7 Haziran seçimi: İktidar yoksa savaş var!

Türkiye tarihinin önemli kırılma noktalarından biri olan 7 Haziran seçimi “ya iktidar ya kaos” dayatmasına dönüştü. Erdoğan’ın “7 Haziran kırılmadır, seçimden sonra B ve C planları devreye girebilir” sözleriyle işaret ettiği planlar, 7 Haziran’ın üzerinden geçen iki yılda bir bir gerçekleşti.

Türkiye tarihinin en kritik ve kader tayin edici dönemlerinden biri olan 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Çözüm sürecinin devam ettiği bir dönemde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın önerisiyle Kürt siyasi hareketi ve Türkiye demokrasi güçlerinin “Eşit söz, eşit temsil” ilkeleri üzerinden yan yana gelmesiyle kurulan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), ilk kez parti olarak girdiği genel seçim, hem öncesi ve sonrasında yaşananlar hem de sonuçları itibariyle Türkiye’de yıllarca en çok tartışılacak seçimlerin başında geliyor.

SEÇİMLERİ BELİRLEYEN SÜRECE BAŞKA ANLAMLAR YÜKLENDİ

7 Haziran seçimi esas olarak 2013-2015 yılları arasında, “Silahlar sussun, siyaset konuşsun” düşüncesiyle gelişen çözüm sürecini test etmenin önemli mihenk taşlarından biri oldu. Türkiye’nin 40 yıllık çatışmalı ve ölümlü en az 200 yıllık Kürt sorununun çözümü için başlatılan sürece taraflarca başka anlamlar yüklendiği, 7 Haziran ve sonrasındaki gelişmeler ve uygulanan politikalarla net bir şekilde ortaya çıktı. Diğer pek çok konuda olduğu gibi yürüttüğü bütün siyasi süreçleri, “siyasi kazanımının” bir parçası olarak ele alan iktidar partisi, çözüm sürecini de, iktidarını süreklileştirmenin ve mümkünse mutlak kılmanın aracı olarak gördü ve değerlendirdi. İktidar sözcülerinin “çözüm sürecini” bitirirken ifade ettikleri, “Süreç bize değil HDP’ye yaradı” sözleri de bunun açık göstergesiydi.

ERDOĞAN İÇİN 7 HAZİRAN’IN ÖNEMİ

2014 yılında Cumhurbaşkanı olarak halk tarafından seçilen ve birçok demecinde, “Ben imzacı Cumhurbaşkanı olmayacağım, halkın seçtiği cumhurbaşkanıyım” mesajlarıyla gönlünde yatanın “başkanlık sistemi” olduğunu ve anayasal sınırlara bağlı kalmayacağını her fırsatta dile getiren Erdoğan, 7 Haziran seçimini de bu esas üzerine kurguladı. 7 Haziran seçiminde muhalefetin bütün itirazlarına ve eleştirilerine rağmen kendisini oylatacak şekilde sahaya inen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP adına 400 milletvekili çağrısı yapıyor ve 7 Haziran’ın bir kırılma olduğunu belirterek, halkın gereğini yapmasını istiyordu.

KÜRDİSTAN’DA DAHA AGRESİF BİR KAMPANYA YÜRÜTTÜ

Seçim sonuçlarını büyük ölçüde belirleyeceği belli olan çözüm sürecini bitirip bitirmeme arasında kalan iktidar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen dengeleri lehine çevirmek için bölgede çok daha agresif bir kampanya yürüttü. Diyarbakır, Batman, Mardin gibi illerde Kürtçe Kuran-ı Kerim ile meydanlara çıkan Erdoğan, Kürt hareketine yönelik söylemleri nedeniyle de tepkiyle karşılanmaya başladı. Özellikle Mardin’de halkın, Iğdır’da kadınların “sırtlarını dönerek” protesto ettiği Erdoğan, Iğdır’daki kadınların kendisine sırtını dönmelerini, “Bunun ne anlama geldiği belli de edebim el vermiyor” diyerek, meseleye yönelik yaklaşımını ortaya koyuyordu.

