AB ve ABD PKK’den ateşkes istedi

‘PKK; ordunuzdan, sizden icazet alıp ortaya çıkan bir hareket değil. Senin talimatın üzerine de PKK hareket etmez. Değil 300 bin, 3 milyonluk ordun da olsa bildiğinizi yapın, elinizden ne geliyorsa yapın’

Gazeteci-yazar Amed Dicle’nin Türkiye ile PKK arasında süren görüşmelerin 2005 ile 2015 yılları arasındaki kesitini yüzlerce belgeye dayanarak, “2005-2015 Türkiye-PKK Görüşmeleri (Kürt sorununun çözümüne ilişkin ‘çözüm süreci’ operasyonu)” ismiyle hazırladığı kitapta, sürecin bilinmeyen birçok yönü hakkında bilgi sunuluyor. PKK ile devlet arasında yapılan görüşmelere Türk devletinin Öcalan’a suikast gibi “bardağı taşıran son damla” ile karşılık vermesinden sonra şiddetlenen çatışmalar, daha sonra devletin aracılar üzerinden ateşkes talebinden sonra yeniden yerini görüşmelere bıraktı.

‘Aracı’lar olacaksa ateşkes’e varız’

Öcalan’ın zehirlenmesi sonrası 2007 yılı boyunca çatışmalar şiddetlendi. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına şiddetle karşı çıkan ordu, savaşın tırmandırılması karşılığında Gül’ün cumhurbaşkanlığını kabul etti. Gül başkanlığında yapılan ilk MGK’de de, savaş vurgusu öne çıktı. Erdoğan’ın o yılın 5 Kasım’ında ABD Başkanı George W. Bush ile yapacağı görüşme öncesi 15 Ekim tarihinde ABD, AB, Irak ve Güney Kürdistan’dan bir heyet Kandil’e giderek ateşkes çağrısı yaptı. Karayılan, mesajı getiren heyete önündeki silahı göstererek, şöyle karşılık verir: “Biz bu silahımız sayesinde yaşıyoruz. Biz Türk devletine karşı ateşkes ilan ettik, onlar Önderliğimizi zehirledi. Her gün bize saldırıyorlar. Ama eğer bu mesajı bize gönderen ABD, AB ve diğer güçler, aracı olacaklarsa o zaman biz çözüme varız.”

Taner: 8 askeri öldürün!

Şiddetlenen savaşla birlikte 19 Ekim 2007 tarihinde Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesinde Oremar eylemi gerçekleşir. Çok sayıda askerin öldüğü eylemde, 8 asker de esir alınır. Ama o sırada Norveçlilerin arabuluculuğuyla PKK ile Türk devleti arasında Brüksel’de görüşmeler devam etmektedir. 1 Kasım 2007 tarihli görüşmede MİT Müsteşarı Emre Taner, Sabri Ok’a, “O askerleri bırakmayın. Zaten 40 tanesini öldürdünüz, o 8 kişiyi de öldürün” diyor.

Taner’in tehdidi, Ok’un yanıtı

Tartışmanın öncesinde ise Taner, tehditvari bir dille Ok’a, parmak sallayarak, “”Sabri, 300 bin kişilik ordu sınırda bekliyor. Söyleyin, güçleriniz geri çekilsin. Yoksa silindir gibi üzerinizden geçerler” diyor. Sabri Ok ise Taner’e, “PKK ordunuzdan, sizden icazet alıp ortaya çıkan bir hareket değil. Senin talimatın üzerine de PKK hareket etmez. Değil 300 bin, 3 milyonluk ordun da olsa bildiğinizi yapın, elinizden ne geliyorsa yapın. Biz ne yapacağımızı biliyoruz” yanıtını veriyor.

Taner’in geri adımı

Gerginliğin ardından Taner, ‘yanlış anladın’ diyerek, tartışmayı yumuşatmak istiyor. Karşılıklı tokalaşma başlayınca Taner, “Bu gavurların (Norveçliler) önünde bir de öpüşelim” diyor. Ama PKK heyeti tokalaşmayla yetiniyor. Daha sonra ABD’nin Irak’taki Komutanı David Petraeus’un Celal Talabani üzerinden gerçekleştirdiği girişimlerle askerler bırakılıyor.

