Çiçek: HDP Türkiye’de demokratikleşmenin teminatıdır

HDP İstanbul İl Eşbaşkanlığına seçilen Av. Cengiz Çiçek, “Türkiye demokratikleşecekse, farklı etnik grupların ve bileşenlerin özgürlüğünün sağlanması gerek. Bunun da teminatı HDP’den geçiyor. Bu kadar saldırının temelinde yatan sebep de bu homojen yapıyı sağlamış olması” dedi.

Hafta sonu gerçekleştirilen kongre ile HDP İstanbul İl Eşbaşkanlığına Esengül Demir ile Av. Cengiz Çiçek seçildi. Çiçek, İstanbul’da bundan sonra yapacaklarına dair değerlendirmelerde bulundu.

Çiçek, “İstanbul bir mülteci kenti, işçi, emekçi kenti, kadınların hem en çok sömürüldüğü hem de en büyük mücadele verdiği bir kent. Ortadoğu’da yaşanan savaştan dolayı en çok göç alan şehir İstanbul. Aslında sadece Ortadoğu’dan da değil, iç göçlerde de en çok gelinen bir kent. Savaştan kaynaklanan Kürt göçünün de en yoğun yaşandığı şehir burası” diye konuştu.

‘GÖREVİ EN İYİ ŞEKİLDE YERİNE GETİRECEĞİZ’

Çiçek, kendilerinden önceki yöneticilerden bayrağı devraldıklarını ve onların bir devamı olduklarını belirterek, “Birçok yönetici arkadaşımız şuan tutuklu olsa da bizler çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Biz bu mirası arkadaşlarımızın bıraktığı gibi devraldık. Biz de bu görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağız” dedi.

‘HDP BİR UMUT HALİNİ ALDI’

İstanbul’da olan sorunların Türkiye’nin sorunlarının bir bütününü yansıttığını vurgulayan Çiçek, “HDP, HDK çıkışı itibariyle aslında Kürt Halk Önderi Öcalan’ın da bahsettiği üzere, cumhuriyetin kaybedenlerinin bir projesiydi. Kimdi bu kaybedenler, Aleviler, Kürtler, kadınlar, ekolojistler, sosyalistlerdi, Müslümanlardı. HDP, aslında bir bütün olarak baktığımızda 90 yıllık ulus devlet politikasının dışladığı bütün gurupların bir çatı altında toplanmasıdır. 7 Haziran seçimlerinde de ortaya çıktığı üzere aslında HDP bir umut halini aldı” şeklinde konuştu.

‘HDP TÜRKİYE’DE EN BÜYÜK 3’ÜNCÜ PARTİ’

HDP’nin geç kalınmış ve birçok eksik ayağı ile çalışmalarına başlamış olduğunu, buna rağmen Türkiye’de 13,1 oranıyla 3’üncü parti olduğunu ifade eden Çiçek, “Bu yönüyle bundan sonraki çalışmalarımızda bu umut dolu perspektif ile ilerlemek zorundayız. Tabi tüm bunların üzerinden İstanbul için bir söz söyleme hakkına sahibiz. Bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmeye çalışacağız” dedi.

‘BASKI ORTAMINA İNAT…’

Son bir yılda partisinin üzerindeki baskılara da değinen Çiçek, “Hepimizin üzerinde iktidarın yoğun bir baskısı var. En önemlisi Olağanüstü Hal süreci başlı başına partimiz üzerinde yoğunlaşmış durumda. Darbe sürecinde aslında Kürtlere ve Kürtlerin dostlarına yapılan saldırıları kapsadı. Türkiye’de darbe süreci ve OHAL sürecinde her gün arkadaşımız zindanlara gönderildi. Biz bütün bu baskı ortamlarına inat bize düşen görevi layıkıyla yerine getireceğiz” ifadesinde bulundu.

‘TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİ İÇİN’

HDP’nin Türkiye’de demokratikleşmenin teminatı olduğunu savunan Çiçek, “Türkiye demokratikleşecekse, farklı etnik grupların ve bileşenlerinin özgürlüğünü sağlanması gerek. Bunun da teminatı HDP’den geçiyor. Bu kadar saldırının temelinde yatan sebep de bu homojen yapıyı sağlamış olması” dedi.

PKK Lideri Öcalan’ın “HDP ve HDK demokratik devletin kurucusudur” sözünü hatırlatan Çiçek, sözlerine şu şekilde devam etti: “Tarih göstermiştir ki, başarılı olan bütün hareketlerin hepsi kendi sistemlerini kurmuşlardır. Bizler de aslında HDP olarak daha çok örgütlenmek daha çok bir araya gelmek için mücadeleyi sürdürüyoruz. Aslında halkların, devletten hiçbir beklenti içerisine girmeden, devletin kaynaklarına ihtiyaç duymadan, kapitalizmin elini attığı her alanda kendi alternatifimizi üreterek özgürlük umudu olmalıyız. Aslında mücadelenin gerçek anlamı da budur. Devrim dediğimiz olgu sadece geçmişte olduğu gibi bir yapının yıkılması yerine yenisinin yapılmasını değil, olanı daha iyi geliştirip daha öteye taşıyabilmektedir. Bizim en temel gayemiz siyasetle toplumsallaştırmayı sağlamaktır. Biz halkımızın talepleri doğrultusunda bu sorumluluğu alıyoruz. Bizden olsa olsa halkın hizmetkârı olabilir. Biz bu barbar sistemi zorladığımız sürece özgürlüğümüze kavuşabiliriz. O yüzden bu sistemden zarar gören herkes, etkilenen herkesin bir araya gelmesi, kendi yaşamını özgürleştirmesi gerekir.”

EN SON EKLENENLER