Kâbuslarından heykelleriyle kurtuluyor

Suriye’nin Deyr El Zor şehrinde savaştan kaçarak Riha’ya gelen heykeltraş Akram Saffan, savaşın acılarını işliyor. Savaşın geride kabuslar bıraktığını sözlerine ekleyen Saffan, kabuslarından heykel yaparak kurtulduğunu ifade etti.

Riha’da (Urfa) mülteci olarak yaşamını sürdüren Suriyeli heykeltraş Akram Saffan, savaşın kendisi üzerinden bıraktığı izleri heykellere ve tuallere yansıtıyor. Taşa acının desenlerini yansıtan Saffan, sanata olan ilgisi ailesinden geliyor. 50 yaşında olan sanatçı 40 yıldır Suriye’nin Deyr El Zor şehrinde kurduğu atölye ile eserlerini üretti.

Savaş başladıktan sonra sanatına yönelik tehtidlerin arttığını kaydeden Saffan, “Savaş başladıktan sonra ailemle dağıldık, ayrı kaldık. Onlar başka kentte kaldılar. 4 yıl kaldıktan sonra Deyr Zor’a geri döndüm. Daha sonra Rakka’ya gitmek zorunda kaldım. Ülkem tehdit altındaydı. Aylarca açlık, susuzluk, zorluklarla yaşadım. Günlerim acı içinde geçiyordu. Daha sonra oradan ilk fırsatta kaçtım. Heykel yaptığım için bana kâfir diyorlardı” diye konuştu. Yaşadığı onca olumsuzluktan sonra Türkiye’ye geldiğini anlatan Saffan, “4 yıldır ailemi çocuklarımı göremiyorum. Yalın ayak kaçtım Rakka’dan. Yaralıydım. Sınırı geçebilmek için 4 gün yürüdüm. Aç susuz, acı içindeydim. Antakya’ya geldim. Oradan da Urfa’ya. 2 yıldır Türkiye’deyim” diye anlattı.

11_riha_2Kazandıklarını çocuklarına yolluyor

Riha’da hayatta kalabilmek için bir apartmanın bodrum katında yaşadığını ve tekrar sanata döndüğünü anlatan Saffan, sanata devam etmek için ekonomik sorunlar yaşadığını ve eserlerini evinin mutfak bölümünde yaptığını söyledi. Eserlerinden kazandığı parayı çocuklarına gönderdiğini belirten Saffan’ın eserlerini bazen yolda yürürken bir apartmanın duvarında bezen de oturduğunuz bir kafede görmek mümkün. Kâbuslarından kurtulmak için tekrar heykel yaptığını ve sanatçı olmak için yaratıldığına inandığını söyleyen Saffan, son isteğini şu sözlerle anlattı : “Ülkemdeki gibi sanatımı icra edebileceğim bir atölyem olmasını istiyorum.”

İştar benim ruhumdu

Saffan, Riha’da en büyük özlemini, ülkesi ve ailesine uzak olmanın verdiği hüznü, ağaç ve toprağa şekil vererek giderdiğini vurguladı. Ruhunda taş yontmak olduğunu sözlerine ekleyen Saffan, “Geçmişte çeşitli işlerle uğraştım, ancak ruhumda taş yontma var. Taşa, toprağa, çamura, ağaca şekil veriyorum. Savaştan önce bir atölyem vardı. Bahçeli, büyük bir atölye idi. 200’den fazla eserim vardı. Hepsi savaş alanında kaldı. 300 metrelik bir heykelim vardı. O da yıkıldı. 10’a yakın bireysel sergim oldu. İştar adında projeye hazırlanıyordum. İştar benim ruhum, aşkımdı, onu tamamlayamadım, çünkü buralardan savaş geçti. En güzel yıllarımı ülkemde yaşadım. Maalesef şimdi yıllarımı mülteci yaşıyorum.”

11_riha_3Acıların abidesi olsun istedim

Eserlerindeki gözleri bağlı, hüzünlü suretler de yaptığının altını çizen Saffan, “Yaşadıklarım kâbusum oldu. Bazen kâbuslarımı da sanat eseri yaptım. Onların yaşananların bir gerçekliği olarak bir kenarda durmasını istedim. Acılarımın abidesi olsunlar istedim. Aslında bu tüm insanlığın gerçeğiydi. Ben iyi şeyler üzerine ya da keyif üzerine bir proje yapamam. Keyifle gezemem. Heykellerimde, portrelerimde ‘neden hep hüzün var?’ diye soruyorsunuz ya, benim hayatım savaş, hüzün, göç. Onların gözleri kapalı, çünkü gözlerimiz kapalı hayal ederiz. Ben de, savaş biter ülkeme dönerim diye gözlerim kapalı, çamurdan insanlar yaptım ve bekledim”Şirket çalışanlarını suçladı!

Arjin Dilek Öncel – Riha / Dihaber

 

EN SON EKLENENLER