Engellerle gerçek saklanamaz

Sûr’da yaşananları konu alan ve gösterimi polis tarafından engellenen ‘Sûr: Ax û Welat’ belgeselinin yönetmenleri engelleme ile gerçeklerin saklanamayacağını söyledi. Yönetmenleren Hicran Urun, ‘Biz orada Kürtlerin söylediğini anlatmak istedik’ dedi

Amed’in Sûr ilçesinde 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasakları ile ilçe yerle bir edilirken, birçok kişi evlerinden edildi, onlarca yurttaş hayatını kaybetti. Sur Belgesel Kolektifi tarafından çekilen ve Sûr’da yaşananları anlatan “Sûr: Ax û Welat” belgeselinin gösterimi, dün İstanbul Şişli ilçesinde bulunan Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde yapılacekken, polis tarafından engellendi. Belgeselin yönetmenleri Hicran Urun ve Zana Kibar, belgeseli nasıl yaptıklarını anlatarak, engellenmesine de tepki gösterdi.

‘Gever’, Cizîr’i anlatmak istedik’

Sokağa çıkma yasaklarının olduğu kentlerde yaşananların sadece Kürtleri ilgilendiren bir mesele olmadığını söyleyen Urun, “Biz oradaki annelerin, insanların, gençlerin, kadınların şahsında, aslında Kürtlerin ne söylemek istediğini anlatmak istedik. Belgeselin amacı, biraz da buydu” dedi. Sûr’da yaşananları tam olarak vermenin mümkün olmadığını da dile getiren Urun, “Sur özelinde Cizre, Nusaybin, Şırnak, Gever’i de anlatmak istedik. Konuştuğumuz her insanın farklı bir hikâyesi vardı. Ödenen bedellerin yanı sıra çok dik bir duruş ve iradeleri vardı” dedi. Belgeselde göç üzerine durmaya çalıştıklarını dile getiren Urun, “Sur, ikinci kez göç almış bir yerdir. 90’larda Cizre’den, Mardin’den evleri, köyleri yakılmış halk; çoğunlukla Sur’a göç etmiş. Bugün Sur’da yasak ile birlikte yaşanan ikinci bir göç söz konusu. Buna bakmak istedik” dedi.

İsmi İstanbul olsaydı…

İzlenmeyen bir belgeselin engellenmesinin tek nedeninin içinde “Sur” isminin geçmesine bağlayan Urun, “Belgeselin ismi ‘İstanbul’ olsaydı hiç böyle bir engellemeye ihtiyaç duymayacaklardı. Sur isminin onları rahatsız ettiğini biliyoruz. Ancak siz Sur belgeselini engelleyerek orada yaşananları, Sur halkını yok sayamazsınız” diye konuştu.

‘Ayakkabısına üzüldü…’

Filmin diğer yönetmeni Zana Kibar da, Sûr’da yaşananların bir kısmını ancak verebildiklerini belirterek, şunları söyledi: “Başka bir çalışma için Sur’a gittiğimde orada bir anne, ‘Ben daha önce farklı evlere gittim, hiçbir yer de sabrım gelmiyor. Niye bu evi tuttum biliyor musunuz? Çünkü merdiven taşları bazalt taşlardan yapılmış’ dedi. O anne bütün yaşananların yanı sıra, bir ayakkabıyı çıkartamadığı için hayıflanıyordu. Çünkü ayakkabı savaş görmüş bir ayakkabıydı. O savaşta şarapnel parçası, mermi, roket ve yanık izi varmış. Düşünebiliyor musunuz o eve hayıflanmıyor, eşyaya hayıflanmıyor, o bütün hikâyeyi anlatabilecek bir ayakkabıyı çıkartamadığına yanıyor. ”

Abluka devam ediyor

Belgesel çekimlerinde yaşananlara da değinen Kibar, ablukanın sürdüğüne dikkat çekerek, rahatsız edici bir ortam olduğunu söyledi.

Sadiye Eser/MA

EN SON EKLENENLER