Sanatçılardan Erdoğan’a: Yaşamın sonlandığı yerde sanat yeşermez

Erdoğan’ın Efrin’deki savaş için “Hiç olmazsa Mehter Marşı gibi bir marşı yazamaz mıyız?” sorusuna cevap veren sanatçılar, “Egemenler marş tarihinde kendi yaptıkları katliam ve saldırıları anlatır. Yaşamın sonlandığı yerde sanatın yeşerme ihtimali mümkün değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Efrin’deki savaşa ilişkin “Hiç olmazsa Mehter Marşı gibi bir marşı yazamaz mıyız? Evde torunum bile Mehter Marşı’yla yürüyor. Askerimizi de Mehter Marşı’yla yürütür gibi yeni marşlarla yürütelim” açıklamasına sanat çevresinden tepki geldi. Osmanlı’dan bu yana egemenlerin işgal ve ilhaktan vazgeçmediğini belirten sanatçılar, “Yaşamın sonlandığı yerde sanatın yeşerme ihtimali mümkün değildir” dedi.
‘İNSANLIĞI KUCAKLAYAMAZLAR’
Sanatın itibarlı olabilmesi için estetik bir kaygısı olduğunu belirten Suavi, “Ismarlama sanat siparişleriyle itibar kazanılmaz. Kalıcı bir eser de yaratılamaz. Daha önceki yıllara bakıldığında sipariş üzerine yapılmış birçok çalışma vardır. Ancak hepsi saygınlığını yitirmişler. O döneme göz kırpan çıkar ilişkisi dışında hiçbir itibara ulaşamamıştır. Bu şekilde ortaya konulan yapıtlar insanlığı kucaklayamazlar. Onların dertlerine, yaşamlarına bir değer katamazlar” diye konuştu.
‘SANAT YAŞAMI SAVUNMAKLA YÜKÜMLÜDÜR’
Yazar ve düşünür Bertolt Brecht’in “bütün sanatlar, en yüce sanat olan yaşama sanatına hizmet eder” sözünü hatırlatan Suavi, “Sanat, birebir yaşamı savunmakla yükümlüdür. Savaşlar ise yaşatmaktan ziyade öldürme, yok etme, büyük acılara zemin yaratma hamleleridir. Savaş, çok taraflı tahribat, acı ve yıkım demektir. Yaşamın sonlandığı yerde sanatın yeşerme ihtimali mümkün değildir” diye belirtti.
‘SANATIN BARIŞ İÇİN ISRARLI BİR DİLİ OLMALI’
Sanatın, savaşsız, sömürüsüz bir dünya için ısrarlı bir dili olması gerektiğinin altını çizen Suavi, “Afrin ve dünyadaki tüm şiddet sarmalı üzerinden bakıldığında çağırıcısı kim olursa olsun bu ve benzer süreçlerde özellikle sanatçıların titiz, özenli ve daha önyargısız davranarak, savaşa ve şiddete mesafeli olması şarttır” şeklinde konuştu. Sanatçının savaşın olmadığı bir dünya talep etmesi gerektiğine vurgu yapan Suavi, “Yüksek sesle barışı söylemelidir. Bunu tüm dünya için tüm medeniyetler için savaşan her taraf için söylemelidir” diye kaydetti.
‘SANATÇI RÜZGARA GÖRE YELKEN AÇMAZ’
Sanatçının halkın sorunlarını dile getirmesi gerektiğini söyleyen Sanatçı Ali Asker de, “Sanatçı, halkla birlikte hareket eder. Onların yaşama dair hasretlerini, özlemlerini dile getirir. Döneme ve rüzgara göre yelken açan sanatçı olamaz” dedi.
‘ORTADOĞU KAN GÖLÜNE DÖNDÜ’
Efrin’in havadan ve karadan bombalandığı dönemde sınıra giden sanatçıları hatırlatan Asker, “Neyin cephesine gidiyorlar? Kimin cephesine gidiyorlar? Resmen bir ülke işgal ediliyor. O ülkede bulunan İnsanlar katlediliyor. Ortadoğu kan gölüne döndü, çocukları kadınları katlettiler. İnsanları kafeslerde yaktılar, kurşuna dizdiler. Böyle bir bölgenin içinde yer alana ben sanatçı demem” şeklinde konuştu.
‘GÜÇ ERKİNİN ARKASINA SIĞINIYORLAR’
Bu kişilerin yaratıcılıktan uzak, ürkek, doğruyu söylemekten kaçınan, toplumun değer yargılarını bir tarafa iten kişiler olduğunu söyleyen Asker, “Daha rahat bir yaşam için güç erkinin arkasına sığınıyor, yalakalık yapıyorlar. İnsanlar yeni keşifler yaparken bu insanlar tarihin kaçıncı yüzyılına gitmede kararlılar. Fakat bu teknoloji çağında bunların düşünceleri hayat bulmaz” ifadelerini kullandı.
‘TOPLUM ARTIK İNANMIYOR’
Marşların, birinin söylemi üzerine yazılamayacağını ifade eden Asker, Erdoğan’ın “torunum evde mehter marşıyla yürüyor” sözünü hatırlatarak, “Her şeyi kullandığı gibi torununu da kullanıyor. Prim yapmaya çalışıyor. Çünkü kaybediyorlar. İslamcı faşizm projesi artık tutmuyor. Türkiye toplumu artık inanmıyor. İnandırıcılık da kalmadı” diye kaydetti.
‘EGEMEN ZİHNİYET SUNİ KAHRAMANLIK YARATIR’
Osmanlı’dan bu yana egemenlerin işgal ve ilhaktan vazgeçmediğini belirten Grup Munzur üyeleri, egemenlerin marş tarihinde kendi yaptıkları katliam ve saldırıların anlatıldığını söyledi. Egemen zihniyetin suni kahramanlıklar yarattığını ifade eden Grup Munzur üyeleri, şöyle devam etti: “Dün olduğu gibi bugün de kendi yıkıcı kültürünü yaratmaya devam ediyorlar. İşgal politikalarına başka boyutlar kazandırmak adına da katledilen çocukların, sivillerin hayatı üzerinden hem ırkçılığı körüklemeyi hem de bu haksız savaş politikalarını meşrulaştırmayı hedefliyorlar. Mehter marşı talebi de onlardan sadece bir tanesi. Elbette bugün bu talebe cevap olanlar olacaktır. Onları ve onların çıkar ilişkilerini zaten hepimiz biliyor ve görüyoruz.”
Bu talep karşısında sessiz kalmayacaklarını söyleyen Grup Munzur üyeleri, “Tüm haksız işgal, savaş ve yıkım politikalarına karşı, katledilen sivillerin, çocukların, yok edilmek istenilen halkların sesi olmaya devam edeceğiz” diye kaydetti.

EN SON EKLENENLER