Kesêk’te tarih ile şiir buluşuyor

Rêdûr Dîjle’nin, Lis Yayınları tarafından basılan ‘Kêsek’ isimli şiir kitabı, şiir severlerle buluştu. Dîjle, Kürt edebiyatına yön verecek iyi bir okuyucu kitlesinin olması gerektiğini belirtiyor

ihaber’in Kürtçe editörü Redur Dijle’nin ‘Kêsek’ isimli şiir kitabında, Demirci Kawa’dan Lisa Çalan’a, topraklarındaki savaştan kaçmak isterken bedeni bir kıyıya vuran Alan Kurdi’ye kadar farklı kişilere atfedilen şiirler yer alıyor. Şiirlerinde ünlü Kürt şairi Cegerxwin’den etkilendiğini belirten Dijle, “Cegerxwin’in ‘Ki ne em’ şiirindeki vurgu, ahenk ve müzikalite büyük bir etki yaratıyordu. Tabi o dönem köyde medreseye de gidiyordum ve mevlit gibi dini edebi türlerin müzikalitesine aşinaydık. Yani diyebilirim ki, şiirle etkileşimim böyle başladı” diye konuştu.

Okuyucu edebiyata yön vermeli

Kürt edebiyatının dünyada önemli bir yere geldiğine vurgu yapan Dîjle, “Y. Statüsüzlük, anadilde eğitimin olmayışı, kimliksel olarak tanınmamaya rağmen Cegerxwînlerden Celadetlere, Qedricanlardan Erebê Şemolara, Fêrikê Ûsivlerden Sîma Semendlere kadar onlarca önemli şahsiyetler ortaya çıkarmıştır ve günümüzde bu şahsiyetlerin mirasını devralan onlarca yetenekli şair, yazar ve Kürt edebiyatının yüzünü güldüren eserler var. Var olan ve verilen eserlere baktığımızda, diğer halkların edebiyatlarının aşağısında değiliz. Ama Kürt edebiyatının dezavantajlarından bir tanesi de ona yön verecek ve rahatlatacak iyi bir okuyucu kitlesinin olmayışıdır. Parçalı, statüsüzlük, bu dilin kendine “alıcı” bulması ve “piyasa” yaratmasının önünde engel teşkil ediyor.

Xanî’ye saldırı dile saldırıdır

Son dönemde AKP’nin atadığı kayyumlar tarafından Kürt kültürüne yönelik saldırıları da değerlendiren Dîjle, “Ehmedê Xanî’nin anıtının yıkılması vandallıktır. Ehmedê Xanî’nin nasıl bir şahsiyet olduğunu en az bizim kadar iyi biliyorlar. Xanî, dönemin şairlerinin aksine sarayın, iktidarın yalakalığını yapmamış, uyutulan bir topluma kimlik ve statü reçetesini sunmayı kendine dert edinmiş. Kürt halkı için sadece edebi bir kişi olarak değil, fikri, inanç olarak da vazgeçilmez ve kutsal bir şahsiyettir. Anıtın yıkılmasının altında da Xanî şahsında Kürt toplumunu sindirme, edebiyatını ve dilini küçük düşürme, onursuzlaştırma vardır. Xanî’nin şahsında bir dil, bir halk, ayaklar altına alınmak istenmiştir” dedi.

Şiir kitabına neden Kesêk ismini verdiğini de açıklayan Dijle, “Kêsek, Türkçe topak anlamında. Birbirine yapışmış ve yumak gibi bir şekle bürünmüş toprak. Özellikle çift sürmede karşılaşılan bir durum. Kêsek’i Kürdistan’a benzetiyorum. Birbirinden parçalanmış, özünden uzaklaştırılıp devşirilmek istenen bir yurt ve halk. Ve yaşamın dört elementinden biri olarak “toprak”ı ele aldığımızda, aslında bu Kürdistan’da diğer üç elementin de bir toplamıdır” dedi.

Kêsek’i hezimete uğratılmak istenen bütün değerleri ve gerçeğin özünün devşirilmek istenmesine karşı bir tepki, bir ses ve çağrı olarak tanımlayan Dîjle, şöyle devam etti: “Kesêk’te, Demirci Kawa’dan Lisa Çalan’a, topraklarındaki savaştan kaçmak isterken bedeni bir kıyıya vuran Alan Kurdi’ye kadar farklı karakterler var. Hepsi bu toprakların direnişinin öznesidirler. Kawa’ya baktığımızda Kürtler’in direniş tarihinin ne kadar eski olduğunu, bu halkın direniş tarihinin diğer halkların tarihinden geri olmadığını belki de daha eskilere dayandığını görüyoruz. Eğer ben Kêsek’i yazacaksam, bundan söz etmem gerekiyor. Kawa’dan gelen bir halk, baskıyı, sömürüyü, ezilmeyi reddeder. Lisa da, Alan Kurdî de devşirilmeye, sindirilmeye başkaldıran Kawa’nın genlerinden. Ve Kawa’nın yurdunda şiir, Alan Kurdi’lerin beşiği, Lisa’nın ayakları da olmalı.”

Dicle Müftüoğlu/Amed-dihaber

EN SON EKLENENLER