400 VEKİL HAYALİ VE HDP’NİN OYUN BOZUCULUĞU

Erdoğan’a yedek güç olarak meydanlara çıkan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve hükümet yetkilileri ise, CHP, MHP, HDP, FETÖ ve PKK’nin kendilerine karşı ortak bir kampanya yürüttüğünü ileri sürüyordu. Bütün hesap HDP’nin ya parti olarak seçimlere girmesini engellemek ya da mümkünse yüzde 10 barajının altında bırakarak, HDP’nin kazanacağı 60-90 arasındaki sandalyeyi ele geçirmekti. Hatta o dönem iktidar sözcüleri, Öcalan’ın aslında HDP’nin parti olarak seçime girmesine karşı olduğunu, hatta Öcalan’ın HDP’lileri “sopa ile kovabileceğini” ileri sürüyordu. HDP ya parti olarak Meclis’e girmese ya da baraj altında kalsa Erdoğan’ın meydanlarda talep ettiği 400 milletvekili fazlasıyla kazanılacaktı. Bir süre sonra iktidar medyası işi ileriye götürerek, AKP dışındaki herkesi “Haçlı ittifakının” bir parçası olarak ilan etmeye başladı. Üstelik bu ittifakın temeline de HDP’yi yerleştirdi!

B VE C PLANLARININ NE OLDUĞU SEÇİM SÜRECİNDE GÖSTERİLDİ

AKP ve Erdoğan açısından iş şansa ve sadece meydanlarda HDP’ye yönelik sert söylemlere bırakılmayacak kadar önemliydi. Tam da seçim arifesinde Türkiye’nin dört bir tarafından HDP’ye yönelik iki koldan saldırı başlatıldı. Batıda HDP’ye yönelik artan ilgiyi düşürmek için linç girişimleri, HDP Genel Merkezi başta olmak üzere HDP binalarına yönelik “ırkçı saldırılar” organize ediliyor, seçim kampanyasına katılanlar Erzurum’da HDP otobüsünün yakılması olayında olduğu gibi ölümle tehdit ediliyordu. Bununla birlikte bir yandan da HDP’ye yönelik DAİŞ saldırıları devreye girmeye başladı. İlk olarak Adana ve Mersin binalarına yönelik bombalı saldırılar gerçekleştirildi, ardından da seçime iki gün kala HDP’nin final yaptığı Diyarbakır mitinginde bombalı saldırı yapıldı. Böylece HDP’nin barajı geçmesi veya 400 milletvekili üzerine kurulan hesapların bozulması halinde ne ile karşılaşabileceğinin işaretleri kanlı bir şekilde verilmeye başlandı. Bu sadece mesaj olarak da kalmadı ve seçime çok az bir zaman kala TV programlarına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran’ın bir kırılma noktası olduğunu belirterek, seçimlerden sonra B ve C planlarının devreye gireceğine işaret etti. B ve C planlarının ne olduğu da hem seçim yaklaştıkça hem de seçim sonrası ortaya konulan politikalarla netleşti.

CHP ve MHP DE HDP’YE YÜKLENDİ

HDP’ye yönelik karşıtlık sadece AKP’den gelmiyor aynı zamanda MHP ve CHP de, HDP’nin barajı geçmesi halinde AKP ve Erdoğan ile “başkanlık” konusunda anlaşacağını ileri sürüyordu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başkanlık sisteminin bir İmralı sistemi olduğunu ve bunun Türkiye’yi parçalayacağını ileri sürüyordu. Hatta HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu iddialara grup toplantılarında yanıt vermek zorunda kalıyor ve CHP’yi “oturup tartışmaya ve konuşmaya” davet ediyordu.

BÜYÜK İNSANLIK, BÜYÜK BARIŞ VE YENİ YAŞAM UMUDU

Bütün bu saldırılara rağmen HDP büyük bir ilgiyle Türkiye genelinde güçlü bir kampanya yürüttü. “Büyük insanlık büyük barış” sloganıyla deklarasyon hazırlayan ve “Yeni Yaşam” umudunu Türkiye’ye aşılayan HDP fikri, gittiği her yerde büyük bir ilgiyle karşılaştı. Ayrıca HDP seçimlerde yakaladığı rüzgarla adeta diğer partileri de değişime mecbur bırakmaya başladı. Milletvekilli listelerini kadın-erkek eşitliği üzerinden oluşturan, Cumhuriyet tarihi boyunca, Kürt, Türk, Ermeni, Süryani, Arap, Azeri, Çerkes gibi halklar çeşitliğini Meclis’e taşımaya hazırlanan HDP’nin bu girişimi, CHP’ye de kimi adımlar attırdı. HDP öylesine büyük bir ilgi odağı oldu ki, AKP’nin bir dönem iki numaralı ismi olan Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP’nin önemli siyasetçilerinden Celal Doğan gibi isimler bile HDP’nin listelerinde seçimlere girdi.

