Kemal Can: Muhalefet ‘Cumhur İttifakı’nı durdurabilir

 AKP ve MHP’nin kurduğu “Cumhur İttifakı”na karşı muhalefetin sorumluluklarına dikkat çeken gazeteci Kemal Can, “Muhalefet topluma, ‘Bizim bir ittifakımız söz konusu değil, adaletli seçim için bir aradayız’ deyip tek adam rejimini durdurulabilir” dedi.

AKP ve MHP 2019 seçimlerine hazırlık amacıyla uzun süredir yürüttükleri ortaklığı “Cumhur İttifakı” olarak adlandırırken, seçim güvenliğini etkileyecek 26 maddelik yasa teklifine muhalefetin tepkisi sürüyor. 21 Şubat’ta Meclise sunulan teklife göre, valilere sandık taşıma yetkisi verilecek. Sandık kurulu başkanları memurlardan oluşacak. Oy kullanma esnasında herhangi bir vatandaşın şikayeti üzerine polis veya askerin sandık çevresine gelebilmesi ve 16 Nisan referandumunda en çok tartışılan mühürsüz oy ve pusulaların geçerli sayılacak.
‘İTTİFAK MECBURİYETTEN DOĞDU’
Söz konusu ittifakın karşılıklı mecburiyetlerden doğduğuna dikkat çeken gazeteci Kemal Can, “Erdoğan ve AKP’nin 2019 seçimlerine dönük ciddi biçimde bir oy desteğine ihtiyacı var. Dolayısıyla MHP’nin referandumda da görüldüğü gibi bu oyu, destek açısından kritik. Çünkü AKP, ilk tur için sonuç almak istediği için bu ittifaka ihtiyaç duydu. MHP’nin mecburiyeti ise; barajı geçerek hem Meclis’e girebilmek, hem de 2015 Haziran’ından itibaren iktidarla, aynı çizgide yürümenin yarattığı durumdan maksimum faydalanmaktır. Bir anlamda, Haziran 2015’ten bu yana ki fiili iktidar ortaklığını resmileştirmek istediler. Bu iki tarafın birbirine mecburiyeti, ittifakın bir biçimde olacağını gösteriyordu. MHP bu birlikteliği, ittifak yasasıyla özellikle bir kurala bağlamak istedi. Bu tercihinin sebebi; birincisi kendi tabanına ve kendi seçmenine AKP ile basit bir milletvekilliği pazarlığı yapmadığını göstermektir. İkincisi ise, referandum tartışılan MHP yöneticileri, teşkilatları, seçmeni AKP’ye çok destek vermedi, suçlamasını da kırmaktır. Kendi oy gücünü de görmek istiyor” diye konuştu.
‘ERDOĞAN’A OY VERMEZLER’
Bu ittifakla ülkedeki kutuplaştırma politikasını daha da derinleştireceklerini vurgulayan Can, her şeye rağmen adına “Cumhur” denilen ittifakın kazanacaklarını düşünmüyor. MHP’nin ittifaka yansıyacak oyları açısından iki tür durumun olduğuna ifade eden Can, “Milletvekili seçimi açısından, partisinin altına mühür vuracakları için maksimum milletvekili sayısı çıkartmak adına büyük bir motivasyonla ittifaka oy vermesini bekleyebiliriz. Ama aynı sonucun Cumhurbaşkanlığı seçimi için olabileceği kanaatinde değilim. MHP tabanının yarıya yakını, Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ı desteklememe ihtimali son derece yüksek olacaktır” dedi.
‘AKP’NİN BÖLGEDE OYLARI DÜŞECEK’
