Kemalbay: Bir gece ansızın gidebilirler

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, 10 Ekim katliamının yıldönümünde hükümete yüklenerek, “AKP iktidarı bu katliamlarda sorumluluklarının ortaya çıkmasından ürküyor” dedi. Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözlerini hatırlatan Kemalbay, “Öyle bir kriz yarattılar ki bir gece ansızın gidebilirler” diye konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kemalbay, konuşmasına 10 Ekim Gar katliamında yaşamını yitirenleri anarak başladı. Grup toplantısına katılanlar da yakalarına “10 Ekim’i unutmayacağız” yazılı kokartlar takarak, katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşıdı.
‘AKP, KATLİAMIN YIL DÖNÜMÜNÜ HATIRLAMADI’
Katliamda yaşamını yitirenlerin anılması için yapılmak istenen etkinliğe dönük polis müdahalesine tepki gösteren Kemalbay, “Bugün 10 Ekim. 2 yıl önce yaşamını yitiren 102 yoldaşımız, emek ve barış için mücadele yürütüyorlardı. Türkiye halklarına barışı armağan etmek için buradaydılar. Onları bir IŞİD saldırısında kaybettik. İki yıldır yoldaşlarımızı anma etkinliği saldırıya maruz kalıyor. Katliamı anmak isteyenler bugün tekrar sokaklardan kendi deyimleriyle ‘süpürülmek’ istendi. Süpürülmek istenen barışın kendisiydi. AKP iki yıldır faşizm koşullarını ağırlaştırarak tek adam rejimini kuruyor. Bunu yaparken de demokrasi güçlerine saldırıyor. İki yıl önce nasıl katliamın yaşandığı gün o dakikalarda yaralıların üzerine gaz sıkıldıysa, iki yıldır bu anma etkinliklerine de aynı şey yapılıyor. Bu neyin korkusudur? Bu korku suçlu olmanın korkusudur, suçluluk psikolojisinin yansımasıdır. 102 canımızı kaybettiğimiz bugün, AKP’nin grup toplantısında bir kelime dahi ifade kullanılmadı. Oysa tam da buraya bir kilometre uzaklıkta anma etkinliğine sıkılan gazın kokusu burada da alınıyordu. Tarihimizdeki en büyük katliamlardan biri olan bu katliamı neden bir gün olsun kınamaz” ifadelerini kullandı.
‘GÖRÜNTÜLER HERŞEYİ AÇIKLIYOR’
Kemalbay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Eğer 400 vekili vermezseniz kaos olur” sözlerini hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Bu yaşadıklarımız aslında Türkiye’deki siyasi iklimi kaosla, korkuyla yönetmekten başka bir şey değildi. Türkiye’de ne zaman bir siyasi kırılma yaşatılmak istense işte o zaman böyle karanlık güçler devreye sokuluyor. 5 Haziran’da partimize yapılan saldırının nasıl yaşandığına dair görüntüler ortaya çıktı. Arkasından Ankara’daki katliamın nasıl yaşandığının görüntüleri çıktı. Görüntüler gösterdi ki; katliamı gerçekleştirenleri korumaya almış. Ellerinde bombalarla Ankara’nın en güvenlikli yerlerinde gezen canlı bombaları biz o görüntülerden izledik. Amed’te de iki bombayı yerleştiren katliamcı kişinin polislerin gözü önünde bu işlemi gerçekleştirdiği, köpeklerin bombalara yöneldiğini ama polislerin onları uzaklaştırdığını görüyoruz.
‘AKP SUÇUNU GİZLEMEK İSTİYOR’
Ne Suruç katliamında ne Ankara katliamında, hiçbirinde gerçek bir soruşturma yapılmadı. Olaya karışan kişiler, bunlara yardım edenler, görevini yerine getirmeyen soruşturulmadı. IŞİD’liler o mahkemelerde pamuklara sarılarak korundu. Saldırıları protesto eden halklarımız ise saldırılara maruz kaldılar. Bugüne kadar tek bir tane kamu görevlisinin yargılanmamış olmasını aslında bizler şöyle okumalıyız; AKP iktidarı bu katliamlarda sorumluluklarının ortaya çıkmasından ürküyor. Buralarda yaşananlar ihmal değil AKP’nin suçudur ve AKP suçunu gizlemek istemektedir.