HDP’Yİ AKP İLE ANLAŞMAKLA SUÇLAYANLAR İTTİFAK İÇİN SIRAYA GİRDİ

Nihayetinde 7 Haziran’da gerçekleştirilen seçimlerde HDP yüzde 13 oy alarak 80 milletvekili kazandı. AKP yüzde 40’ta kalarak ilk kez tek başına iktidar olma yeterliliğini kaybetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerden 4 gün sonra ortaya çıktı ve yollarına devam edecekleri mesajını verdi. MHP seçimlerden hemen sonra erken seçim çağrısı yaptı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AKP heyeti darbeden tam bir yıl önce 15 Temmuz 2015 tarihinde HDP’ye yaptığı ziyarette, koalisyondan çok HDP Türkiye’nin önünü açacak olan “Barış, Adalet ve Demokrasi” başlıklı bir çözüm planı sundu. HDP’yi seçimlerden sonra AKP ile başkanlık anlaşması yapacağını ileri süren CHP ve MHP, AKP ile ittifak arayışlarına girdi. İlk olarak Deniz Baykal, Erdoğan ile bir araya geldi. MHP, Meclis Başkanlığı seçimlerinde AKP’den yana tavır koyarak AKP’nin ilk şoku üzerinden atmasını sağladı.

B VE C PLANLARI DEVREYE GİRDİ

CHP ile yapılan istikşafi görüşmeler üzerinden zaman kazanan AKP, MHP’nin çağrısı ile 1 Kasım’da erken seçim kararı aldı. Erdoğan’ın seçim öncesi işaret ettiği B ve C planları da devreye girmişti. 20 Temmuz’da Suruç katliamı ardından da 24 Temmuz’da savaş ilan edildi. Sokağa çıkma yasakları, kent ablukaları, kayyum atamaları, dokunulmazlıkların kaldırılması, milletvekilleri ve belediye eşbaşkalarının tutuklanması 7 Haziran sonrası B ve C planlarının ne olduğunu da göstermiş oldu. 1 Kasım’da yine HDP baraj altında bırakılamadı ama HDP fiili olarak yasaklı bir parti haline getirildi.

İşte öncesi ve sonrası ile 7 Haziran’daki kimi kronolojik olaylar:

22 Ocak 2015: 7 Haziran sonrasına yapılacak olan hazırlıklar kapsamında AKP’nin hazırladığı “İç Güvenlik Paketi” Meclis İçişleri Komisyonu’nda sert tartışmalar sonucunda kabul edildi.

3 Şubat 2015: HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçime parti olarak girme kararlarına yönelik getirilen, “AKP ile anlaştılar” eleştirilerine ilişkin CHP’yi işaret ederek, “Aramızda 20 metre var, gel konuşalım kim kiminle kirli pazarlık yapmış, kim gidip gericilerle MHP ile anlaşma yaptı konuşalım” sözleriyle cevap verdi.

4 Şubat 2015: İmralı Heyeti ve devlet heyeti, İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilk kez ortak görüşme gerçekleştirdi. TBMM İçişleri Komisyonunda görüşülen “İç Güvenlik Paketi” PKK Lideri Öcalan ile “müzakere” düzeyinde yapılan görüşmelerin yapıldığı gün TBMM’de ele alındı.

5 Şubat 2015: Bursa’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP’ye 400 milletvekili verilmesini istedi.

8 Şubat 2015: HDP, il eşbaşkanları, PM ve MYK toplantılarında seçime parti olarak girmeyi kararlaştırdı.

16 Şubat 2015: HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı’da görüşülen ve hükümete sorumluluk yükleyen 10 madde olduğunu belirterek, “Hükümet bu 10 madde yokmuş gibi davranıyor” dedi.

20 Şubat 2015: İmralı Heyeti çözüm sürecinin beklemeye alındığı açıklamasını yaptı.

21 Şubat 2015: TSK, 39 tank eşliğinde YPG’nin desteğini de alarak IŞİD’in denetimindeki Süleyman Şah Türbesi’ni Kobanê’nin Eşme köyüne taşıdı.

28 Şubat 2015: İmralı Heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve devlet heyeti yetkilileri ile Dolmabahçe Sarayı’nda ortak açıklama yaptı. Dolmabahçe Mutabakatı’nda 10 madde açıklandı.

