Geçmişi günümüze taşıdı: Ji dîrokê dîrokeke Ehmedê Xanî

Sürgünlerle 3 buçuk yılda ve 3 farklı cezaevinde tamamlanan Aram yayınlarından çıkan Laleş Çeliker’in “Ji dirokê dirokeke Ehmedê Xanî” adlı ilk kitabı raflardaki yerini aldı. Sade ve duru Kürtçesi ile dikkat çeken eser, “Neden tarihimizin ve kültürümüzün kalbine yüzümüzü dönmedik” sorusuna yanıt arıyor.

Laleş Çeliker’in cezaevinde kaleme aldığı Aram Yayınları’ndan çıkan “Ji Dîrokê Dîrokeke Ehmedê Xanî” (Tarihten bir tarihtir Ehmedê Xanî) adlı Kürtçe eser okuyucusuyla buluşmak üzere raflardaki yerini aldı. Yazımı cezaevinde 3 buçuk yılda ve sürgünlerle 3 farklı cezaevinde tamamlanan eser, Laleş Çeliker’in ilk basılmış kitabı. Kitabın önsözünde Ehmedê Xanî’nin satırlarının aydınlığında yola çıktığını belirten Çeliker, “Batının dilimizden düşüremediğimiz sosyalist, fikir, düşünce ve felsefeleri yerine, neden Ehmedê Xanî’nin düşünce, umut ve analizleri ile yarınlarımıza ışık tutmadık. Tarihimizin ve kültürümüzün kalbine yüzümüzü dönmedik” sorularını hem kendine hem de okuyucuya yönelterek bir taraftan kendi köklerine yolculuğu sağlarken, bir taraftan da Ehmedê Xanî’nin düşünceleriyle günümüz siyasal ortamına ışık tutuyor.

Aram Yayınları’na dönük baskıların OHAL’den önce başladığına dikkat çeken yayınevi editörlerinden Mehmet Çakmak ile yayın evine dönük baskıları ve Laleş Çeliker’in “Ji dirokê dirokeke Ehmedê Xanî” kitabını konuştuk.

‘KİTAP İLK ELİME ULAŞTIĞINDA ÇOK HEYCANLANDIM’

Aram Yayınları imzasıyla son dönem çıkan, yalın ve duru Kürtçesiyle dikkatleri üzerine çeken Laleş Çeliker’in “Ji Dîrokê Dîrokekê Ehmedê Xanî” kitabına ilişkin konuşan kitabın editörü Mehmet Çakmak, kitaba karşı duyduğu heyecanın tarif edilemez olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Ji Dîrokê Dîrokekê Ehmedê Xanî böyle bir atmosferde çıktı. Cezaevinden böylesi bir süreçte yazılıp çıkarılmış olması çok daha anlamlı. Kitap elime ilk ulaştığında büyük bir heyecan duydum” ifadelerini kullandı.

‘EHMEDÊ XANÎ’NİN GÖZÜNDEN TARİH VE BUGÜN YENİDEN YORUMLANIYOR’

Laleş Çeliker’in araştırma konusu olarak seçtiği Ehmedê Xanî ve dünya görüşü güncel siyaset içinde de ihtiyaç duyulduğuna vurgu yapan Çakmak, kitapta ciddi bir tarih yorumu yapıldığını ve bunun da belgelerle desteklendiğini ifade etti ve şunları ekledi: “Ehmedê Xanî‘nin gözünden şiirlerinin sunduğu perspektiften tarih ve bugün yeniden yorumlanıyor. Kitapta ayrıca Ehmedê Xanî’nin şiirleri orijinal halleriyle yerleştirilmiş. İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Ehmedê Xanî’nin yaşadığı dönem irdeleniyor. İkinci bölümde ise Ehmedê Xanî’nin yapısal olarak başvurduğu yöntemler dil, ideoloji ve devlet düşüncesi günümüzle bağ kurularak yorumlanıyor. Kitabın özgünlüğü de burada” değerlendirmesinde bulundu.

‘DİL ÇOK ÖNPLANDA SADE VE ANLAŞILIR’

Kürtçe’nin özgün yapısıyla ele alınarak yazıya dökülen eserin yazarı Laleş Çeliker’in Kürtçe’ye hakimiyetini de gösterirken, Kürtçe’nin kullanılışını değerlendiren Çakmak, “Dil çok ön planda. Anlaşılır, sade ve kelimeler cımbızla tek tek seçilmiş gibi. Çok fazla sözcüğe başvurulmamış. Bunu yaparken de anlam yitimine sebep olmuyor. Dili eseri daha canlı kılmış basitleştirmeden yapmış. Ciddi bir yoğunlaşmanın ürünü olduğu belli” ifadelerini kullandı.

