‘Direniş değişmedi’

Cenk Taner’in öncülüğünde 1990 yılında kurulan Kesmeşeker’in 10. albümü “Kadıköy” Ada Müzik etiketiyle müzikseverlerle buluştu. Yeni albümde söz ve müzikler yine Cenk Taner‘e ait. Cenk Taner’e bas gitarda Canay Cengen, vurmalı çalgılarda ise Gökhan Özcan eşlik ediyor. Ayrıca, Cansun Küçüktürk, Özgür Ulusoy ve İlkay Özboyar da çalımlarıyla katkıda bulundular. Biz de Cenk Taner’le yağmurlu bir günde, üzeri albümün kapağındaki gibi şemsiyelerle kaplı bir Kadıköy sokağında buluştuk.

– İlk olarak “Neden Kadıköy” diye soralım…

Kadıköy bizim şarkılarımızda ismi çok geçen bir semt. Büyüdüğümüz, yaşadığımız, tüm hayatımızı geçirdiğimiz bir yer. Bu albümüzde de isim aramaya gerek kalmadı. Taçlandırma oldu 10. albümümüzde. Güzellik yaptık yani birbirimize.

– Kesmeşeker’in 10. albümü… Bakıldığında da 25 seneyi aşan uzun bir kariyer var. 10 albümün özetini alabilir miyiz sizden?

28. seneye giriyoruz bu yıl. Dünyada da böyle 30 seneye yakın kariyer zordur aslında. Böyle grup azdır. Bizim ülkemizde de tabii ülke şartlarından dolayı, 2 kişi bile birlikte iş yapamazken, grup halinde yapmak biraz deli işi tabii. 91’de çıkmıştı ilk albüm, 90’larda bayağı bir albüm yaptık. Sonra 2000’lerde bir albüm, ardından 2010’larda tekrar albüm yapmaya başladık. Sonra tek sabit eleman ben kaldım tabi Kesmeşeker’de. Ama vokali ben yaptığım için ve sözleri, müziği ben yazdığım için çok bir değiştirmedi. Aksine eleman değişimleri gruba bir dinamizm getirdi. Çok iyi arkadaşlardı hepsi. O kan değişimleri bugüne kadar getirdi grubu. Belki aynı insanlar olsaydık bu kadar gitmezdi büyük ihtimalle.

– Dediğiniz gibi 90’larda çok albüm yaptıktan sonra 2000-2010 arası sadece 2 albüm çıktı. Genel olarak bakıldığında ülke çapında da 90’larda oldukça popüler olan isimler, gruplar 2000’lerde durgunlaşmış gibi gözüküyor sanki. Ne değişti o dönemde?

Aslında 2010’lardan sonra başarılı genç gruplar çıktı. 90’lara karşı nedense bir nostalji var. Sanki, bizim jenerasyondaki 68’lere duyulan nostalji gibi. Tabii çok önemli yıllardı. Bembeyaz da değildi tabii. İyi şeyler de kötü şeyler de vardı. Ama bir üretim patlaması olmuştu. O da darbenin 10 sene sonrasına denk geldi. Normaldir, 10 sene sonra başlaması. Yeniden keşfedilmeye başlandı her şey. Şimdiki gençler de internetten sonra 90’ları tekrar keşfetmeye başladılar.

‘Samimiyet özleniyor

– İnsanlar biraz da o 90’lardaki ruhu arıyor sanki.

O zaman işler biraz yeraltından yürüyordu tabii. Hani, anaakım medyaya çıkmak gibi bir şey yoktu, çoğu grup için diyelim. Büyük bir yardımlaşma vardı. Herkes birbirine yardım eder, birbirinin grubunda çalar, büyük paslaşmalar vardı. Belki özlenen o samimiyet olabilir.

– Peki, sosyal medyanın yaygınlaşması sizin tanınırlığınızı etkiledi mi?