5 Kasım görüşmesi

5 Kasım 2007 tarihli Erdoğan-Bush görüşmesinde Erdoğan beraberinde götürdüğü ve daha sonra Ergenekon’dan tutuklanacak olan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Ergün Saygun ile birlikte “sınır ötesi operasyon” için destek ister. ABD tarafı ise, bunu daha önce çokça denediklerini ve başarısız olduklarını belirterek, “Size anlık istihbarat ve yüksek teknoloji verelim” der. Böylece Türk devletine Heronlar verilir. Birkaç gün sonra ise, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, ABD’nin verdiği teknolojiye güvenerek, “PKK artık bitecek. Kandil bizim için artık BBG (Biri Bizi Gözetliyor) evi gibidir” diye konuşuyor.

Cenevre heyeti: Dürüst davranmadınız

1 Kasım tarihli görüşmeden sonra Cenevre merkezli kurum, Norveçli heyetin de arabuluculuk yaptığından haberdar olur. Cenevre merkezli heyet, kendilerinden gizli yapılan görüşmeler için “Bize dürüst davranmadınız” diyerek, eleştirilerde bulunuyor. Norveçli heyet ise, Cenevre’de kurumun arada olduğunu öğrenince artık geri çekiliyor. Zaten Cenevre merkezli kurum, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı olduğundan tercih ondan yana kullanılıyor.

Zap bozgunu sonrası görüşme

Artık 2008’e doğru giderken, Türk devleti bir kez daha kendini denemek için Zap’a operasyon başlatır. Ancak operasyon Kürt halkının “siwar hatin peya çûn (atlı gelip yaya gittiler)” dediği gibi fiyasko ile sonuçlandı. 2008’in ilk görüşmesi ise, Ankara ve Cenevre’de yapılan kimi farklı görüşmelerin ardından 3 Temmuz 2008’de Cenevre’de gerçekleşir. Kürt tarafında Remzi Kartal ile Zübeyir Aydar ve bir tercüman bulunuyor. Türk tarafında ise kendisini “Ayla Hanım” ve “Bayan Güneş” olarak tanıtan dönemin MİT müsteşar yardımcısı Afet Güneş ile Salih ve Ozan isimli iki kişi bulunuyor. Ozan kod adlı kişi, daha sonra Sakine Cansızlar suikastinde karşımıza çıkacaktır.

Güneş: Aracısız görüşelim

Bu görüşmede aracı heyetin dışarı çıkmasından sonra Afet Güneş, Remzi Kartal’a bir e-mail adresi uzatarak, “Bundan sonra aracısız görüşelim, bunları devreden çıkaralım, bu mail üzerinden görüşelim” diyor. Ancak, önceki görüşmelerden tecrübe edinen Kürt tarafı, öneriyi geri çeviriyor ve üçüncü bir gözün olması gerektiğini belirtiyor.

Görüşme heyeti

Aracı kurumun Ankara ve Kandil’de yaptığı görüşmelerin ardından Oslo görüşmeleri başlar. Aracı kurum, Kürt tarafına dönemin KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın katılmasını ister. Ama KCK kendi arasında yaptığı tartışmaların ardından “diplomatik teamüller gereği” KCK Yürütme Konseyi üyeleri Mustafa Karasu ise, Sozdar Avesta’nın görüşmeleri yürütmesine karar verir. Güvenlik, ulaşım ve pasaport işlemlerini Norveç hükümeti üstlenir.

Afet Güneş’in kibri

Oslo’daki ilk görüşme 3 Eylül 2008’de başlar. Ancak Afet Güneş başkanlığındaki Türk heyeti, aracı kurumun toplantılara katılmasını istemez. Kürt tarafı ise, üçüncü gözün olması gerektiğinde ısrar eder. Uzun bir mekik diplomasisinin ardından sorun çözülmeyince Kürt heyeti, Türk heyeti ile görüşmek ister. Sozdar Avesta ve Zübeyir Aydar, görüşmelerin yapıldığı otelde Türk devlet tarafının bulunduğu yere geçer. Afet Güneş, “Biz bu uluslararası lobilerin yanında kendi sorunlarımızı tartışmayız. Biz bunları tanıyoruz, Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir, kendi iç sorunlarını lobilerin yanında tartışmaz. Onun için onların görüşmede olmasını kabul etmiyoruz” diyor.

Sozdar Avesta’dan Güneş’e yanıt

Sozdar Avesta ise, “Kürt sorunu Türkiye’nin büyük bir sorunudur ve siz de bunu biliyorsunuz. Eğer kendi aramızda şimdiye kadar çözmüş olsaydık, sorun bu kadar büyümez ve şu an burada olmamıza gerek kalmazdı. Sadece bizim için değil, sizin ve bu sürecin selameti için de üçüncü göz olmalı. Bu çalışmanın sağlıklı yürümesi için biz aracı kurumun rolünü önemli buluyoruz. İçinde yer almaları gerekiyor” diyor.Uzun görüşmelerden sonra aracı kurumun açılış konuşmalarını yapmaları ve ardından tarafları baş başa bırakmaları, toplantıların bitiminde ise, tekrar toplantıya katılmaları ara formülü bulunur.

