Emeği değil görünür olanı tercih ettiler

Muhterem Nur’un hayatının anlatıldığı ‘Muhterem Nur Ömrümce Ağladım’ kitabı için geçtiğimiz günlerde gerçekleşen İstanbul Kitap Fuarı’nda yapılan imza gününe hem Muhterem Nur hem de kitabın yazarı Gülşen İşeri katıldı, fakat havuz medyasında çıkan haberlerde kitapla ilgili sadece Muhterem Nur’a yer verildi. İşeri, imza günü bizzat orada olup kitabı imzalamasına rağmen Hürriyet, Posta, Habertürk ve Sabah gibi havuz medyası gazeteleri yaptıkları haberlerde İşeri’nin ismine adeta sansür uyguladı. Kendisine ulaştığımız kitabın yazarı Gülşen İşeri, hakkında yapılan haberleri değerlendirerek, “Özellikle de kadın yazarların görünür olmamasına yönelik bir eleştirim var, çünkü orada fotoğrafımın olup da adımın geçmemesi ya da bir fotoğraf altının olmaması rahatsız edici bir durum ama asıl rahatsız edici olan emeğin değersizleştirilmesidir. Benim eleştirim de o yönde. Hem emeğime saygısızlık hem de onca yıl emek verdiğim emeğimin değersizleştirilmesiyle ilgili” dedi.

Gazetecilik etiği yok

“Popüler kültür içerisindeki insanlar en azından bundan sonra daha dikkatli olup emeğe saygı gösterirler” diyen İşeri, “Büyüklükleriyle övünen gazetelerin aslında gazetecilik etiği açsından hiçbir şey yapmadıkları, gazetecilik etiğinin orada işlemediğini gördüm. Bütün eleştirim bu yönde, yoksa dördüncü kitabım ve herkes orada kimin ne olduğu biliyor” dedi. O tarz gazetelerde popülerliğin hakim olduğunu ifade eden İşeri, “Pöpüler dünya emeği değil, görünür olanı tercih ediyor ve öyle de yaptılar” diye konuştu.

Kitap hakkında

Kitap, Doğan Kitap tarafından Haziran 2017’de basıldı. Kitap Türkiye sinemasının 60’lı yıllarına damgasını vuran Muhterem Nur kendisini, Yeşilçam’ı, acılarını ve eşi Müslüm Gürses’i ele alıyor. Kitabın tanıtımında şu sözler yer alıyor: “Hayatın filmlere, filmlerin de hayatlara benzediği zamanlardı. Siyah önlüklü bir kız, yoksul mahallesinin çitlerini aşarak neon ışıklarıyla boyanmış Yeşilçam’a vardı. Artık acılarla dolu bir hayatı hem yaşayacak hem oynayacaktı. En çok o ağlayacak, en çok o ağlatacaktı. Kırmızı panjurlu evlere değil, savaşın, yurtsuzluğun, yetimliğin, yoksulluğun ve erkeklerin açtığı yaralarla var olan, ayakta kalan kadınlara inanacaktı. Adı Muhterem Nur’du…”

EN SON EKLENENLER