AKP’nin MHP ile ittifak yaptığı için daha önce aldığı Kürt oylarını kaybedeceğini dile getiren Can, şöyle devam etti: “Çözüm sürecinin bitmesi, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a giden süreç, Suriye politikası, Efrin meselesi, Erdoğan’ın artık milliyetçi bir lider gibi konuşmaya başlaması, AKP’ye daha önce oy vermiş Kürtlerden oy kaybettirdi. AKP, onu geri kazanma ihtimalini çok görmüyor. İttifak yüzünden biraz daha kaybedecektir ki, o kaybı da göze alıyor. Buradan kaybedeceği ile MHP’den kazandığını tartıya koyduğunda avantajlı olan tarafın MHP ittifakı olduğunu düşünüyor. Çünkü zaten şuanda hem politik söylem, hem de Kürtlere uyguladığı politikalar açısından MHP ile örtüştük. Aynı zamanda, bu dönem Erdoğan’ın sadece MHP’nin oylarına değil, MHP’nin ideolojik katkısına da ihtiyacı var. AKP’nin bölgede düşen oyları bu ittifakla daha da düşeceğini söylemek mümkündür.”
‘SEÇİM SIKINTILI’
Teklif edilen 26 maddeye ilişkin de değerlendirmede bulunan Can, şu ifadelerde bulundu: “AKP ve MHP yalnızca ittifakla değil, seçim sisteminin koşulları ve kontrolü ile ilgili düzenlemelerle de iktidar avantajını maksimum hale getirmek istiyor. Sunduğu maddelerden en kritik olanı şüphesiz pusulaların mühürlü olup olmamasına bakılmaksızın geçerli sayılmasıdır. Bunun önünü açmak, yasaya bağlamak seçimi şüphelendiren bir durum. Bu kadar görünür bir şekilde şüphe ve tartışma yaratan bir maddeyi neden koyduklarını anlamış değilim. Yine sandık kurulu başkanlarının devlet memuru olması, kolluk güçlerinin sandık mahalline girmesi, özellikle kırsal kesimlerde sandıklarda sorunların olacağını gösteriyor. Zaten sorunlu olacağı konusunda hep şüpheler olan seçim, bu maddelerle daha da sıkıntılı sonuçlar doğuracaktır.”
‘DEMOKRASİ ŞEMSİYESİ OLABİLİR’
AKP-MHP ittifakına karşı muhalefetin ne yapması gerektiği üzerine sözlerini sürdüren Can, şunları dile getirdi: “‘Cumhur İttifakı’na karşı muhalefet blokunun yapması gereken, yapacakları birlikteliğin adına illa ittifak değil bir tür ‘demokrasi açılımı, ortaklığı’ diye tarif edebilirler. Kendi isimlerimizle, amblemimizle, programımızla seçime gidiyoruz. Ama iktidar partilerinin yarattığı ittifaka karşı ‘bir şemsiye altında gidiyoruz’ topluma anlatmaları lazım.
Bu yapılabilir bir şey. Zaten fiili olarak 16 Nisan referandumunda ‘Hayırcılar’ bunu yaptı. AKP bu birlikteliği boşa çıkarmak için her şeyi yaptı hatta bunun içine FETÖ suçlamasını da kattılar. Ama bu bir sonuç vermedi. Seçmen doğrudan bundan etkilenmedi. Dolayısıyla topluma; ‘bizim bir ittifakımız söz konusu değil, hepimiz yine kendi amblemimizle, programımız ve adaylarımızla seçimdeyiz. Biz sadece adaletli bir seçim için bir aradayız’ deyip tek adam rejimine karşı galip gelebilirler. Şimdi referandumun bir tür rövanşı gibi bu seçimlerle ‘hayırcılar’, 16 Nisan referandumuyla getirilmek istenen rejimi durdurulabilir.”
‘KALICI DEĞİL’
Efrin saldırının sürece etkisi üzerine yürütülen tartışmalara da değinen Can, saldırının 2019 seçimleri ile bağlantılı olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu tür politikaların, seçmenin oy verme davranışında çok hızlı bir biçimde etki gösterebiliyor. Özellikle tereddüt içerisinde olan, daha önce iktidar partisine oy vermiş ama çeşitli nedenlerle bıkmış kesimleri hızlı bir şekilde etkiliyor ve Abdülkadir Selvi’nin söylediği gibi 3 puanlık, 5 puanlık hızlı hareketler olabiliyor. Fakat bu tür hareketlenmeler kalıcı olmuyor.”
MA / Bilal Seçkin

EN SON EKLENENLER