Koçyiğit: Birleşik devrimci mücadele zorunluluktur

Türkiye’deki toplumsal sorunların çözümü için tüm toplumu temsil edebilecek yeni bir demokrasi bloğunun oluşması gerektiğini belirten HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, “Türkiye’deki faşizme karşı birleşik devrimci mücadele zorunluluktur” dedi.

Başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunların çözümü için mevcut durumu aşan yeni bir demokrasi bloğunun kurulması gerektiğini vurgulayan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, yeni dönemde izlenecek yol haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. HDK’nin 10-11 Haziran’da İstanbul’da gerçekleştireceği çalıştayda toplumsal sorunların çözümü için izlenilen yöntemleri daha da zenginleştireceklerini belirten Koçyiğit, tüm demokrasi güçlerinin bir araya geleceği “Birleşik Devrimci Mücadele”nin bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti.

Mevcut durumu aşan sistemden rahatsız olan herkesi içine alabilecek bir “Demokrasi Bloğu” oluşturulması gerektiğini belirten Koçyiğit, “Ülkedeki savaş koşullarından kaynaklı ilk başta mümkün olmadı. Toplumun çok büyük bir kesiminin mevcut yürüyen sisteme karşı bir rahatsızlık duyduğunu ve itirazı olduğunu referandumda gördük. Halklara umut verebilecek bir demokratik yapının ve demokrasi cephesinin kurulmasının elzem olduğunu bizler de düşünüyoruz. Var olan demokrasiyi aşan bir yönteme ve tarza hepimizin ihtiyacı var. Hala temas etmediğimiz, ilişki içerisinde olmadığımız her bir ‘Hayır’ diyen yurttaşımızı ve ‘Hayır’ dememiş olanların da mutlaka bu mücadelenin ve kurulacak bu bloğun içerisine dahil edilmesi gerekir. Toplumu temsil edebilecek bir bloğun oluşması gerekir” diye konuştu.

‘YÖNTEMLERİMİZİ ZENGİNLEŞTİRECEĞİZ’

Toplumda güçlü bir demokrasinin ve itirazın yükselmesi için toplumda temas edilmeyen kitlelerle de temas etme gibi bir zorunluluklarının olduğuna dikkat çeken Koçyiğit, “Bu kolay bir şey değil. Ama, temas kuramadıklarımızla temas kurmak için yeni araçlara ihtiyacımız var. Bizler açısından oturmuş ve kemikleşmiş yöntemler var. Topluma giderken oluşturduğumuz kalıplarımız var. Yine toplumun kendisinde oluşturduğu belirli bariyer var bize karşı. Bu durumu acilen aşmalıyız. Toplumdaki demokratik özü güçlü bir itirazı dönüştürmek için tarihsel bir görevimiz var. Giremediğimiz her yere gitmeye, her kesime ulaşmaya çalışıyoruz. HDK’nin ülkenin her yerindeki meclis oluşumlarını bir şekilde oluşturmak. Bu meclisler üzerinden de toplumun değer yargılarını demokrasiyi açığa çıkarmak, toplumun kaybettiği o gücü tekrardan kazandırmalıyız. Her yerele özgü bir yöntem belirlemek lazım. Toplumdaki çeşitliliğe göre yöntem zenginliği kazandırmak gerekir. Bunun için İstanbul’da 10-11 Haziran’da bir çalıştay düzenleyeceğiz. Burada ortaya çıkacak sonuç ile yöntemlerimizi zenginleştireceğiz. Toplumun demokratik ve kolektif bir şekilde örgütlenmesi bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaca uygun bir örgütlenmeyi gerçekleştirememiş olmak aynı zamanda bu bizim özeleştirimizdir” dedi.

‘KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜRSE AKP TASFİYE OLUR’

Türkiye’deki her sorunun Kürt sorunuyla yakın bir ilişkisinin olduğunu kaydeden Koçyiğit, “Bugün emeğin, inanç, kadın, ekoloji ve benzeri gibi Türkiye’deki bütün sorunlarının çözümünün yolu Kürt sorunundan geçiyor. AKP ve MHP ittifakının Kürt sorununun çözülmesini istemiyor. Yürüyen savaş AKP’yi ayakta tutan yegane güçtür. Kürt sorunu çözülürse beraberinde AKP’nin tasfiyesini de getirecektir. HDK olarak toplumu örgütlemek ve başta Kürt sorunu olmak üzere diğer sorunların çözümü için de AKP’yi baskılamalıyız. Biz bugün toplumda gerçek anlamda çözüm iradesini ve barış talebini yükseltemedik. Bu bizim eksiğimizdir. Bunu yapamadığımız için AKP’nin yürütmüş olduğu şiddet politikasına maruz kalıyoruz” dedi.

