Reutlinger General-Anzeiger: Kararname Müslümanları töhmet altında bırakıyor

Berlin merkezli Die Welt gazetesinde, ABD Başkanı Donald Trump’ın imzaladığı kararname ile 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarına ülkeye giriş yasağı getirmesine ilişkin yorumda şu satırlar dikkati çekiyor:

“Aslında Donald Trump’ın imzaladığı kararname o kadar da fazla sert değil. Nüfusunu Müslümanların oluşturduğu 56 ülkenin sadece 7’sini kapsıyor. 11 Eylül ve Boston saldırılarının failleri bu ülkelerin vatandaşı olmasına rağmen Suudi Arabistan’ın ve Rusya’nın listede yer almadığı dikkati çekiyor. İlgili kurumlarla gereken koordinasyon sağlanmadığı için Beyaz Saray’da tam bir karışıklığın hakim olduğu izlenimi oluşuyor. ABD’deki liberal güçler, hiç kuşkusuz seçim kampanyası sırasında Trump’ı hafife aldı. Bu hatayı tekrarlamak istemedikleri de çok açık. Bu nedenle sanki Trump bütün Müslümanların girişinin yasaklandığını duyurmuş gibi, yapılan protestoların abartılı gözükmesi tehlikesine aldırmadan, sokağa çıkan yüzbinlere destek veriyorlar.”

Reutlinger General-Anzeiger gazetesindeki yorumda ABD Başkanı Donald Trump’ın bazı Müslüman ülkelerin vatandaşlarına ABD’ye giriş yasağı getirmesi ele alınıyor:

“Donald Trump’ın yeni darbesi gerçekten akıl dışı. ABD Başkanı’nın birçok Müslüman’a getirdiği ülkeye giriş yasağı keyfi bir karar. Bu kararname, milyonlarca insanı dini ve mensup olduğu vatandaşlığı nedeniyle töhmet altında bırakıyor. Hukuk devleti ilkelerine bağlı olan bir demokraside bunun hiçbir yeri yok.”

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesindeki yorumda ise Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı çalışan imamlara yönelik casusluk iddialarından söz etmeksizin DİTİB’in 2017 çalışmalarını tanıtması eleştiriliyor:

“Bir krizi ortadan kaybolarak yönetmek. Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği işte bu yöntemi uyguluyor. İmamlara yönelik casusluk iddialarına ilişkin tartışmalar hararetli bir şekilde devam ederken, Türklerin hakim olduğu kuruluş, ‘2017 vizyonunu’ tanıttı. Ancak bu vizyon, iletişim açısından değerlendirildiğinde, var olan bir garipliği tamamlıyor: Kamunun bir aktörü olarak kamuoyuna hiç hesap vermek zorunda olmamak. Sanki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği böyle bir tutum izleyerek kendisine yönelik yarı-diktatör Erdoğan’ın uzantısı olduğu iddialarını doğrulamak istiyor.”

Fransa’da ilkbaharda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Sosyalist Parti’nin de adayını belirlemesiyle gözler bu ülkeye çevrildi. Mannheimer Morgen gazetesindeki yorumda Fransa’da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri işleniyor:

“Fransız seçmenin tek bir şeyi istediği açıkça belli oluyor; o da yeni bir başlangıç. Artık toplumdaki bölünme kendini sol ve sağ olarak değil, eski ve yeni olarak gösteriyor. Olumlu yeni bir başlangıç (bağımsız aday) Emmanuel Macron ile mi olacak, yoksa programı reddettme, dışlama ve öfke içeren (Ulusal Cephe’nin lideri) Marie Le Pen ile mi olacak sorusuna yanıt aranıyor. Yani ya bir ilerleme yaşanacak ya da gerileme”.

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Jülide Danışman

EN SON EKLENENLER