Öyküde yeni bir soluk: Neban

Neban’ kitabıyla Kürt Edebiyatı’na öykülerle adım atan Evdirehman Elçek, Kurmancî’nin fiziksel güzelliğinin yanı sıra sosyal, ruhsal ve derunî yönlerini de gözler önüne seriyor. Neban’da, bir kertenkelenin doğasına nasıl yabancılaştığı anlatılıyor

“Neban” isimli kitabıyla Kürt Edebiyatı’nda öykücülüğe adım atan Evdirehman Elçek, Kurmancî’nin fiziksel güzelliğinin yanı sıra sosyal, ruhsal ve deruni yönlerini de gözler önüne seriyor. Elîxan Loran’in editörlüğünde Lis Yayınevi tarafından yayımlanan “Neban” 12 öyküden oluşuyor. Kürt Edebiyatı’nda Kurmancî öykülerine özgün bir üslup ve muhtevayla yeni bir ses olmaya aday olan Elçek, dilin normal değerlerini zorlamadan okura kolaylık sağlayan, dilin imkânlarını genişleten, özgün olanın niteliğini yakalama peşinde olan öyküler sunuyor. Neban’daki öykülerde duygu ve düşünceler mantıksal bir düzlemde birbirine bağlı olarak veriliyor. Elçek’in dili akıcı ve sade olsa da, öykülerin içerdiği anlam yoğunluğu okurun dikkatli olmasını gerektiriyor. Çoğunlukla öykülerin final bölümleri, okuyucuya girift ve çapraşık görüneni açımlıyor.

Elçek, ilkin dibace mahiyetinde ünlü İngiliz filozof Bertrand Russell’in hem öğrencisi hem de arkadaşı olan, mantık ve dil konularında çalışmalarıyla modern felsefeye katkılarda bulunan Ludwig Wittgenstein’in meşhur sözü “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır” ile okuyucuyu Neban’a yönlendiriyor. Bu epigraf ile yazar, hem öyküde kullandığı dile hem de karakterinin bir süre sonra dönmeyen, uyuşan ve kendisini ifade etmekte zorlanan diline dikkat çekiyor. Öte yandan dili kullanabilme ve zenginliğinin, düşünce erkini ve yeteneğini ne kadar güçlendirdiği mesajı da veriliyor.

Üç iç zaman

Öyküde bir dış zamanla beraber, üç iç zaman bulunuyor. Yazar dış zamanı bir türlü yuvasına giremeyen ve her denemesinde başarısız olan Gumgumok’u bir an geçmişe, çocukluk, gençlik ve göçertildiği zamana götürüyor.
Neban’da, öykünün ana karakteri özelliği itibariyle “kertenkele” motifi, önemli bir yer tutar. Bu motif, dejenere ve asimle olmuş, sömürülmüş, kendine yabancılaşmış pasif insan ve toplum prototipini temsil ediyor. Öte yandan “intibaksızlaşan koyun” motifiyle de kertenkelenin düştüğü vaziyet işaret ediliyor. Öykünün mekânları somuttur. Ana mekân Gumgumok’un yuvası ve etrafı oluyor. Yan mekânlar ise yıkık bir duvar, çalılık ve kalabalığın olduğu yer (meydan, cadde, sokak vs.). Ana mekanın iç kısmı verilmiyor. Mekâna bakıldığında, karakteri kabul etmeyen veyahut karakterin mekânı savsakladığı bir durum söz konusu. Neban’ın bir ana karakteri var; Gumgumok. Yan karakterler ise çoban ve diğer kertenkeleler. Ana karakter olan Gumgumok, göçertilmiş, bulunduğu mekânla iletişim kuramayan, hantal ve doğal özelliklerini yitiren ve Odysseus’un yokluğunda saraya yerleşen erkekler arasında eş seçmesini ertelemek için gündüz ördüğü örgüyü gece olunca söken Penelope gibi hep erteleyen bir karakter.
Yazar Neban öyküsünde iç diyalog ve az da olsa geri dönüş yöntemine başvuruyor.

Rêdûr Dîjle/MA

EN SON EKLENENLER