Davutoğlu: İktidarın söyleyeceği söz kalmadı

Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, dün İçişleri Bakanlığına kuruluş başvurusu yapılan partisinin tanıtımını yaptı. “Gelecek Partisi” adı koyulan partinin ilkeleri ve izleyeceği politikanın temelleri ile ilgili bilgi veren Davutoğlu, “kapsayıcı bir yenilenme ihtiyacına cevap oluşturmak üzere yola çıktıklarını” söyledi.

Can ve mal güvenliğini, inanç ve ifade özgürlüğünü, örgütlenme, eleştiri ve gösteri özgürlüğünü tam anlamıyla sağlayan bir hukuk düzeni hedeflediklerini belirten Davutoğlu, düşünce ve inanç hürriyetini kısıtlayarak bireyin özgür iradesini yok etmeye çalışan dinî veya seküler her akım ve rejimin, insanın zihnen köleleştirilmesine yol açtığını kaydederek, “Nitekim bunun örneğini de 15 Temmuz’da her türlü cürmü işleyebilecek birer robota dönüşen darbecilerde görmüştük. Dünyada otoriter ve popülist eğilimlere yöneliş olduğu bir dönemde kendi özgür iradesine malik, onurlu ve başı dik insanların yaşadığı bir ülke inşa etmeliyiz” diye konuştu.

Basın özgürlüğü ve anadilde eğitim mesajı

Basının baskı altında olmadan, sansür ya da oto sansürün uygulanmadığı, gazetecilerin keyfi gözaltı ya da tutuklamalara ve yargılamalara maruz kalmadığı bir düzen inşa edecekleri vaadinde bulunan Davutoğlu, siyasi yöntem olarak ilkelerinin kapsayıcılık ve çoğulculuk olduğunu vurgulayarak “Bu bağlamda tüm demokratik ve kalkınmış ülkelerde olduğu gibi, ana dilin eğitimde ve sosyal hayatta öğretilmesi ve kullanımı, vatandaşlarımızın bu vatana duydukları aidiyet bilincini güçlendirecek, toplumsal barış ve dayanışmamızı tahkim edecektir” dedi.

Din ve vicdan özgürlüğü

Özgürlükçü, laiklik ve çoğulcu din anlayışının temel ilkeleri arasında bulunduğunu belirten Davutoğlu, “Alevi yurttaşlarımızın inanç ve öğreti temelli taleplerine, geleneksel Mürşid, Pir ve Dede ocakları esas alınarak ve modern Alevi örgütlerinin talepleri göz önünde bulundurularak, eşit yurttaşlık hakkı ve demokratik uzlaşı temelinde çözüm bulunacaktır” dedi. Davutoğlu, gayrimüslim vatandaşların talep ve sorunlarının da eşit vatandaşlık ve din ve vicdan özgürlüğü ilkeleri temelinde çözüleceğini kaydetti.
Dini ya da seküler hiçbir yapının devlet içinde ayrıcalıklı bir konum elde etmesine müsaade edilmeyeceğini söyleyen Davutoğlu, “Toplumun manevi olgunluğu için çaba göstermesi gereken dini/mezhebi referanslı yapıların, devletin rasyonel bürokratik mekanizmalarla işleyen yapısına müdahale ederek paralel yapılanmalara yönelmesi engellenecektir” diye konuştu.

Siyasi ahlak ve nezaket göndermesi

Siyasi hayatta halkın en çok özlediği niteliğin seviyeli ve nazik bir siyaset dili olduğuna işaret eden Davutoğlu, “Özgün kavramları tüketen popülist hamasetten de ümit ve vizyon içermeyen edilgen bir söylemden de kesinlikle uzak duracağız” dedi.
Siyasi ahlâk ve şeffaflık ilkelerini güvence altına almak için “siyasi ahlâk, şeffaflık, siyasetin finansmanı ve imar rantlarının vergilendirilmesi yasalarının acilen çıkarılacağını” belirten Davutoğlu, “Parti olarak lider kültü ve edilgen kadrolar anlayışına dayanan siyaset tarzını kesinlikle reddediyoruz. Bunun Türkiye ve siyasete nasıl irtifa kaybettirdiğini trajik örnekler üzerinden tecrübe ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Kapsamlı yargı reformu vaadi

Yargı bağımsızlığının önemini vurgulayan Davutoğlu, yargının hızlı ve etkin çalışması ve adil kararlar verebilmesi için esaslı bir reform yapılacağını dile getirerek “Hakimler ve Savcılar Kurulu,  hakimler kurulu ve savcılar kurulu olarak ikiye ayrılacaktır. HSK’nın disiplin kararlarına karşı yargı mercilerine başvurmasını engelleyen hüküm değiştirilecektir. Adil yargılanma hakkı,savunma hakkı, mahkemeye erişim hakkı gibi evrensel değerler haline gelmiş hakların vatamdaşlarımız tarafından etkin bir şekilde kullanılmasının yolu açılacaktır. Tutuklanmanın istisna olması ilkesi titizlikle uygulanacak ve objektif kıstaslara bağlanacaktır. Suçların şahsiliği ilkesine, masunmiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına özen gösterilecektir” dedi.

