Günay: AKP’nin tedbirsizliği felaket getirecek

HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, partisinin sosyal medya hesaplarından açıklama yaparak gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

‘AKP FELAKETE YOL AÇACAK’

Günay’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
“Türkiye’de ve dünyada insanlar koronavirüs salgını ile mücadele ediyor. Tedbirler alınmazsa insanlığa adeta bir felaket getirecek. Peki, AKP iktidarı ne yapıyor? Gerekli tedbiri almamakta ısrar ediyor. İnsanların evde kalması en etkili korunma yöntemi bu süreçte. Hükümet bunun gerçekleşmesi için ısrarcı değil ve bunun koşullarını da oluşturmuyor. Emekçilerin alın terinden toplanarak oluşturulan işsizlik fonunu, emekçilere açmak akıllarına bile gelmiyor. Bu fon şimdi kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak? Yıllardır halktan toplanan vergiler halk için kullanılmayacaksa kim için kullanacak?
Dertleri halk olsaydı Kanal İstanbul için toplanmaya devam etmezlerdi.

‘FATURALAR DURDURULMALI, İŞTEN ÇIKARMA YASAKLANMALI’

Herkes evde kalmalı, hükümet de gereğini yapmalıdır.
Hükümet bir an önce kira ve her türlü faturanın ödenmesini durdurma kararı almalıdır. Bankalara olan kredi ödemelerinin ödemesi durmalı ve şirketlerin işten çıkarma yapması hemen yasaklanmalıdır. İşsizlik fonundan tüm işçilere kayıtsız şartsız doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır. Bizler topluma düşmanlık etmeye alışmış bu iktidarın adım atmasını beklemeden bir an önce dışarıya, çarşıya, pazara gitmeyi kendimize yasaklamalıyız. Kendimizi ve toplumumuzu savunmalıyız.

‘YEMİNLİ KÜRT DÜŞMANLARI!’

Kayyım atamak yeminli Kürt düşmanlığıdır
Kayyum atamak, Kürt düşmanlığıdır. Karar sahipleri bu sözümüzden rahatsız ama gerçekten de koyun can derdinde, kasap et derdinde. Bu felakette 8 belediyemize kayyum atandı. Tekrardan çok net söylüyorum; bunun adı yeminli Kürt düşmanlığıdır. İnsanlara evde kal derken, sokağa çıkmak bu kadar riskli iken, bu kargaşa ortamında kayyum atamak Kürt düşmanlığının boyutunu gösteriyor. Örgütlü ve dinmeyen bir kötülük söz konusu. Tam bir nefret söz konusu. En kritik zamanlarda bile düşmanlıktan vazgeçmiyorlar. Kürt halkı, kendisine yapılan bu zulmü unutmayacak, mutlaka hesap soracaktır. AKP’nin bu zihniyetinden mutlaka kurtulacağız. Tüm dünya Korona Virüsle mücadelede yerel yönetimlerle işbirliği içinde olunmasını önerirken AKP iktidarı, bırakın işbirliği yapmayı acımasız ve insafsızca belediyelerimize el koymakla meşgul.

‘KORONAVİRÜSTE BİLE AYRIMCILIK YAPIYORLAR’

Ana dilinde sağlık hizmetinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
İktidar başta Kürt kentleri olmak üzere koronavirüsle mücadeleye ciddi yaklaşmıyor.
Türkçe dışında tek bir kamu spotu yok. Sağlık Bakanlığının Türkçe dışında bir çalışması yok. Farklı dillerde bir çalışması yok. Kürt kentleri bunun dışında ayrıca eşitsizlik yaşıyor. Bölge halkına yurttaş muamelesi bile yapılmıyor, ayrımcılık yapılıyor; açık ve net bir ayrımcılık var. Kürdistan’ın tamamında sadece bir tane vaka tespit merkezi var. Bu durum vakaların tespitini zorlaştırıyor. Hastanelere gidenler çok kötü durumda değillerse gerekli tedbirler alınmadan evlerine geri gönderiliyor. Sınır kapılarının kapalı olduğu söyleniyor ama hükümet politikası olarak onlarca göçmen Trakya’ya yönlendiriliyor. Ağrı’da ve Van’da yaşayan yurttaşlarımızın bu yönlü özellikle gözlemleri var. Daha dün Van Saray’da 55 göçmeni taşıyan bir minibüs kaza yaptı ve 20 göçmen ağır yaralandı.
AKP iktidarı başta Kürt kentleri olmak üzere tüm Türkiye’de Korona Virüsle mücadeleye ciddi yaklaşmıyor. İnsanlarımız büyük bir tehlike ile karşı karşıya.
Başta Van olmak üzere bütün bölge illerine bir an önce test kitleri gönderilmeli.
İktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Bölgesel ayrımcılığa son verin.

‘CEZAEVLERİ FELAKETİN EŞİĞİNDE’

Öncelikle risk grubunda olanlar; yaşlı ve hasta mahpuslar olmak üzere tüm mahpuslar bir an önce serbest bırakılmalı.
Bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletler açık bir çağrı yaptı, cezaevlerinin boşaltılması için. Yine CPT’nin ilke tutum metinlerinde de benzer tavsiyeler var. Hepimiz cezaevilerinin ne durumda olduğunu biliyoruz. Sağlık ve hijyen koşulları düşünüldüğünde büyük bir facianın eşiğindeyiz. Devlet cezaevinde kalan herkesin can güvenliğinden sorumludur. Bir an önce gerekli tedbirler alınmalıdır.
İnfaz düzenlemesi herkesi kapsamalı, politik mahpuslar asla kapsam dışı kalmamalıdır. Biz bunun mücadelesi içinde olacağız. Şu haliyle sunulması planan infaz düzenlemesi eksik ve adaletsiz. Düşünün 84 ağır hasta mahpus, 3 aylık ömrü var, cezaevinde kalmaya devam edecek. Bu nasıl bir nefret? Cezaevlerindeki gazeteciler, siyasetçiler, yazarlar bırakılmayacak ama mafya baronları, uyuşturucu tacirleri, cinsel istismar suçluları bırakılacak.
İnfaz yasasını kimse bu şekliyle kabul etmez, biz de kabul etmeyeceğiz.”

 

EN SON EKLENENLER