Taner: Kandil’e gitmek istiyorum

Oslo’dan önce Emre Taner, Bağdat’a giderek, Talabani’ye “Kandil’e gitmek istediğini” söyler. Talabani ise, durumu Karayılan’a bildirir. Ancak Karayılan ve KCK yönetimi, bunun “Öcalan’ı devre dışı bırakmak için atılan bir adım olduğunu” belirterek, Taner’in bu isteğini geri çevirir. Bu dönem aynı zamanda AKP ve kalemşorlarının “Öcalan ayrı, PKK ayrı” tezlerini işlediği bir dönemdir.

Gül neden Amed ziyaretini iptal etti?

Oslo-1’de yapılan görüşmelerde Türk tarafı, 29 Mart 2009’da yerel seçimlerin yapılacağını belirterek, ateşkes ister. Görüşmeden sonra aracı heyet Ankara’ya giderek görüşmelerde bulunur ve oradan da 4 Aralık 2008 tarihinde Kandil’e geçerek, KCK yetkilileriyle görüşür. Abdullah Gül ise, 5 Aralık günü Amed’e yapacağı ziyareti “kulak rahatsızlığını” ileri sürerek iptal etmiştir. Ancak bu durum sonra anlaşılacaktır. Çünkü 4 İngiliz vatandaşının da bulunduğu aracı kurumun Kandil’den ayrılmasından hemen sonra Türk savaş uçakları Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Sozdar Avesta ve Bozan Tekin’in bulunduğu noktaları bombalayacaktır. Yani bir taraftan masada kalan Türk devleti, diğer taraftan da masadaki muhataplarını öldürmek için bir plan yapmıştır. Abdullah Gül’ün Amed programını iptal etmiş olması da AKP’nin bu plandan haberdar olduğunu ve “devlet içindeki bir kliğin işi” olmadığını gözler önüne seriyor. Bombardımanda Karasu’nun güvenliğinden sorumlu 5 PKK’li yaşamını yitirdi.

İran’dan heyete havan atışı

Bunlara rağmen ateşkes pozisyonu ve görüşmeler devam etti. 2009’un şubat ayının ortalarında aracı kurum tekrar Kandil’deydi. Heyet, bombardımanın yapıldığı alanda incelemelerde bulundukları sırada, bu kez İran devletinin top ve havan saldırısına maruz kaldı. HPG’liler, aracı kurumu zorlukla bölgeden çıkardı.

MİT: Mektupları getirip götürebiliriz

29 Mart 2009 yerel seçimlerine iki hafta kala, 12 Mart günü Oslo-2 görüşmeleri yapılır. Afet Güneş, PKK yetkililerine, Emre Taner’le birlikte İmralı’ya gittiklerini ve Öcalan’la görüştüklerini aktarıyor ve İmralı ile Kandil arasında mektup alışverişini yapabileceklerini söylüyor. Islak imza ve el yazmalarıyla yazılan mektuplar hakkında aracı kuruma haber verilmez.

Ateşkese KCK operasyonlarıyla yanıt

PKK Yürütme Komitesi, 12 Nisan 2009 tarihinde seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere, toplantı aldı ve 13 Nisan’da ateşkes kararı aldığını basın açıklamasıyla duyurdu. 14 Nisan günü ise, devlet, Kürt siyasetçi ve belediye başkanlarına düzenlediği şafak operasyonlarıyla KCK adı altındaki siyasi soykırım operasyonlarını başlattı. Yıllar sonra AKP’nin “Cemaat yaptı” diyeceği kelepçeli fotoğrafları basına servis etti. Ama operasyonun talimatı bizzat Erdoğan’ın kendisi tarafından verilmişti. Bu ateşkese verilen yanıttı.

Hem görüşme hem tasfiye hazırlığı

22-25 Mayıs tarihleri arasında Oslo-3 görüşmeleri yapıldı. Bu arada Öcalan da, “Yol haritası” üzerinde çalışmaktadır. Oslo-3 görüşmesinden sonra Afet Güneş başkanlığındaki bir Türk heyeti Bağdat’a giderek, PKK’ye karşı Bağdat, Ankara, Hewlêr ve Washington dörtlü mekanizmasını kurma toplantısına katıldı. Bu arada Emre Taner’in görevi de sona ermiştir.

