SZ: Avrupa’nın Libya’daki sorumluluğunu yerine getirmesinin tam vakti

Basında Libya’da mülteci kampına yönelik hava saldırısı, von der Leyen’ın adaylığı ile ilgili tartışmalar öne çıkıyor.

Libya’da sığınmacı kampına düzenlenen ve çok sayıda sığınmacının ölümüne yol açan hava saldırısına yönelik tepkiler sürüyor. Süddeutsche Zeitung‘da yer alan yorumda Birleşmiş Milletler’in (BM) Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) itirazları nedeniyle saldırıyı kınamaması eleştiriliyor.

“BM’deki ABD Daimi Temsilciliği’inin, Washington’un hiç bir gerekçe göstermeden itiraz etmesi nedeniyle, Libya’da masum insanların hedef alındığı hava saldırısını kınamaması ve ateşkes çağrısında bulunmaması anlaşılır gibi değil. Avrupa ise bu durumdan kendine pay çıkarmamalı. Çok sayıda kamp AB ve İtalya’dan sağlanan maddi kaynaklarla faaliyet gösteriyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın yanı sıra Fransa da, Trablus’daki yönetime talip olan Halife Hafter’i destekleme sinyali veriyor. O du bu sinyali Trablus’a saldırmak için bir gerekçe olarak görüyor. Şimdi Avrupa’nın Libya’daki politik ve insani sorumluluğunu yerine getirmesinin tam vaktidir.”

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in Avrupa Komisyonu başkanlığına aday gösterilmesine koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) itirazı nedeniyle yaşanan tartışma Stuttgarter Nachrichten gazetesinin yorum köşesinde ele alınıyor:

“SPD yine yanlış yola saptı. Yine hata yaptı. Ne gerekli ne de mantıklı bir tutum bu. Eğer şimdi bir şekilde Ursula von der Leyen hakkında olumsuz bir hava oluşturmak niyeti taşıyorsa bu onun acınacak durumda naif olduğunun göstergesidir. Üstelik Savunma Bakanlığı’ndaki başarısı da, başkanlığa adaylık konusundaki karar da eleştirilse bile, Avrupa Komisyonu başkanı olarak kötü bir tercih olduğunu söylemek doğru olmaz. SPD, von der Leyen konusundaki tutumu ile gerek iç, gerek dış siyasette ardında bir enkaz bırakmayı göze almıştır. Buna, Avrupa Parlamentosu’nda liste başı adayların önünü açacak çoğunluğu sağlayamayarak büyük ölçüde kendisi sebep olmuştur.”

SPD’ye yönelik eleştiriler bir yorum Frankfurter Allgemeine Zeitung‘da da yer alıyor:

“Bir parti böylesi bir çıkmazdan nasıl kurtulabilir? Kim liste başı adaylığı fikrini böyle şiddetli savunursa demokrasi ile popülizm arasındaki sınırı aşmada bir tehdit unsuruna dönüşür. Avrupa Parlamentosu’nda da Alman meclisinden farklı değil.  Eğer meclis başbakan seçiminde bir aday üzerinde karar kılamasza, kimin liste başı adayı olduğu önemini yitirir. Bu seçmeni kandırmak mıdır? Strasbourg’da genelde ittifaklar olmadan işler yürümez. Seçimi kaybetmiş gibi görünenler bile kazanan olabilir. Bu aslında iyi bir uygulama, zira istitikrarlı bir yönetim için çoğunluğun sağlanması şart. Bu konuda seçmen iradesinin istismar edildiğini düşünenler, halkın gerçekten ne istediğini sadece kendilerinin bildikleri iddiasındadırlar. İşte SPD tam bu noktaya gelmiştir, yani katıksız popülizm noktasına.”

Polonya’nın Poznan kentindeki Batı Balkan zirvesinde, Avrupa Birliği’nin genişlemesi ele alınıyor. Märkische Oderzeitung’da, AB’ye üye olmak isteyen Batı Balkan ülkelerinin demokratik değerleri ne kadar benimsedikleri irdeleniyor.

“AB’ye katılmak isteyen ülkeler ekonomik gelişme ve sosyal istikrar sağlamayı umuyor. Peki, Sırbistan’dan, Kosova’ya, Arnavutluk’a kadar bu ülkelerdeki demokratikleşme isteği ve hukuk devleti yapısı ne durumda? Halihazırda Polonya, Macaristan ve Romanya’daki durum AB’yi hayli zorluyor. Brüksel, bu bölgede sürekli huzursuzluklar ve güvenlik politikaları açısından riskli bir durum istemiyorsa, Avrupa’nın güney doğusuna inandırıcı ve ulaşılabilir hedefler sunmak zorunda. Yeni bir genişlemeden kaçış muhtemelen mümkün olmayacak. Öyleyse bu duruma Birlik içinde de dışında da çok iyi hazırlanılmalı.”

dpa,AFP/TY,JD

© Deutsche Welle Türkçe

 

EN SON EKLENENLER