Bugün biz o günlerde barışı inşa edemediğimiz için faşizmin kurumsallaşmasına tanıklık ediyoruz. O gün nasıl bir barış istediklerini anlatmak isteyen yoldaşlarımız bizlerin bugünleri yaşamamız için oradaydılar.
6-8 Ekim olaylarının yaşandığı tarihin 3’üncü yıl dönümü. 6-8 Ekim hükümet tarafından çarpıtılarak kullandığı bir tarih. 2011 yılında Suriye’de iç savaş patlak vermişti ve buradan yükselen IŞİD çetelerinin saldırıları 2014 yılının Ağustos ayında Êzidî katliamıyla sonuçlanmasıyla gündem olmuştu. Bugün BM’nin de kabul ettiği bu soykırım saldırılarına karşı Türkiye’de büyük bir tepki oluştu. Suruç’un hemen karşısında olan Kobanê aynı zamanda Türkiye halklarının akrabalarının da yaşadığı bir coğrafya. Buradaki saldırılara karşı duyarsız olunmasını beklemek herhalde abes olur. Kobanê’nin büyük bir bölümü IŞİD tarafından kuşatılmışken demokrasi güçleri, Kobanê’ye bir koridor açılmasını talep ediyordu. Bizler de HDP olarak tam da bu süreçte halklarımıza bir çağrı yaptık; Kobanê’ye koridor açılması için halkın demokratik protesto etkinliği yaparak destek vermesini ifade etmiştik.
‘6-8 EKİM’DE ÖLDÜRÜLENLERDEN 44’Ü PARTİMİZİN ÜYELERİYDİ’
Ekim ayının ilk haftasında yapılan bu protestolara karşılık hükümetin kolluk kuvvetlerinin silahla infaz ettiği bir arkadaşımızdan sonra olaylar daha da şiddetlendi. Anayasanın bir maddesidir; hükümetten izin almadan gösteri yürüyüşü yapılabilir. Sınırımız yanı başında yaşananlara karşı yapılan protestolara karşı polisin saldırması sonucu Varto’da bir arkadaşımız öldürüldü. Toplamda 54 insan bu protestolarda yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerden 44’ü partimizin üyeleriydi. Defalarca o günlerde yaşananları araştırmak için soru önergeleri verdik; fakat hiçbiri hükümet tarafından kabul edilmedi. Buna karşı Erdoğan 6-8 Ekim olaylarını partimize karşı kullanmak için gündeme getiriyor. Hitler’in bir bakanı ‘Eğer bir yalanı sürekli olarak tekrar ederseniz artık o yalan bir yalan olmaktan çıkar gerçeğe döner’ demişti, AKP-saray iktidarı da bunu yapıyor. Eğer gerçekten Yasin Börü’nün öldürülmesi sizi en ufak şekilde üzüyorsa, gerçeklerin ortaya çıkması için parmağınızı kımıldatınız.”
Kemalbay, 6-8 Ekim ile ilgili HDP olarak 11 soru ve 5 araştırma önergesi verdiklerini ancak bunların reddedildiğini anımsatarak, zulme, darbelere ve katliamlara karşı bundan sonra da mücadele edeceklerinin altını çizdi.
