HAGB kararı neden en çok gazetecilere uygulanıyor?

Ceza Mahkemesi Kanunu 231. Maddesi’nde yer alan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), 2008 yılından beri uygulanıyor. HAGB, sanık hakkında verilen cezanın belli bir denetim süresi içinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlemez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açıyor. HAGB kararı verilebilmesi için mahkemenin yaptığı yargılama neticesinde verdiği ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalı. Mahkemeler, genellikle 5 yıl gibi bir denetim süresi öngörüyor.

Birçok hukukçu, bunun temel amacının suistimal edildiğini görüşünde. Beraat almasının öngörüldüğü siyasi davalarda, hakimlerin beraat kararı vermemek adına bu maddeyi uyguladığı belirtiliyor. ‘Basın Davaları’ şeklinde yargılanan yüzlerce gazeteciye de yargılama sonunda bu madde uygulanıyor. Çok sayıda gazetecinin avukatlığını yapan Avukat Ramazan Demir ve Gazeteci Yasin Kobulan, HAGB’ı anlattı.

AV. DEMİR: OTOSANSÜR DAYATMASI

Av. Demir, maddenin uygulanması durumunda HAGB kararının 5 yıl gibi bir süre askıda kaldığını ve bu karara karşı istinaf veya temyize gidilemediğini söyledi. Demir bunu, “Bu karar Demokles’in kılıcı gibi 5 yıl boyunca kişinin tepesinde sallanıyor” şeklinde yorumlayarak, gazeteciler için ne ifade ettiğini şu sözlerle anlattı:

“Esasında ifade özgürlüğü kapsamında olan bir haber paylaşımına açılan davada mahkemeler beraat kararı yerine 2 yıldan az bir ceza verip gazeteciyi 5 yıl denetim altına alıyor. Basın faaliyeti kapsamında olan eyleminden dolayı 5 yıl denetim altına alınan gazetecinin yapacağı herhangi bir haberden dolayı ya da herhangi bir konuda hakkında açılacak davada tekrar ceza alması durumunda önceki HAGB kararı da iptal olup hüküm açıklanmakta, bu şekilde cezaevine gitme tehlikesi altına girmektedir. Üstelik sonuç itibarıyla bu şekilde iki ayrı cezayı katlanmak durumunda kalmaktadır.

Bu da aslında gazetecilerin kendilerine otosansür uygulaması sonucunu doğurmaktadır. Bir gazetecinin 5 yıl boyunca tekrar cezalandırılma korkusu ve stresi ile yaşamak zorunda bırakılması da aslında bir tür cezalandırma şeklidir. Bu gerekçe ile hem AYM hem de AİHM cezaevine girilmemiş veya hüküm infaz edilmemiş olsa dahi HAGB kararı ile ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulduğunu kabul etmektedir.”   

KOBULAN: AZ BİR HAPİS YERİNE YILLARCA CEZA!

Gazeteci Kobulan hakkında, Zincirleme Örgüt Propagandası yapma ve Tümgeneral rütbesiyle, 2015-2017 yılları arasında Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Musa Çitil’i hedef gösterdiği iddialarıyla, örgüt üyeliği davası açıldı. Bu dava ile ilgili ifade vermeye gittiği savcılıkta hakkında ikinci dava da açılan Kobulan, 8 Mart 2019 tarihinde görülen duruşmada kararını açıklayan mahkemenin, “Zincirleme örgüt propagandası yapmaktan” 1 yıl 6 ay 22 gün hapsine ve  HAGB’ı uyguladığını aktardı.

Kobulan, bu kararın kişiyi beş yıl boyunca denetimde tutmak anlamına geldiğini söyledi. Aldığı cezanın yatarını hesapladıklarında bunun birkaç ay olduğunu ancak bu hükümle yıllarca cezalandırılmış olduğunu belirten Kobulan, “Dışarıdayım, özgürüm ama sonuçta gazeteci olduğum için de yaptığım bir haberden dolayı da her an hakkımda başka bir dava açılabilir. Böyle baktığımızda bu hükmün beraberinde getirdiği riskleri de görebiliriz” dedi. Bu maddeye en fazla gazetecilerin maruz bırakıldığını ifade eden Kobulan, daha önce AYM’nin, gazetecilere böyle bir kararın verilmesini, ‘kişiyi baskı altına aldığı ve otosansüre zorladığı’ gerekçesiyle ihlal olarak gördüğünü de aktardı.

EN SON EKLENENLER