11 Mart 2015: Erdoğan, İç Güvenlik Paketi’yle devletin bekasının güvenceye alınacağını iddia etti.

12 Mart 2015: Demirtaş, çözüm sürecine işaret ederek, “HDP ile AKP arasında ateşkes olmaz, onların yanlışlarını eleştirmeye devam edeceğiz” dedi.

15 Mart 2015: Cumhurbaşkanı Erdoğan Balıkesir’de katıldığı bir toplantıda, “Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin?” diyerek Kürt sorunun bittiğini açıkladı.

16 Mart 2015: Partisinin en kısa grup toplantısını yapan HDP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, “Kürsüye tek bir cümle söylemek için çıktım. Biz halkımıza verdiğimiz demokrasi barış ve özgürlük sözünü yeniliyoruz. Bu ülkede HDP oldukça, HDP’liler var oldukça sen Başkan olmayacaksın. Seni Başkan yaptırmayacağız” dedi.

18 Mart 2015: Yalçın Akdoğan, daha önce kuruluşunu reddettiği İzleme Kuruluna ilişkin çalışmaların sürdüğünü ve bu kurulun 5-6 kişiden oluşacağını ve isimlerin belirlendiğini söyledi.

20 Mart 2015: Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzleme Heyeti ile ilgili tartışmalara ilişkin, “Ben gazetelerden okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim haberim yok. Şunu da çok açık, net söyleyeyim bu olaya da ben olumlu bakmıyorum” dedi.

21 Mart 2015: Diyarbakır’da gerçekleştirilen ve milyonlarca kişinin katıldığı Newroz Bayramı’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajı okundu: “Kırk yıllık hareketimizin acılarla dolu geçen bu mücadelesi boşa gitmediği gibi aynen sürdürülemez bir aşamaya da varmış bulunmaktadır. Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayı’nda, hepimizce resmen ilan edilen on maddelik deklerasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim.”

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç; Erdoğan’ın İmralı heyeti açıklamalarıyla ilgili “Bundan hoşlanmadım, hoşuma gitmedi, soğuk veya sıcak karşıladım’ beyanları kendi hissi beyanlarıdır” çıkışı yaptı.

22 Mart 2015: Ukrayna dönüşü açıklamalarda bulunan Erdoğan, izleme heyetine karşıyım sözlerinden sonra bu kez dolma bahçe mutabakatına karşı çıktı. Erdoğan, “Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Başbakan Yardımcısı’yla, şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini şahsen doğru bulmuyorum” dedi.

26 Mart 2015: İç Güvenlik Paketi, sabah karşı saat 06.45’te Meclis’ten geçirildi.

5 Nisan 2015: İmralı heyeti PKK Lideri ile son kez görüştü. Öcalan müzakerelere geçiş için izleme heyetinin şart olduğunu belirtti.

8 Nisan 2015: HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bir sonraki İmralı ziyaretine İzleme heyeti de dahil olursa müzakereler başlamış olacak. Silahsızlanma kongresinin tarihi netleşecek” dedi.

11 Nisan 2015: Çözüm sürecinin ilk provokasyonu Ağrı’nın Diyadin ilçesinde gerçekleşti. Barış çadırına saldıran asker ile HPG’liler arasında çatışma çıktı. Daha sonra çıkan ses kayıtlarında İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın askerleri ölüme gönderdiği ileri sürüldü.

18 Nisan 2015: HDP Genel Merkezi’ne silahlı saldırı gerçekleştirildi. İHD’nin daha sonra hazırladığı rapora göre seçim sürecine kadar HDP’ye 114 saldırı gerçekleştirildiğini bildirdi.

Çözüm sürecinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP ile Türkiye’nin diğer kesimlerinin bir araya gelmesini, “facia olarak” gördüğünü açıkladı.

18 Mayıs 2015: HDP Mersin ve Adana il binalarına eş zamanlı bombalı saldırılar gerçekleştirildi.

21 Mayıs 2015: Daha önce bölgede askeri hazırlıklar yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm süreciyle ilgili olarak katıldığı bir televizyon programında, 7 Haziran’ın bir kırılma noktası olduğunu ve seçim sonuçlarına göre B ve C planlarının hayata geçirilebileceğini söyledi.

3 Haziran 2015: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “AK Parti iktidardan giderse, ‘yerine kim gelirse gelsin’ diyenler ve bizimle oynayanlar; eğer AK Parti yoksa çözüm süreci de yoktur” diyerek süreci kendilerine bağladı.