Güç yozlaşması ve gücün tekelleşmesine karşı çarenin güçler ayrılığı ilkesine dayalı demokratik hukuk devleti olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Güçler ayrılığı ilkesine dayanan yeni anayasal düzenimizde demokratik hukuk devleti ve milli irade perspektifiyle denetlenmeyen hiçbir güç olmayacaktır” diye konuştu.

“TBMM’nin siyasi etkinliği artırılacak”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yasama görevini yaparken hiçbir şekilde ve hiçbir güç tarafından baskı altına alınamayacağını belirten Davutoğlu, “Son anayasa değişikliğiyle işlevini ve önemini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan TBMM‘nin siyasal etkinliği mutlak surette artırılacaktır” dedi.

Yürütmenin de yasama ve yargı gibi anayasal denetime açık olacağını söyleyen Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde demokratik standartlarda sert bir düşüş yaşandığını, sistemin devamı halinde demokratik toplum düzenini sürdürmenin mümkün olmayacağını kaydetti.

Türkei Ahmet Davutoğlu (DW/Hilal Köylü)

Sıfırdan anayasa hazırlama vaadi

Türkiye’nin tam demokratik, özgürlükçü ve sivil yeni bir anayasaya kavuşması gerektiğini belirten Davutoğlu, parti olarak yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla sıfırdan yazılması gerektiğine inandıklarını söyledi.
Güçlü bir merkezi yönetimin ilk şartının yerinden yönetime verilen önem ve açılan alan miktarı olduğunu düşündüklerini kaydeden Davutoğlu, “Yerinde halledilebilecek hiçbir başlık merkezden idare edilmek zorunda değildir” dedi.
Türkiye’de siyasi partilere yönelik anayasal ve yasal düzenlemelerin son derece kısıtlayıcı hükümler içerdiğini belirten Davutoğlu, yeni bir siyasi partiler düzenine ihtiyaç olduğunu kaydederek demokratik bir siyasi partiler kanunu hazırlayacakları vaadinde bulundu.

Seçim barajı kaldırılacak

Siyasetin kalitesini, özerkliğini ve sistem içindeki etkisini artırmak üzere siyasi partiler kanununun yanısıra yeni bir seçim kanunu hazırlanacağını belirten Davutoğlu, “Mevcut haliyle baraj sistemi seçim öncesi ittifakları zorunlu kılarak siyasetin dinamizmini ve temsil gücünü zayıflatmaktadır. Temsilde adalet ilkesini hayata geçirmek üzere seçim barajı uygulamasına son verilmelidir” dedi. 
Devlet yönetiminde temel ilkelerinin ehliyet liyakat ve emanet olduğunu belirten Davutoğlu, “Kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere seçimlerde mevcut  mülakat sistemi kaldırılacaktır. Her türlü kayırmacılığa açık kapı bırakan mülakat sisteminin yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar yapılacaktır” diye konuştu.

Ekonomide hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa ilkeleri

Geçmişten gelen büyük sermaye birikimine ve zengin enerji kaynaklarına sahip olmayan Türkiye’nin en önemli ekonomik güç unsurlarının “özgürlükçü demokrasisi, uzun yıllara dayanan serbest piyasa tecrübesi, dinamik insan kaynağı ve ekonomik fırsatlar açısından eşsiz coğrafyası olduğunu söyleyen Davutoğlu, ekonomik başarı için ön şartın, hukukun üstünlüğünün hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde hâkim kılınması olduğunu vurguladı.

Dış politikaya ağır eleştiri

Dış politikadaki temel ilkelerinin çok boyutlu barış diplomasisi olduğunu belirten Davutoğlu, “Dış politikanın ülke içi siyasi rekabetin değil, Türkiye’nin çıkarlarının konusu olması gerektiğini” düşünüyoruz” diyerek sözlerini “Ülkemizin özgün bir şekilde geliştirdiği ancak son dönemlerde etkinliği ve kapsamı daralmış bulunan ikili yüksek düzeyli stratejik işbirliği mekanizmaları, üçlü bölgesel mekanizmalar, arabuluculuk girişimleri ve vize muafiyetinin yaygınlaştırılması gibi işlevsel politikaların etkinliği artırılacaktır” diye sürdürdü.

Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“ABD ile inişli çıkışlı seyreden ilişkilerimiz kurumsal ve süreklilik arzeden bir çerçeveye oturtulacak, NATO bünyesindeki ittifak ilişkilerimiz ve AB üyeliği yönündeki stratejik perspektifimiz korunacak. Türkiye, Batı ile yaşadığı sorunları yine Batı içerisindeki tartışmaların öncüsü olarak, orada müttefikler bularak daha etkin bir şekilde çözebilir. Buna ilaveten, başta Rusya ve Çin olmak üzere Asya derinliğindeki ilişkilerimiz güçlendirilecektir.”

Diplomatik söylem ve iletişim dilinin tümüyle değiştirileceğini belirten Davutoğlu, “Diplomaside içeriği boşaltılmış popülist yüksek retorik ve iletişim dili hem rasyonel diplomasiyi engellemekte, hem ülkemizi iletişim kazalarının yol açtığı suni krizlerle karşı karşıya bırakmakta, hem de uluslararası itibarımıza zarar vermektedir.Diplomatik söylemde hiçbir uluslararası aktörü dışlamayan, insanlığa karşı terör ve kitle imha silahları suçu işlememiş herkesle ve her kesimle diyaloğa açık ve insanlık vicdanına hitap eden bir diplomatik söylem dili benimsenecektir” ifadelerini kullandı.

“Yetkisiz aktörler” 

Davutoğlu, “Son dönemde kişiselleştirilen ve yetkisiz aktörlerin devreye girmesiyle kurumsal niteliği zaafa uğrayan diplomatik ilişkilerin, köklü devlet tecrübemize dayalı bir şekilde yeni bir ahenge kavuşturulması zaruridir. Bu bağlamda parlamentomuzun, kurumlarımızın ve sivil toplumun dış politika yapım süreçlerine katkısını artırmanın, dış politikamızın meşruiyet ve etkinlik zeminini güçlendireceğine inanıyoruz” diye devam etti.

“İktidarın söyleyecek sözü kalmadı”

Türk ekonomisinin derin bir krizin içinde bulunduğunu söyleyen Davutoğlu, Türkiye’yi yönetenlerin iktidarda kalmanın dışında başka bir gündemleri bulunmadığını savunarak “Türkiye derdi olmayanların, millet derdi kalmayanların, adalet meselesi olmayanların milletimizin geleceği için söyleyecekleri de kalmamıştır.Onun için hep geçmişi konuşuyorlar. Onun için hep aynı şeyleri söylüyorlar. Onun için adaleti, hukuku, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü, ahlakı, eşitliği duyunca rahatsız oluyorlar” dedi.

“Karamsar tablo baştan aşağı değişecek”

Herkes için eşit ve şeffaf bir şekilde işleyecek hukuk mekanizmasının ortadan kalktığı ve adalet sisteminin güven duyulan değil, korkulan bir mekanizmaya dönüştüğü eleştirisinde bulunan Davutoğlu, “Milletimiz toplumsal farklılıklarımızı ve kırılganlıklarımızı kendisine siyasi sermaye yapanların, geleceği inşa edemeyeceğini görmektedir. Milletimiz korkularla ve tabularla siyaset yapanların ülkemizi yarınlara taşıyamayacaklarını bilmektedir. 20’inci yüzyıla ait sorunlarla siyaset yapanların, Türkiye’nin 21’inci yüzyılına sunacakları bir vizyon bulunmamaktadır. Türkiye yeterince geçmişte yaşadı. Türkiye’nin bugününü yönetemeyenler de hep geçmişe sığındılar. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ulaşmak üzere olduğumuz bu zaman diliminde, ülkemizin sorunlarının çözümü güçlü bir gelecek tasavvuruyla mümkündür. Türkiye’nin geçmişte bırakması gereken sorunlardan beslenenlerin, ortaya çıkardığı karamsar tablo baştan aşağı değişecektir” dedi.

Davutoğlu, “Şimdi yapmamız gereken, zihinlerimizi özgürleştirmek, psikolojilerimizi yenilemek, toplumsal bağlarımızı güçlendirmek, esaslı muhasebeler yapıp isabetli dersler çıkarmak ve ortak geleceğimiz konusunda atılması gereken adımları atmaktır” ifadesini kullandı.

DW/BK,JD
© Deutsche Welle Türkçe

 

EN SON EKLENENLER