Ankara’nın çıkmazı

AKP iktidarının, NATO’da konum kaybı, AB ve ABD ile ilişkilerin bozulması, silah satışlarında ambargo ve ekonomik yaptırımlar ile Suriye iç savaşındaki gelişmelerin ardından yaşadığı uluslararası kriz derinleşiyor

Türkiye, AKP iktidarının iç ve dış politikaları ile tarihinde görmediği krizler ile karşı karşıya kalıyor. AKP’nin Türkiye’ye yaşattığı krizin başında da demokratikleşmeme ısrarı ile Kürt sorununda savaş politikasını izlemesinden kaynaklanıyor. Yaşanan krizin birçok farklı nedeni olsa da öne çıkan başlıklar şunlar:

NATO’da konum kaybı

Türkiye’nin uluslararası alanda en kritik stratejik ortaklığını Kuzey Atlantik Antlaşması Paktı (NATO) üyeliği oluşturuyor. Ortadoğu’da küresel ilişkilerinin yeniden şekillenmesi, ortaya çıkan bölgesel aktörlerin de etkisiyle Türkiye’nin önemi ve konumunda da değişikliklere yol açtı. NATO destekli koalisyon güçlerinin Suriye Demokratik Güçleri’ne (QSD) verdiği destek ve ortak operasyonlar da, Türkiye’nin konum kaybına örnek veriliyor. Türkiye, Rusya’dan satın almayı planladığı S-400 savunma sisteminden kaynaklı da NATO’dan peş peşe uyarılar aldı.

ABD ile ilişkiler

Türkiye-ABD ilişkileri de son dönemlerde oldukça gerilimli. ABD Senatosu Dış İlişkiler Konseyi Türkiye Sorumlusu Steven Cook, “Türkiye müttefikimiz ama artık ortağımız sayılmaz” sözleri ilişkinin geldiği düzeyini gösterir nitelikte. AB Bakanı Ömer Çelik’in, ABD’nin QSD ve Kürt güçlerine yaptığı silah yardımını işaret ederek, “Bir terör örgütüne silah verenler, bize silah ambargosu uygulamaktan söz ediyorlar” açıklaması da, ilişkilerin geldiği boyutun itirafı olarak değerlendiriliyor.

Berlin’den silah ambargosu tehdidi

Türkiye’nin son dönemlerde en gergin ilişkisi, seçimlere doğru giden Almanya hükümetiyle. Türkiye’nin sanayi, dış ticaret ve doğrudan yatırımlarda kilit rol oynayan Almanya’nın ekonomik yaptırımlarda bulunması Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyecek. Almanya, son zamanlarda Türkiye’ye silah satışının durdurulması için en net açıklama yapan ülke.

AB’ye üyelik AKP ile hayal

İnsan hakları ve demokrasi konusunda Avrupa Birliği (AB) üyelik kriterlerini yerine getirmeyen Türkiye, müzakereleri askıya alınan ilk ülke olma yolunda ilerliyor. AB liderler zirvesi, ekim ayında yapacağı toplantıda, Türkiye’nin üyelik süreci ele alacak.

Referandumdan sonrası

Güney Kürdistan’da yapılacak bağımsızlık referandumu da Türkiye’yi zorlayan önemli konulardan biri. KDP ile kurduğu ticari ve siyasi ilişkilere rağmen AKP, referanduma en sert tepkiyi veren ülkelerden biri oldu. Yakın bir zaman öncesine kadar AKP kongrelerinde konuşmacı olarak çağrılan Mesut Barzanî, bir anda AKP’nin ‘düşmanı’ oldu. İçeride estirdiği milliyetçi ve Kürt karşıtlığı politika, AKP’nin referandumdan sonra nasıl bir siyaset izleyeceğinin izlerini de verir konumda. Kuzey Suriye Federasyonu’ndaki kazanımlara karşı bölgeye yönelik askeri operasyonu gündemine alan AKP, Güney Kürdistan’da Kürtlerin statü sahibi olmaması için çaba gösteriyor.

Suriye’de de Kürt çıkmazı

Türkiye’nin, uluslararası ilişiklerde yaşadığı krizin merkezinde yer alan Kürt sorunu kendisini Suriye’de de gösteriyor. Türkiye’nin Kürt karşıtı tüm girişimlerine rağmen Kürtler, Suriye’de Rakka ve Dera Zor operasyonuyla manevra alanını genişletti. Suriye savaşının İdlib’te noktalanacağını belirten uzmanlar, Türkiye’nin, burada da çıkmaz bir politikaya saplandığını ifade ediyor.

 Deniz Nazlım/MA

82

EN SON EKLENENLER