Okuma oranı düşüyor

Kitap okuma oranlarında ciddi bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Aram Yayınevi Editörü Ulaş Güldiken, teknolojinin gelişmesiyle kitaplardan uzaklaşan okurları tekrar kitaplara yöneltmek için yeni stratejiler geliştirmek gerektiğini belirtti

Kürtçe ve Türkçe yayın yapan Aram Yayınevleri, 80’i aşkın kitabı yasaklanmasına rağmen çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle cezaevlerinden yazan yazarların yayınlarına da yer veren Aram Yayınevi, sadece devletin baskıları ile değil fuar düzenleyen belediyeler ve kuruluşların da stant vermemesiyle mücadele ediyor. Aram Yayınevi editörü Ulaş Güldiken, son dönemlerde cezaevlerinden önemli eserlerin geldiğini belirterek, “Cezaevi yazarlığının Kürt yazarlardan önce de bir geçmiş var. Antonio Gramsci, Antonio Negri gibi isimler önemli eserlerini cezaevinde yazmıştır. Cezaevinde yayınevinin tüm kategorilerini besleyecek eserler üretiliyor. Şiirden romana, öyküye, araştırmaya kadar birçok eser geliyor. Romanı besleyen kalemler, genellikle siyasi tutsak olarak orada tutuluyor. Anı kategorisinde yer alan bu eserler bir bakıma, belge niteliğini taşıyor ve “Devrim Edebiyatı” dediğimiz kategoriye katkı sunuyor” diye konuştu.

Okur ile doğrudan ilişki

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte okuma oranlarında düşüş yaşandığını belirten Güldiken, “Edebiyat okurunun kitapla ilişkisi değişmiş ise, ya ona adapte olacağız ya da başka bir şeyde ısrarcı olacağız. Bizim bir yayınevi olarak bu duruma karşı stratejiler geliştirmemiz yine benzer tarzda olur” dedi.

Popüler yazarların kitaplarının çok satılmasının kitap okuma oranına etkisinin sınırlı olduğunu belirten Güldiken, ‘Biz yayıncılar olarak bunun dışında ne yapabiliriz? Olumsuz göstergelerin olduğu ortamlarda iyi ürünleri okurla buluşturmanın koşullarını yaratabiliriz. Yoksa sadece iyi ürünü basıp depoda çürütmek olmamalı. Bir takım stratejilere sahip olmalı yayıncılar, okur ile bir şekilde buluşturacak. ‘Bu yine bir piyasa mıdır’ derseniz. Hayır. Okur ile doğrudan ilişkiler kurulabilir, bunlardan biri fuardır, kitabevleridir. Kitabevlerinin olmadığı il ve ilçeler var. Okura doğrudan ulaşmak için fiziki mekanlar arttırılırsa bir adım atılmış olur” diye belirtti.

Kitaplar toprağa gömülüyor

OHAL ile birlikte kitaplara ilişkin verilen toplatma kararlarının 12 Eylül 1980 askeri darbesini aşan boyutlarda olduğuna dikkat çeken Güldiken, “Bu konuya ilişkin bir film çekecek olursam, kameramı önce 90’larda toprak altından kitap çıkarma sahnesine sonra da şimdi toprağa kitapları gömme sahnesine odaklardım. Yaklaşık 40 yıldır kitaplar, raflardan çıkartılarak toprağa gömülüyor. Bunlar bizzat okurun yaptığı şeyler. Neden? Çünkü bir cezai bir yaptırım ile karşılaşmaktan korkuyor. Sayısını tam olarak hatırlamamakla birlikte 80’i aşkın kitabımızın dağıtım ve satış yasağı var” diye konuştu.

Kürt yayınevlerine yönelik baskının sadece devlet tarafından yapılmadığına dikkat çeken Gülidken, “Butik, yerel birçok fuara katılamıyoruz. Belediyelerce düzenlenen çok iyi fuarlar, organizasyonlara davet edilmiyoruz. Diğer fuarlarda ise, Türkiye’nin en büyük fuar organizasyonu TÜYAP tarafından düzenleniyor. Bunların sadece 3’üne katılabiliyoruz. Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen fuara biz dahil bir çok Kürt yayınevi kabul edilmedi” dedi.

Amed ve Wan’da belediyeler tarafından düzenlenen kitap fuarlarının kayyum ile birlikte kalktığına dikkat çeken Güldiken, şöyle devam etti: “Buralarda okuyucu ile direkt ilişkiye geçen yüzlerce yayınevi, başka mecralarda stant açamayan Kürt yayınevleri okurlarıyla buluşuyordu. Kayyumların bunları yapmayacağını biliyoruz. Ancak bu kentin farklı kurumları var, Örneğin Ticaret ve Sanayi Odaları’nın fuar kurma gibi bir planı ve gücü var. Yerel dinamiklerle bu fuarları organize edebiliriz.”

Dicle Müftoğlu / MA

EN SON EKLENENLER