Tabi. Bizi en pozitif etkileyen durumlardan biri internet oldu. Çünkü biz dinleyicilerimize “uçsuz bucaksız azınlık” demiştik, mottomuz oldu. Aslında ters bir motto gibi gözükse de onu söylememizin nedeni, gittiğimiz her yerde Kesmeşeker dinleyicisi olmasıydı. Ama o insanlar birbirleriyle iletişim kuramıyorlardı. İnternetle birlikte bir araya gelebildiler. Dolayısıyla bizim çok işimize yarayan bir mecra oldu internet.

– Genç kuşaktan nasıl tepkiler geliyor?

Kesmeşeker dinleyicisi aile gibi geliyor. Hiç bugüne kadar bunu söylemediğimde beni yanıltan bir dinleyici olmadı. Birbirimizi seven insanlarız. Onlar birbirlerini bulunca da kırk yıllık arkadaş gibi muhabbet eder, ortak konu da Kesmeşeker olmuş olur. Dolayısıyla bizim için çok özel bir dinleyici var. Gençlerin de keşfetmesi bizim için harika oluyor. Genelde şöyle bir durum var; ağabeyden kardeşe, babadan oğula devreden bir grup olduk hep. Böyle olumlu anlamda bir misyoner faaliyeti var dinleyenlerde, hep tanıtmak isterler grubu. Gizli de kalsın isterler bir yandan. Çünkü Kesmeşeker o tavrını hep sürdürdüğü için. Bugüne kadar hiç sponsor almadık, içimize sinmeyen yerlere çıkmadık, televizyon kanallarını seçiyoruz, zaten çıkacak televizyon kanalı kalmadı, medyada öyle bir seçim yapıyoruz. Öyle bir duruşumuz var. O duruşu da seviyor insanlar.

‘Gençler Metin Kurt’u tanıdı’

– Metin Kurt’u kapağa taşıdığınız “Doğdum Ben Memlekette (2011)” albümünde de bunu gösterdiniz…

O şarkı da mesela çok özel bir duruma hizmet etti. Metin Ağabey gibi bir sporcunun da olduğunu, milli takımda oynadığını anlattı. Genç kuşak Metin Ağabey’i de o şarkıdan sonra tanıdı. Böyle bir sosyal durum da oluyor.

– Bu albümün ilk şarkısı “Değişti Zaman.” Neler değişti sizce genel olarak?

Özellikle 1 numara oldu o şarkı Kesmeşeker’in geldiği yolu göstermesi açısından hem de. 90’lardan 2017’ye ne değişti diye sorarsanız eğer, şarkının ilk kıtasında o var: “Değişti zaman, geçti günler, güzel şehirlerde güzel insanlar var, güzel şehirlerde güzel isyanlar var.” Değişmeyen tek şey de bu: Güzel insanlar ve güzel isyanlar. Direnme değişmedi. Bu güzel. Yoksa zaman tabii ki de değişecek.

‘Onlar tahmin ediyordur’

– Şarkılarınızda insanların hoşuna giden, tanıdık bir his var. Yazarken nasıl bir ruh halinde oluyorsunuz?

Her albümün hali başka oluyor. Kızgın olduğunuzda başka, sakin olduğunuzda başka yazıyorsunuz. Bazen dertleşmek istiyorsunuz. Bazen de hikâye anlatıyorsunuz. O tamamen o anki halime bağlı.

– 10. albüm olduğu için belki aralarından ilk 3 yapmak istersiniz…

Var tabii. Onu cevaplarsam dinleyicilere karşı garip bir durum olacak. Herkesin üçü beşi farklı oluyor. Onlar tahmin ediyordur benim hangilerini öne çıkardığımı.

‘Dışarıya dönük olsunlar’

– 010’lardan sonra güzel gruplar ortaya çıktı dediniz. Takip ettikleriniz var mı aralarında?

Fırsat buldukça konserlerine gidiyorum. Kadıköy’de çok çalıyorlar. İyi bir şarkı yazarı kuşağı ortaya çıktı. Biraz kendi içlerine dönük yazıyorlar, dışarı açılsalar daha iyi olacak sanki. Ama o da zamanla olacaktır. Bir de zaman eleği en önemli elektir. Yani 90’larda çok grup vardı. Bugüne gelen 4-5 grup vardır. Bu kuşaktan da kimlerin kalacağını da zaman belirleyecek.

EN SON EKLENENLER