HDP’den iç tüzük teklifine şerh: Tek sesliliği dayatan anlayış kabul edilemez

Komisyonda kabul edilen iç tüzük değişikliğine şerh koyan HDP, teklifin muhalefetin sesini kısmaya dönük olduğuna dikkat çekerek, “Tek sesliliği dayatan bir anlayışla kaleme alınmış bu teklif kabul edilemez” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen ve Genel Kurul’a getirilen iç tüzük değişikliği teklifine şerh koydu. Komisyon Başkanlığı’na sunulan ve kamuoyuyla paylaşılan muhalefet şerhinde, Meclis’in gün geçtikçe işlevsizleştirildiği, yetki ve görevlerini kaybettiğine vurgu yapıldı. Ayrıca, Meclis’in ikinci büyük muhalefet partisi olan HDP’nin eş genel başkanları ve milletvekillerinin tutuklu olduğu bir süreçte alelacele ve eklektik bir teklifle getirilen bu değişikliğin uygulanabilmesi için uyum yasalarının çıkarılmasının zorunlu olduğu ifadelerine yer verildi.

17 sayfalık muhalefet şerhinde şu ifadelere yer verildi:

“Erdoğan’ın art arda gelen açıklamaları, telaşla bir değişiklik teklifi hazırlanması mecburiyetini tetiklemiş, komisyon çalışmaları da aynı telaşla devam etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin İçtüzük yapma geleneğine bakıldığında, yıllara yayılan çalışmaların ürünü olarak ortaya çıkan metinler yerine, çalakalem yazılmış, Anayasa ve İçtüzük ile hatta kendi kendisiyle çelişen ifadelerle dolu bir metni hoyrat bir telaşla Meclis’e taşımak, basit bir hukuka aykırılık sonucunu doğurmaz. Bu telaş sadece metni sakatlamakla kalmaz, ileride bu metnin izi sürülerek yapılacak yasama faaliyetlerini de sakatlar.

KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI ORTADAN KALKIYOR

Özellikle değişiklik teklifinin 14, 15 ve 16. maddelerinde karşımıza çıkan düzenlemedir. Bu düzenlemeyle anayasal güvence altındaki kürsü dokunulmazlığı ve ifade hürriyeti ortadan kaldırıldığı gibi, tüm milletvekilleri çoğunluğun sözcükleriyle kendilerini ifade etmeye zorlanmakta, farklı fikirler veya ifade biçimleri cezalandırılmaktadır. Anayasa yok sayılarak bir İçtüzük ihdas edilemez.

Anayasa’ya uygunluk mecburiyeti olan İçtüzükler, kendi içlerinde de tutarlı olmak ve İçtüzük’le belirlenen kurallarla uyumlu olmak durumundadır. Bununla beraber İçtüzük hazırlanırken, parlamentonun teamül hukuku da göz ardı edilemez. İçtüzük, norm yaratıcı niteliği nedeniyle gelecekteki yasama işlemlerinin yükünü de sırtlamaktadır. Bu nedenle demokratik nitelikten uzaklaşması, baştan aşağı hukuk sistemini etkileyecek önemdedir. Anayasa’ya aykırılık iddialarının titizlikle denetlenmesi gerekirken, komisyon çalışmalarında üstün körü ele alınması ve hiçbir düzenlemenin yeniden gözden geçirilmemesi bu itibarla tedirgin edicidir.

AMAÇ MUHALEETİ SUSTURMAKTIR

Teklif muhalefetin gündem belirleme, toplumun farklı kesimlerinin sorunlarını Meclis kürsüsüne taşıma ve iktidarı eleştirme mekanizmalarını son derece daraltmayı hedefleyerek hazırlanmıştır. Teklif ile getirilmek istenen yeni düzende, sadece muhalefetin sesini kısmak değil, yasa yapım süreçlerine aktif katılımının önüne geçerek, muhalefetsiz bir Meclis’te yasa yapım süreci hedeflenmektedir.

TOPLUM BİR KUTUPLAŞMAYA İTİLMEKTE

İçtüzük değişikliği bir yanıyla da iktidarın dilini ve siyaset biçimini muhalefete dayatmaktadır. Bunun uygulanabilir olması için öngörülen disiplin cezalarının, demokratik hukuk devletiyle bir ilgisi yoktur. Aksine bu düzenlemelerle güdülen amaç, giriş bölümünde açıklanan siyasi konjonktürde ama özellikle 16 Nisan referandumu sonrası tesis edilmek istenen yeni sistemde, muhalefetsiz bir Meclis ve nihayet muhalefetsiz bir toplum yaratmaktır. Keyfilik esasına dayalı, rövanşist bir yaklaşımın sonucu olan, hiçbir denge, denetleme veya fren mekanizması öngörmeyen bu düzenleme, sadece Meclis’i etkisizleştirmekle kalmamakta, toplumu çözümü çok güç bir kutuplaşmaya itmektedir. Unutmamak gerekir ki, çoğunluğun temsil kabiliyetinin, halkın yüzde kaç oyuyla seçilmiş olursa olsun, farklı görüşleri ve toplumun çoğulcu yapısını, seçimler neticesinde oluşan aritmetikle bütüncül bir biçimde temsil eden ve müzakere imkanını her zaman elinde bulunduran TBMM’nin temsil kabiliyetiyle yarışamayacağı tartışmasızdır. Bu itibarla, Meclis İçtüzüğü vasıtasıyla bu çoğulcu yapıyı korumak ve daha da güçlendirmek yerine çoğunluğun azınlığa tahakkümü biçiminde karşımıza çıkan çoğunlukçu yapıyı tesis etmek amacıyla ve ‘huzuru korumak’ kisvesi altında tek sesliliği dayatan bir anlayışla kaleme alınmış bu teklif kabul edilemez.”

EN SON EKLENENLER