LZ: Erdoğan’ın bir bildiği var elbet

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung Dışişleri Bakanı Steinmeier’in Ankara ziyaretinin somut bir mesaj içerdiği görüşünde:

“Türkiye Cumhurbaşkanı dışarıdan gelen her türlü eleştiriyi milli onura yönelik bir saldırı olarak göstermekte tamamen ustalaşmış durumda. Türkiye’nin AB üyeliği konusuna da artık pek aldırdığı yok. Almanya Dışişleri Bakanının Ankara ziyareti Berlin’in söylemini sertleştirdiğini gösteriyor. Steinmeier ev sahibinin görüşlerine açıkça itiraz etti ve muhaliflerle görüştü. Bunu Ankara’nın artık mülteci anlaşmasının arkasına sığınamayacağı şeklinde okumak mümkün.”

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ortak basın toplantısı sırasında kamuoyuna yansıyan gerginliğin bilinçli olduğu görüşünde:

“Çavuşoğlu’nun gazeteciler önünde mevkidaşı Steinmeier’e çıkışı, dil sürçmesinden kaynaklı bir skandal değil, tam aksine hesaplanmış bir hareketti. Osmanlı İmparatorluğu’nda sadrazam sarayı olan Babıâli yüzyıllarca diplomasinin temel kuralarını belirleyen yegâne yerdi. Kendini sultan olarak görmek isteyen Erdoğan’ın diplomasi rotasından ayrılarak yaptığı çıkışlar ve AB üyeliğini referanduma götürme tehdidiyle bir bildiği var elbet: Müzakere zeminini lime lime etmek. Türkiye on yedi yıl önce AB’ye tam üye adayı oldu. Türkiye’nin bu yolda bekleme odasından öteye gidemeyişinin başlıca sorumlusu Avrupalılardır. Ancak buradan kapıyı çarparak çıkmanın sorumluluğu ise Erdoğan’da olacak. Otokrat Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2023’te İslami bir öncü güç kurmuş olma niyetinde. “

Die Welt gazetesinde Jacques Schuster imzalı yorumdaysa Türkiye-Almanya ilişkilerinin karşılıklı çıkarlar üzerine kurulu olduğu ve iki tarafın da birbirine ihtiyacı olduğu hatırlatılıyor:

Türkiye’nin büyüklüğü ve gücü ile stratejik önemi nedeniyle, Ankara ile mümkün olduğunca sıkı bir ittifak içinde olunması gerektiği konusunda bir değişiklik yok. Türkiye ile sağlam ilişkiler içinde olunması hem Almanya hem de Avrupa’nın çıkarınadır. Ancak Avrupa en kısa zamanda Türkiye’ye olan bağımlılığını azaltmalı. Türkiye ile varılan mülteci anlaşması Avrupa’nın memnuniyetle karşıladığı bir yardım ve bunun Ankara’ya bu şekilde anlatılması gerek. Ancak bu durum, Avrupa’nın da acil bir durumda mültecilerin kaçış rotalarını başka şekillerde kapatmasına engel olmamalı. Bu başarılabilirse, Ankara’nın kendine zarar vermeden Avrupa’yı tehdit edebileceği bir alan kalmamış olur. Hatta Avrupa bu haliyle pozisyonunu güçlendirmiş ve anlaşmazlık halinde bağlayıcı yaptırımlara başvurabileceğine dair mesajlar verebilecek konuma gelmiş olur. ” 

Ludwigshafen’de yayımlanan Rheinpfalz gazetesiyse Ankara’ya yönelik baskıların yetersizliğine dikkat çekiyor:

“Türkiye’de insan haklarına riayet edilmesi konusunda ahlaki çağrı ve uyarılar yeterince yapılıyor.  Ancak bu konuda gerçek bir baskı kurulabilmiş değil. Erdoğan artık ülkesinin AB üyeliğine aldırış etmiyor. Avrupa Birliği bu nedenle sınırlarında mültecilerin girişlerini kendisi kontrol altına alamadığı sürece Ankara’nın insafına kalmış durumda. Türkiye aynı zamanda askeri anlamda da kilit konumunda.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Meltem Karagöz

EN SON EKLENENLER