‘SENİN EFRİN İLE NE ALIP VEREMEDİĞİN VAR?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz” ifadelerini hatırlatan Kemalbay, “Bunlar başka halkların iradesini gasp etmek için sınırları aşıyorlar ve başka bir halkın topraklarına asker götürüyorlar. Bunu OHAL faşizmine dayandırarak yapıyorlar. Hiçbir Türkiye insanı bunların şu yaptıkları işgal operasyonuna olur demedi. Efrin, Suriye Kürdistan’ın da bir kent. Senin Efrin ile ne alıp veremediğin var? Alıp veremediği şey; buradaki halkların barış içinde birlikte yaşamına dönük olan tahammülsüzlüğüdür. Bugün Başbakan diyor ki; ‘Halklar merak etmesinler hayatlarını kolaylaştırmaya devam edeceğiz’ diyor. Siz gölge yapmayın yeter başka bir şey istemiyoruz. İdlib’ten askerin çekilmesi lazım. Şu anda Türkiye askeri İdlib’de ona IŞİD türevi olan çeteler eskortluk yapıyor. Bu aslında girilen kirli ilişkinleri, orada yürütülen savaşta Türkiye’nin aldığı rolün ve Türkiye halklarının ekonomik, sosyal olarak nasıl bir risk altında olduğunun da göstergesidir. O nedenle biz hemen bu savaş politikaların durdurulması gerektiğini, askerin başka halkların coğrafyasında işi olmadığını, halkın bütçesinin, kaynaklarının bu karanlık savaşa aktarılması karşısında olduğumuzu belirtmek istiyoruz” dedi.
‘BİR GECE ANSIZIN GİDEBİLİRLER’
AKP’nin yürüttüğü politikaların sonucu “Ekonomik iyi işliyor” yalanının çöktüğünü ifade eden Kemalbay, “Getirilen vergi artırımları emekçilerin, orta gelirlerin cebine el uzatılması bundan kaynaklanıyor. Bunun karşılığında zenginler daha zengin edilmeye devam ediyor. İşsizlik fonları AKP tarafından işçilerinden kaçırılıyor, sermayeye aktarılıyor. Diyorlar ki ‘ekonomimiz çok iyi’ ama altınlarınızı bozdurun çağrısı yapıyorlar. Altınlarınızı isteyen Cumhurbaşkanı adlı bir şahıs sizi ararsa sakın ha sakın onlara altın vermeyin. Onlar çünkü altınlardan sonra gelip sizin ekmeğinizi isteyecekler. Siz vatandaşın yastığının altında kötü günler için sakladığı paralara göz dikerek mi 2023 vizyonunu yerine getireceksiniz? Paraya ihtiyacınız varsa biraz harcamalarınızdan kısın, lüks araçları kullanmayın ve mütevazı olun, hatta trene otobüse binin. Halkı anlamak için bunu yapmaya ihtiyacınız var. Onlar kendi kuyularını kazıyorlar. Öyle bir kriz yarattılar ki çok kısa bir süre içerisinde ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diyorlar ya, bir gece ansızın gidebilirler. Bunun için hazırlık yaptıklarını da zaten biliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
‘BEYEFENDİ KAFA TUTUYOR, OLAN EMEKÇİYE OLUYOR’
ABD ile Türkiye arasındaki vize krizine ilişkin de konuşan Kemalbay, “ABD ile bir kriz yaşanıyor. Türkiye Kıbrıs’tan beri en ciddi krizini ABD ile yaşıyor. Bu dövizi artırdı, ekonomik krizi daha da körükleyen bir durum oldu. Beyefendi bir yerde birine kafa tutuyor, ertesi gün Türkiye emekçilerinin ücretleri aşağıya doğru iniyor. Her fırsatta, şuursuz dış politika ile Türkiye emekçilerini yoksullaştırıyorlar, işsizliğin ve geleceksizliğin ortasına atıyorlar. Bu krizin arkasında yatan elbette ki birçok neden var; İdlib’teki gelişmelerden Zarrab dosyasına kadar birçok karanlık ilişkiler kimin kimle düşman olduğu belirsiz bir süreçte işte bu politikaların sonucu yaşanıyor. Bir Rus uçağı düşürüldü. Türkiye ordusunu Rusya’ya kaptırdı. Putin bir kez daha satrançta Erdoğan’ı yendi” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE BİR POLİS DEVLETİ OLMUŞTUR’
OHAL süreciyle yoğun hak ihlallerinin yaşandığına dikkat çeken Kemalbay, Muğla’da yaşanan işkence olayına ilişkin de şunları söyledi: “Son iki yılda Cizre’de, Sur’da tanıklık etmiştik. İnsanların canlı canlı yakılmasına tanıklık etmiştik. Türkiye bir polis devleti olmuş durumda. Bu güç nereden alınıyor diye baktığımızda; bu tabi ki hükümetin en tepesinden cesaretlendirilen bir durumdur. Buna Hatun Ana’nın cenazesine saldırıda tanıklık ettik. İçişleri Bakanı ile poz verdiler ardından hepsi serbest bırakıldı. Bu ülkenin İçişleri Bakanı 78 yaşında bir annenin cenazesine saldırarak nefret suçu işleyenlerin sırtını sıvazlayarak bire bir sorumlusu olmasına rağmen koltuğunda oturmaya devam ediyor.