Taner: Sözümüzü tutamayacağız

13 Eylül günü Oslo-5 görüşmesi başlar. Hakan Fidan ilk defa Başbakan Müsteşar Yardımcısı olarak toplantıya katıldı. Bu görüşmenin ana gündemlerinden biri de Öcalan’ın verilmeyen yol haritasıdır. Bundan önce aracı kurum Ankara’ya giderek Emre Taner’le bir araya geliyor. Taner, “Ben onlara (PKK’yi kastediyor) söz verdim ama o sözümü yerine getirmeyeceğim. Yol Haritası’nı vermeyeceğiz” diyor.

Barış gruplarını devlet istedi

Önceki tüm Oslo görüşmelerinde üzerine varılan mutabakat metninde “DTP’ye yönelik operasyonların durdurulması” yer almasına karşın operasyonlara devam edilir. Oslo-5’ten sonra Emre Taner ve Afet Güneş, İmralı’ya bir mesaj götürerek, “Türk hükümeti Kandil’den bir grubun gelmesini istiyor. Eğer dağdan bir grup gelirse, çözüm için Erdoğan’ın eli güçlenir” deniliyor ve Öcalan da “Barış Grupları” için çağrı yapacağını belirtiyor.

Barış gruplarının isimleri verildi

Ama Habur sürecini başlatan görüşme de yine aracı kurum atlatılarak yapılır. Aracı kurum bir kez daha “bir mutabakata varmadan” ve “gidecek grupların devletler arası bir gözetim mekanizmasında olmadan” gitmesinin sorun yaratabileceğini belirtiyor. Ankara ve PKK arasında varılan anlaşmaya göre; “Türkiye’ye gönderilecek ‘Barış Grupları’nın üyeleri tutuklanmayacak. PKK, bilinen ve aranması olan kişileri göndermeyecek. Gelecek kişilerin isimleri önceden bildirilecek.”

Habur’a yanıt operasyon oldu

Kandil ve Maxmûr’dan gelen gruplar 19 Ekim 2009 tarihinde Kürdistan’da büyük bir coşkuyla karşılandıktan sonra, 21 Ekim günü partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, “Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye’de bir şeyler oluyor; iyi, güzel şeyler oluyor. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak görüyorum” diyor. Ama aynı Erdoğan, iki gün sonra ise “süreci sil baştan yaparız” tehdidinde bulundu. Erdoğan’ın bu tehdidi sonrası ‘KCK Operasyonları’nın ikinci dalgası başladı. 11 Aralık 2009 tarihinde de DTP kapatıldı.

Güneş ile Kartal’ın iddiası

Oslo-2 görüşmesine geçildikten sonra Afet Güneş, Kürt tarafına “TRT 6 açıldı, Kürtçe kurslar açıldı, Kürdoloji bölümleri açıldı. Kürtler artık size oy vermeyecek. Elinizdeki 53-54 belediyenin yarısından fazlasını kaybedeceksiniz” diyor. Kartal ise ellerindeki belediye sayısını iki katına çıkaracaklarını söylüyor. Bunun üzerine Kartal ile Güneş iddiaya giriyor. İki hafta sonra DTP’nin kazandığı belediye sayısı 99’a çıkıyor.

Güneş’in MİT müsteşarlığı hesabı

1 Temmuz günü Oslo-4 görüşmeleri yapılıyor. Görüşme arasında Emre Taner’in yerine kimin geleceği konuşulurken, Afet Güneş, teamüle göre kendisinin müsteşar olması gerektiğini belirterek, “Müsteşar olmam için üç imzaya ihtiyaç var. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı. Genelkurmay Başkanı Başbuğ imza verir ama diğer iki imzadan (Gül ve Erdoğan) emin değilim” der.

Ersin Çaksu / Ozgurlukçu Demokrasi

Dosya:2 2005-2015 PKK Türkiye Görüşmeleri: Ersin Çaksu / Kerkûk

YARIN: 2010 anayasa değişiklik paketi süreci, Oslo belgeleri nasıl ve kim tarafından sızdırıldı, Hakan Fidan’ın PKK’den ricası, sürece İran ile ortak operasyon, Erdoğan’da Oslo Mutabakatı’na yanıt, Silvan çatışması gerçeği, Hakan Fidan’dan Sabri Ok’a suikast mesajı, Paris katliamının organizatörü Oslo masasında, kırmızı çizgi: Rojava ve Dolmabahçe Mutabakatı’nın reddi.

5.865

EN SON EKLENENLER