ehmedê Xanî’den başlayarak Celadet Elî Bedîrxan’la devam eden ve günümüze kadar gelen bir derya olduğunu ifade eden Ronahî, nasıl bir yol izleyeceklerini şöyle aktardı: “Her sayıda dosya şeklinde, her dosyada bir konu üzerinde tartışma yürüteceğiz. Örnek veriyorum; bu sayıda Kürt sineması var. Bu mesele üzerinde sinemacılarla geniş çaplı çalışmalar yürüttük. Diğer sayılarımızda farklı dosyalara yer vereceğiz. Birkaç sabit sayfamız var. Daha önce Kürtçe dergi yayıncılığında bu yapılmamıştı. Teyr û Tilûr sayfası var. Bu sayfada her sayımızda Kürdistan’da yaşayan kuş türünden bahsedeceğiz. Bir sayfamızı arkeolojiye ayıracağız.  Bir sayfamızda müzik olacak. Bir sayfamızda şiir ve denemelere yer ayıracağız.”
MA / Uğur Atabay – Bilal Güldem 

EN SON EKLENENLER