Günlerdir kamuoyunun vicdanını sızlatan bir durum; yerlere yatırılmış çıplak bir vaziyette. Bu iktidar tarafından bu insanlık ayıbı bizlere yaşatıldı. Bugün bir haftadır gözaltında ve çıplak bir şekilde gözaltında tutulduğu avukatlarca bize iletildi. Fotoğrafları da sosyal medyada paylaşılarak halkta korku yaratılmak istendiği ve bunun bir politika olarak iktidar tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz. Aynı yerde 5 kişinin infaz edildiğini haberlerden öğreniyoruz. Kim olursa olsun hiçbir insan yargılanmadan infaz edilemez, zaten infaz edilmez. Türkiye’de idam cezası yoktur, insanlar bu şekilde 90’lardaki gibi infaz edilerek sindirilmeye çalışılmaktadır. Bu işkenceyi yapanlar mutlaka hesap vereceklerdir. İşkencenin zaman aşımı yoktur, hepsini biz kaydediyoruz bu devran dönecek ve bizler bu vahşetin hesabını sizlerden soracağız” şeklinde konuştu.
KOMİSYON GÜLMEN VE SEMİH’İN DURUMUNU HEMEN İNCELEMELİ 
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 216 gündür işlerine geri dönmek için direndiğini ifade eden Kemalbay, “216 gündür açlık grevinde olan bir insan kendi ihtiyaçlarını karşılamak için refakatçıya ihtiyaç duyarken başına jandarma konuluyor. Kurduğunuz komisyon ne iş yapıyor. Acil bir şekilde o komisyon Nuriye ve Semih’in durumunu hemen incelemeli ve hemen bu haksızlığa son verilerek bu cinayet önlenmelidir” diye belirtti.
‘KADINLAR NİKAH YASASI DEĞİL ŞİDDETE KARŞI POLİTİKA İSTİYOR’
Müftülüklere nikah yetkisi veren düzenlemeye de tepki gösteren Kemalbay, “Kadınların yaşam tarzlarına, nasıl yaşayacaklarına karar vererek kurnazca planlar çıkartıyorlar. Değişiklik adı altında kadınların medeni haklarını gasp etmek istiyorlar. Kadınların yüz yıllık kazanımlarını çıkartılan yasalarla, fiili uygulamalarla ortadan kaldırmak istiyorlar. Önce geri çekildi ve basit bir değişiklikle Meclis’e getirildi. Kadınların hayatını yüz yıl geriye götüren yasayı derhal geri çekin. Kadınların haklarını tehdit etmenin yanı sıra çocuk evliliğini de olağanlaştıran, saklı kalmasını sağlayan uygulamalara da olanak açmaktadır. Bu nikahları gerçekleştirecek müftülerin kadın düşmanı açıklamalarına da rastlıyoruz. Kadınlar böyle bir yasaya, yaşam şekline ihtiyaç duymuyor. Kadınlar bu yasaları çıkartılanlara şunu söylüyor; bizim ihtiyacımız olan şiddete karşı politikaların geliştirilmesidir” dedi.
Grup toplantısına katılanlar, yakalarına “10 Ekim’i unutmayacağız” yazılı kokartlar ve katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşıdı.

EN SON EKLENENLER