Baharda bitmek mi!

Her yıl farklı anlamlar yüklenerek karşılanan Newroz için neden bu yıl “Mutlaka Kazanacağız” şiarının belirlendiğinin cevabını bu yıl alanları dolduran milyonların kendisi verdi. Belirlenen slogan bir iddia, inat, ısrar ve kararlılık anlamı taşıyordu ki Kürtler ve Türkiye halkları, bu sözü hak ettiği yere taşıdılar. Amed Newrozu’na katılan ve alana girişi yasaklanan sarı-yeşil-kırmızı fularını ayağına sararak içeriye giren bir annenin “Ma ne înad e, polis nehiştin ez van rengan derbas bikim min jî derbas kir” yani “İnat değil mi, polisler bu renklerin alana girmesine izin vermiyordu, ben de böyle girdim” sözü aslında tüm olup bitenleri özetler nitelikteydi. Kuşkusuz bu inat sözü özgürlüğe ve öz değerlerine bağlılığı ifade ediyordu ve anne başarmış olmanın duygusuyla konuşuyordu. O yüzden sona bırakmadan başta belirtmek gerekir ki, anne “ben başardım” diyordu ve onun şahsında Kürt halkı “başarıyordu”.

Peki Kürtler bu Newroz’da neyi başardı, neleri aştı. Son iki yıldır Kürtlere karşı amansız bir soykırım savaşı yürüten AKP iktidarının temsilcileri sıklıkla “Baharda bitecekler, yok olacaklar” diyorlardı. Oysa 2017 Newrozu tam tersi sonuçlar yarattı. Kürtler, tüm soykırım saldırılarına karşı halk olarak yeniden filizlendi, adeta baharlaştı. “Newroz halkı” yani “Bahar halkı” olduğunu dosta, düşmana yeniden gösterdi. Korkuyu yendi, özgürlüğü haykırdı.

Kuşkusuz her yıl olduğu gibi gözler Amed Newrozu’ndaydı ve Amed kendine bakan milyonlarca gözü ve yüreği utandırmak bir yana, herkesin gözündeki özgürlük ışığını büyüttü, yalnızca ve yalnızca direnmenin kendine can verdiğini bildi. Serhat’ın kalbi Wan ise, kışın nasıl bahara evrildiğini en güzel gösteren kutlamalardan oldu. 20 Mart akşamı kar ve fırtına içerisinde Newroz hazırlığı yapılırken, 21 Mart sabahı bahar kapıyı çaldı. Zemheriye göğüs germeden baharın gelmeyeceğini bilen yüzbinler ise adeta kar altından filizlenerek Newroz alanını doldurdu. Aşık Daimi’nin “Ne de olsa kışın sonu bahardır” şarkısı her ne kadar Newroz alanında yankılanmasa da yüzbinler benzer dizeleri coşkulu bir şekilde mırıldandı.

Avrupa, Türkiye ve Kürdistan’ın onlarca kentinde kutlanan Newrozlara ilişkin söylenecek çok söz var. Ama özellikle Nisêbîn, Cizîr ve Gever Newrozları, bir halkın kendisini nasıl var edebildiğini gösteren Newrozlar oldu. “Ya boyun eğeceksiniz, ya boyun vereceksiniz” tehditlerine 2016 baharında görkemli direnişlerle cevap veren bu kentler, Kürdistan’ın yaşam ateşinin yandığı kutsal kentler olduklarını bir kez daha kanıtladı. Kürtler ve Türkiye halkları, 16 Nisan’ı beklemeden sandıkta ne diyeceklerini çok açık bir biçimde ortaya koydu. Demirci Kawa’nın Dehak zulmüne ‘HAYIR’ demesi gibi, milyonlar da yeni Dehaklara ‘HAYIR’ dedi. Başkanlık adı altında getirilen sistemin, çağdaş bir Dehak sistemi olduğunu bilen halklar; köleliğe, karanlığa, faşizme, sömürgeciliğe ‘HAYIR’ dedi. Özellikle kadınlar ve gençler, tüm devrimlerin ‘HAYIR’ diyerek başladığını en iyi bilenler olarak, alanları özgürlük tutkusuyla doldurdu.

2017 Newrozu da tarihsel anlamına denk bir şekilde yeni bir dönemi başlattı. Her şeyden önce korku ve kölelik duygusunu yerle bir eden bir Newroz gerçekleşti. Son iki yılın soykırım saldırılarının yaşattığı tüm acılara verilen büyük bir cevap oldu. Kürt halkının ölümü bir kez daha yendiği, özgürlük tutkusunda yeniden sözleştiği bir Newroz oldu. Ve de 2016 baharında, Amed Surlarında dile gelen “Ne olursa olsun son muhteşem olacak” sözünün milyonlar tarafından dile geldiği bir Newroz oldu. NEWROZ PÎROZ E !

Siyamend Yaruk – İzlenim

EN SON EKLENENLER