Ufka yüzmek gibi

Dünyada her yıl 11 Aralık, tango müziğinin kralı olarak bilinen Carlos Gardel’in (1890) doğum gününe atfen Dünya Tango Günü olarak kutlanıyor. Tango Türkiye’de de bir kültür olarak yaşatılıyor. Artık Türkiye’nin genç, dinamik ve profesyonel bir tango orkestrası da var. TangEsta’nın “Tangueros De Estambul” (İstanbul tangeroları / tangocuları) adlı albümü geçen aylarda çıktı. Albümü dinlediğinizde heyecanları ve müziklerindeki tını ruhunuza işliyor. Biz de Dünya Tango Günü’nde “TangEsta” orkestrasını kuran Ortaç Aydınoğlu ile sohbet ettik. Aydınoğlu tangoyu “ufka yüzmek gibi” sözleriyle tanımlıyor.

Türkiye’de tango orkestrası bulmak oldukça güç. Az sayıdaki orkestralar kısıtlı imkânlarla, zor koşullar altında sanatlarını icra etmeye çalışıyor. Genç profesyonellerden oluşan TangEsta, Arjantin tangolarını, tangonun altın çağı olarak bilinen ve Arjantin’in duayen orkestraları tarafından çalınan besteleri klasik üsluplarıyla icra eden bir tipik tango orkestrası. Orkestra bandoneonda Ortaç Aydınoğlu, kemanda Cenk Atasoy, piyanoda Baturay Yarkan, kontrbasta İlker Cankara olmak üzere dört kişiden oluşuyor. Orkestranın Genel Sanat Yönetmenliği ve Müzik Direktörlüğünü de Ortaç Aydınoğlu yapıyor. Repertuvarları ise D’arienzo, Di Sarli, Troilo, Pugliese, D’angelis gibi tangonun altın çağının önde gelen orkestralarından seçmeler oluşturuyor.

‘Köklerini araştırdım’

2012 yılında TangEsta’yı kuran Ortaç Aydınoğlu 36 yaşında. Konservatuvarda aldığı klasik müzik eğitiminin yanı sıra birçok farklı müzik türüyle ilgilenmiş ve çeşitli projelerde yer almış. Aydınoğlu’nun bandoneonla ilişkisi, Türkiye’de eğitimi verilmediği için bir süre platonik kalmış. Kendi kendine öğrenme çabaları da sonuçsuz kalınca Avrupa’da akademik olarak tango eğitimi veren Codarts’a (Hollanda) giderek bir yıl süre ile tango müziği ve bandoneon üzerine eğitim almış. Ardından Buenos Aires’e (Arjantin) giderek çalışmalarını buradaki dünyaca ünlü eski ve yeni tango müzisyenleriyle derinleştirmiş. Aydınoğlu “Tango müziğinin köklerini araştırdım. Karakteristik öğelerini inceledim. Stiller arasındaki farklılıkları keşfederek onları orijinaline en yakın şekilde icra etmeyi öğrenmek için çalıştım” diyor.

‘Çalmak kolay değil

Türkiye’ye döndüğünde ise tango müziğinin ancak ve ancak tango müzisyenleri tarafından yapılabileceğine inandığı için öncelikle orkestrada yer almak isteyen müzisyenleri tango müziği üzerine çalıştırdığını belirten Aydınoğlu şöyle devam ediyor: “Tango müziği ilk anda dışarıdan kolay görünebilir ama öyle değil. Tango hafif müziktir ama hafife alınacak bir müzik değildir. Çaldım deyince tango çalınmıyor. Her biri profesyonel müzisyen olan orkestra elemanları, kendi alanlarında uzman birer tango müzisyeni olarak yetişti. Çalıştı. Böylelikle orkestra, tüm elemanları profesyonel tango müzisyeni olan ve farklı stilleri icra edebilen bir dans ve gösteri orkestrası halini aldı.”

Aşka düştüm

Aydınoğlu’na orkestranın hayallerini sorduğumuzda ise şu yanıtı alıyoruz: “Tangoyu genel dinleyiciye yaymak istiyoruz. Türk tangolarını da Arjantin stilinde yeniden düzenleyerek dünyaya duyurmak istiyoruz. Dünyaca ünlü Arjantinli maestroların (dansçı) bir Türk tangosunda dans ettiğini görmek isterim” Tangonun kendisi için ne ifade ettiği sorduğumuzda ise Aydınoğlu “Tango benim için bir kültür, tutku ve sonu gelmeyen bir emek demek dolayısıyla ufka doğru yüzmek demek. Aşka düşmüş olmasam 12 yıldır uğraşmazdım” diyor.

EN SON EKLENENLER