‘KÜRTLER NEDEN BİRLİK OLAMIYOR’

Kürtlerin Ulusal Birlik kurmaya dönük çabalarının ve çağrılarının olduğu bir dönemde birlik olmanın önemini tüm eserlerinde işleyen ve Kürtleri birlik olmaya çağıran Ehmedê Xanî’nin düşüncelerine günümüzde de çok ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Çakmak “Ehmedê Xanî, Kürtler’in başına gelenlerin nedeni olarak parçalı oluşlarını görür. Bu konuda haklı olduğunu düşüyorum. Kürtler neden birlik olmalı ve olamıyor, kitapta yeniden yorumlanmış” dedi.

‘LALEŞ’İ OKUDUĞUMDA ŞAŞIP KALDIM’

Eserin var olan şartlardan dolayı hak ettiği değeri göremediğini belirten Çakmak, gelecekte çok konuşulacak bir eser olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Laleş’i okuduğumda şaşıp kaldım, ‘Böyle bir kadın yazar var mı?’ diye sordum. Böyle güçlü bir kalem böyle güçlü bir yorum varsa şimdiye kadar neden görülmedi. Kürtçe yazmış olması da Kürtçe ile bağı daha ileriye taşıyor. Doğru sahiplenmek gerekir.”

‘BİRÇOK ÇALIŞMA YILLARIN BİRİKİMİNİ YANSITIYOR’

Tek celsede 74 kitabına toplatma kararı getirilen Aram Yayınları’nın şimdiye kadar 150’ye yakın kitabı yasaklandı. OHAL sürecinde artan baskılara rağmen 40 yeni kitabı okuyucuları ile buluştu. Kimi kitapların basımını koşullardan dolayı geciktiren yayınevi, yazarlarının affına sığındıklarını söylüyor. Aram Yayınları’nın önceliğinin, dağ ve zindanda üretilen eserleri okurlarla buluşturmak olduğunu belirten Çakmak, “Bunu da son dönem yetersiz de olsa sağlamaya çalıştık. Cezaevlerinden gelen çok ürün var; ama tamamına yanıt olamıyoruz. Yazarlarımızın çoğunun 15-20 yıllık cezaevi serüvenleri var, birçok çalışma yılların birikimini yansıtıyor. Biz okuyucuyla zindandaki yazarlarımız arasında köprü oluyoruz. Bunu gördükçe bizde de farklı bir çalışma azmi gelişti” dedi.

‘ARAM YAYINLARI OLARAK YÖNTEME KAVUŞTUK’

Tüm imkânlarını görünmeyen eserleri görünür kılmaya adadıklarını ve bu konuda önemli ölçüde sonuç aldıklarını kaydeden Çakmak, “Yılların getirdiği birikim son bir kaç yılda gün yüzüne çıkmaya başladı. Deyim yerindeyse meyvesini vermeye başladı. Bunu yapmak isterken birçok zorlukla da karşılaşıyoruz. Siyasal süreç bu kadar kötü olmazsa, kitaplarımız yasaklanmazsa, toplatılmazsa sonuç çok daha farklı olurdu. Çünkü Aram Yayınları olarak bir yönteme kavuşturduk. Önceden birçok eser bize ulaşmadan kayboluyordu. Artık böyle sorunlarımız kalmadı” diye belirtti.

‘TEK CELSEDE 74 KİTABA YASAK KARARI GETİRİLDİ’

OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile birçok kurumun kapatıldığına dikkat çeken Mehmet Çakmak, “Birçok kurumun başına gelen bizim başımıza daha önceden geldi. Tek celsede 74 kitabımıza yasak kararı getirildi. Şuan 150’ye yakın kitabımız yasaklı. Fuarlara katıldığımızda sıkıntı yaşıyoruz. Okuyucuyla temasımızı kesmeye çalışıyorlar. Elbet bunlar sorun oluyor ama Aram’ı yolundan alı koymuyor” şeklinde konuştu.

‘BASKILAR 1990’LARDAN DAHA FAZLA ARTTI’

Aram yayınlarının 1990’ların en zorlu süreçlerinde kurulduğunu hatırlatan Çakmak, o süreçlerde bile ilkelerinden taviz vermeden bugünlere kadar getirdiklerini söyledi. Çakmak, yaşadıkları sürecin 90’lardan benzer yanları olmakla birlikte, farklı ve baskıların arttığını dile getirerek, “Çok baskı ile karşılaştık ama tüm yetersizliğe rağmen bugüne kadar geldi. Bu dönemin o dönemden farklı yanları var. Baskılar daha farklılaştı ve arttı. Biz son dönemde bile çoğu zindanlardan gelen eserler olmak üzere 40 kitap bastık. Sayıca az ama devam ediyoruz ve edeceğiz” diye konuştu.

Ayşe Güney – dihaber

EN SON EKLENENLER