Spielberg Yeni Filmiyle İzleyicileri Geleceğe Taşıyor

Dünyaca ünlü film yapımcısı Steven Spielberg, Ready Player One adlı macera türündeki sanal gerçeklik filminde izleyicileri geleceğe taşıyor. Ernest Cline’ın en çok satan kitaplar listesine giren aynı adlı romandan uyarlanan film, 2045 yılının sunduğu korku ve endişe dolu bir geleceği anlatırken, 1980’lerin popüler kültürüne göndermeler yapıyor.

2045’te, aşırı nüfus ve yoksulluk kişileri dijital bir evrene itiyor. Bunlardan biri de, Ohio’nun Columbus kentindeyoksul bir bölgede yaşayan Wade Watts adlı öksüz genç. Watts, sanal avatarı Parzival sayesinde Oasis’e kaçıyor.

Oasis, 1980’lerin popüler kültürüne hayran, James Halliday adlı yalnız bir dehanın ürünü. Halliday’i Oscar ödüllü oyuncu Mark Rylance canlandırıyor.

Halliday, ölümünden sonra, oyuncuların gizli bir Paskalya yumurtasını bulmak için yarıştığı bir sanal gerçeklik oyunu yarattığını açıklıyor. Ve yumurtayı ilk bulan oyuncuya, yarım trilyon dolar para ve Oasis’in kontrolunu vadediyor. Böylece Parzival ve arkadaşları, iOi yani Innovative Online Industries adlı dev sanal gerçeklik firmasıyla büyük bir yarışa giriyor. Ben Mendelsohn’un canlandırdığı şirket CEO’su Nolan Sorrento, yarışmayı kazanmak ve Oasis’in kontrolunu ele geçirmek için herşeyi yapmaya hazır. Böylece, Paskalya yumurtası bulmak için, hem sanal hem de gerçek dünyada acımasız bir yarış başlıyor.

Yönetmen Steven Spielberg, filmdeki çarpıcı sanal geleceğin, gerçeklerden uzak ve tehlikeli olduğunu, bağımlılık yaptığını söylüyor.

Yapımcı Steven Spielberg, “Geleceğin nasıl olduğunu hayal etmeye çalışırken, birden kitabın yazarı Ernest Cline ve senaryo yazarı Zak Penn’in hayal ettiği geleceği gördüm ve bu benim düşündüğümden çok uzak olmadığını anladım,” şeklinde konuşuyor.

Spielberg gerçek dünyadaki gelecek sahnelerini film setlerinde çekerken, sanal evrendeki sahneler dijital ortamda çekilmiş.

Tye Sheridan, “Bunu hareket yakalayan bir stüdyoda çektik. Biz bu kıyafetleri giyiyoruz. Ayrıca kafamızda başlık, yüzümüzde benekler var. Böylece yüz performanslarımızı kaydedebiliyor ve bunları avatarlarımıza yansıtıp, etrafımızda sanal bir dünya yaratabiliyorlar,” şeklinde konuştu.

Filmde, Parzival ve Art3mis ya da gerçek kimlikleriyle Wade ve Samantha arasında, hem Oasis’te hem de gerçek dünyada romantik bir ilişki de yaşanıyor.

Steven Spielberg, bu filmde kullandığı ileri teknolojinin hikayeyi hayata geçirmeye yardımcı olduğunu, ama temel odağın hikayede ve karakterlerde olması gerektiğini söylüyor.

VOA

EN SON EKLENENLER