Rheinische Post: Çin’e karşı koymamız gerekiyor

Çin’in Sincan bölgesinde Uygur azınlığı “eğitim merkezi” olarak adlandırdığı kamplarda zorunlu olarak, hangi koşullarda tuttuğuna ilişkin belgelerin basına sızmasının yankıları sürüyor. Frankfurter Rundschau, insan hakları ihlalleri konusunda Çin yönetimine sadece çağrı yapmanın yeterli gelmeyeceğini savunuyor.

“Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve hükümetler yine öfkelendiklerini gösteriyorlar. Sincan bölgesine bağımsız uzmanların gitmesi için Pekin’in izin vermesini ısrarla talep ediyorlar. Bu uzmanlar, rejimin ‘eğitim merkezleri’ olarak adlandırdığı yerlere ilişkin yalanları ortaya çıkarabilir. İşte bu yüzden de buna izin verilmeyecek. Pekin sakince, ahlaki gerekçelerle sallanan parmakların indirilmesini bekleyecek. Küreselleşen piyasanın yarattığı bağımlılıklar karşısında birçok hükümet ve şirket giderek daha güçsüz bir hâle geliyor. Buna omuz silkerek tepki vermek tamamen yanlış olur. Burada yaşanacak bir şok, küreselleşmenin sonuçları hakkında daha fazla güzelleme yapmamak adına doğru bir etki yaratabilir. Yeni hareket seçeneklerini sadece düşünce şeklini kökten değiştirenler görebilir.”

Düsseldorf’da yayımlanan Rheinische Post Çin’in izlediği tutuma karşı koyulması gerektiğini belirtiliyor.

“Çin yönetimi bu ağır insan hakları ihlallerine yönelik eleştirileri iç işlerine müdahale olarak reddediyor. Eğitim merkezlerinin varlığı tamamen inkar edilmiyorsa da Pekin’de bu kamplar meslek eğitim tesisleri olarak tanımlanıyor. Avrupalı şirketlerin yöneticilerinin şimdiye kadar inanmayı tercih ettiği, alaycı bir yalan, bu. Siemens, Volkswagen gibi Alman şirketlerinin de Sincan’da büyük fabrikaları var. Eğer insan hakları ve demokrasi gibi Batılı değerlerimizi ciddiye alıyorsak, (Çin’e) karşı koymamız gerekiyor. Hatta gerekiyorsa Avrupa Birliği yaptırımlarıyla. Bu, nahoş bir durumun oluşması tehlikesi yaratabilir, zira Çin’in komünist yönetimi misilleme yapmak isteyebilir. Ama bir gün Komünist Parti’nin iktidarına tabi olmak istemiyorsak, harekete geçmemiz gerekiyor. Şimdi.”

Alman otomotiv devi Audi, 2025 yılına kadar personel sayısını 9 bin 500 kadar azaltmayı planlıyor. Darmstädter Echo gazetesindeki yorumda, şirketteki ihmallerin bedelini çalışanların ödediği görüşünü dile getiriliyor. 

“Salı günü yapılan açıklama, bütün ihmallerin, (haklı ya da abartılı olsun) tüm suçlamaların ardından sonunda gerçekten kimin bedel ödeyeceğini gösterdi: Çalışanlar ve Audi tesislerindeki insanlar. İşletmeye bağlı zorunlu işten çıkartmalar olmayacak ama personel indirimi tedarikçi firmalar ile durumdan etkilenen bölgelerdeki istihdam piyasası üzerinde baskı oluşturacak. Audi’nin yeni CEO’su Markus Duesmann’ın esas görevi ise 2020’den sonra başlayacak. ‘Teknik ile bir adım önde’ sloganının ironi değil, gerçekten bir reklam olarak anlaşılması için çaba sarf etmesi gerekecek.”

Heilbronner Stimme gazetesi de aynı konuyu ele alıyor.

“Audi’deki önlemler oldukça derine iniyor. Personel indirimi şu aşamada sadece bir niyet bildirimi olsa da, 9 bin 500 personelin sosyal açıdan kabul edilebilir şekilde azaltılması, son derece maddi bir değişiklik. Bu sürecin sonunda, Audi başka bir şirket olacak. Kalacak olanların da, büyük değişimlere hazırlıklı olması gerekiyor. Yeni Audi şirketinin nasıl olacağı ise varılan uzlaşmaya göre sadece belli belirsiz görülebiliyor. Ama 2015 yılındaki dizel skandalının ardından sadece kendisiyle uğraşan Audi’nin gideceği yön şimdi en azından belli olmuş durumda. Teknolojik açıdan ve hızla değişen piyasada aşması gereken yeterince zorluk da var.”

AFP,dpa/JD,EC

© Deutsche Welle Türkçe

 

EN SON EKLENENLER