4 Haziran 2015: Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “8 Haziran’da AKP iktidar değilse çözüm sürecinin ruhuna Fatiha”, “AKP iktidar olmazsa herkes her şeyini kaybeder” tehditlerinde bulundu.

5 Haziran 2015: HDP’nin yüzbinlerce kişinin katılımı ile Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda yaptığı mitinge yönelik bombalı saldırı gerçekleştirildi. 5 kişi hayatını kaybetti 100’den fazla kişi yaralandı. DAİŞ’in saldırısının yapıldığı gün, AKP basını HDP’yi işaret ederek, “Haçlı ittifakı” manşeti attı.

8 Haziran 2015: AKP basını seçim sonuçlarını “Kabus geri döndü” manşetleri verdi ve “Erken seçim” çağrıları yaptı. Sonuçlardan HDP’yi sorumlu tutan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini yaparlar” dedi.

30 Haziran 2015: MGK’de alınan kararların ardından Medya Savunma Alanlarına TSK tarafından bombardıman yapıldığını açıklayan HPG, “AKP ateşkesi resmen bitirdi” açıklamasında bulundu.

15 Temmuz 2015: Başbakan Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyet HDP’yi ziyaret etti. HDP, “Barış Adalet ve Demokrasi” başlıklı bir plan sundu. Görüşmeye katılan Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve İdris Baluken daha sonraki operasyonlarda tutuklandı.

20 Temmuz 2015: Suruç’ta DAİŞ’in bombalı saldırısında çoğunluğu SDGF’li genç 31 kişi hayatını kaybetti. AKP basını, “HDP’li vekiler neden orada yoktu” başlıklarıyla katliamı verdi.

24 Temmuz 2015: Sabaha kadar süren MGK ve güvenlik toplantılarından sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu, savaş ilan ettiklerini açıkladı ve eş zamanlı olarak PKK’ye yönelik bombalamalar başladı.

3 Ağustos 2015: AKP ve CHP arasındaki istikşafi görüşmeler başladı. Yaklaşık bir ay süren görüşmeler sonuçsuz kaldı ve Erdoğan, CHP’ye hükümeti kurma görevi vermeden erken seçim kararı aldı.

16 Ağustos 2015: İlk olarak Varto’da sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Ardından 7 il ve çok sayıda ilçe de benzer uygulamalara gidildi ve TİHV verilerine göre en az 400 sivil hayatını kaybetti.

10 Ekim 2015: KESK, DİSK, TMMOB, TTP tarafından yapılan Barış Mitingine yönelik saldırıda 101 kişi hayatını kaybetti.

1 Kasım 2015: Savaş koşullarında gidilen seçimlerde AKP yeniden tek başına iktidar oldu. HDP yüzde 10,5 ile barajı geçti.

14 Aralık 2015: Barzani’nin ziyareti sonrasında Kürt kentlerine yönelik ablukalar yoğunlaştırıldı ve kesintisiz sokağa çıkma yasakları ilan edildi.

20 Mayıs 2016: AKP’nin 7 Haziran seçimlerinden sorumlu tuttuğu HDP’lilerin dokunulmazlıkları ‘anayasaya aykırı ama destek vereceğiz’ diyen CHP’nin desteği ile kaldırıldı.

15 Temmuz 2016: Bölgede savaşı yürüten güçlerin de aralarında bulunduğu askerler darbe girişiminde bulundu. Darbeye ilişkin çok sayıda soru işareti ortaya atıldı.

20 Temmuz 2016: OHAL ilan edildi. AKP’lilerin en kısa sürede kaldırılacağını belirttiği OHAL bir yılını doldurmak üzere ve Erdoğan “Neden OHAL’i kaldıralım ki” açıklamasıyla OHAL’in kalkmayacağına işaret etti.

4 Kasım 2016: 7 Haziran seçimlerinden sorumlu tutulan HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 9 milletvekili tutuklandı.

16 Nisan 2016: MHP’nin desteği ile gidilen başkanlık referandumunda şaibeli ve tartışmalı bir şekilde sistem değişikliği yüzde 51 ile kabul edildi.

YARIN: Mithat Sancar: Müesses Nizam sarsıldığı için AKP etrafında İslamcı-Kemalist ittifak gelişti

Kenan Kırkaya – dihaber

EN SON EKLENENLER