‘TOPLUMDAKİ ÇÖZÜM İRADESİNİ ORTAYA ÇIKARMALIYIZ’

Kürt sorununun muhataplarına da işaret eden Koçyiğit, “Çözüm, savaşanlar arasında yapılır. Sayın Öcalan ve PKK olmazsa bu gerçekçi bir çözüm olmayacaktır. Toplumu oyalamaktan başka bir şey olmayacaktır. AKP’yi, devleti aşan bir çözüm iradesi ortaya çıkarmak lazım. Halktaki çözüm, barış ve demokrasi iradesidir. Eğer bunu açığa çıkarabilirsek, devlet de AKP de bu çözümden kaçamayacaktır. HDK olarak; toplumdaki barış, demokrasi çözüm iradesini çıkarma bir gibi görevimiz var” diye konuştu.

‘SEMPOZYUMLAR, ÇALIŞTAYLAR VE TOPLANTILAR YAPACAĞIZ’

2013’teki Gezi eylemlerine dikkat çeken Koçyiğit, “O dönem çatışmasızlık durumu vardı. Çözümün konuşulduğu bir yerde toplumdaki herkesin kendi sorunu ile temas etme ve dile getirme durumu var. Türkiye halkları bu dönemde çok daha güçlü itirazlarını dile getirdi. Göreceli de olsa bu süreçte bir barış iklimi vardı. O dönemdeki Türkiye’deki o toplumsal dönüşümü görebiliyoruz. Bu durumu her bir yurttaşa anlatmalıyız. Toplumun batısında güçlü bir itirazın olmaması ve örgütlenememesi durumu devletin Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikasıdır. Bunun için gelecekte sempozyumlar, çalıştaylar, mahalle toplantıları yapacağız. Kürt sorunu sadece Kürtlerin değil tüm halkların sorunudur” ifadelerini kullandı.

‘BİRLEŞİK DEVRİMCİ MÜCADELE ZORUNLULUKTUR’

Demokrasi güçlerinin bir çatı altında mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Koçyiğit, “Faşizme karşı yan yana durmak durumundayız. Bu bir zorunluluktur. Kaçış yok. Bu faşizmi yenmek istiyorsak, demokratik, barışçıl ve eşitlikçi bir sistem oluşturmak istiyorsak var olan güçlerin yan yana ve ittifak etmesi gerekiyor. Bu hiçbirimizin kendi ilkelerini, ideolojisini, değer yargılarını ötelemesi anlamına gelmiyor. Aksine ideolojilerin gereği de bunu gerektiriyor. Birleşik devrimci bir mücadele zorunluluktur ve her birimiz bunu kavramış durumdayız. Bunun için de tartışmalarımız sürüyor. Çok yakıcı bir süreç bizleri bekliyor. OHAL’e karşı itirazlarımızı da yükseltmeliyiz” ifadesinde bulundu.

‘İKTİDARLAŞMIŞ İSLAM TOPLUMU ESİR ALMIŞ’

Toplumda oluşturulan iktidarlaşmış dine karşı demokratik İslam’ın geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Koçyiğit, “Çok uzun yıllardan beri topluma aşılanmış kalıp yargılar var. Solculuğun dinsizlikle ilişkilendirilmiş olması gibi… Bu önyargıları yavaş yavaş toplumda kırıyoruz. İktidarlaşmış İslam, bugün toplumu esir almış durumda. Bir şekilde sistem dini haline gelmiş. Toplumun her yerinde bu çelişkileri ortaya çıkarmalıyız. Bizim de önyargılarımız vardı. Temas ettikçe bu önyargılar ortadan kalktı. Demokratik İslam’ı daha da geliştirmek için çalışmalarımız hızlanacak” ifadelerini kullandı.

‘HALKLAR ARASINDAKİ TEMASI DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ’

Devlet tarafından topluma yapay milliyetçiliğin pompalandığına dikkat çeken Koçyiğit, “Devlet tarafından inşa edilen milliyetçiliğin kendisi bir hakim ulusun diğer ulusları kendi egemenlikleri altına aldığı, kendi varlığını diğer ulusun yokluğu üzerinde kurduğu bir milliyetçilik inşa edilmiş. Bu militarizm ile de destekleniyor. Türkiye’nin herhangi bir yerinde insanlar ile temas ettiğinizde aslında toplumda böyle bir milliyetçilik yok. Son iki yıla baktığımızda, AKP’nin bütün kışkırtmalara rağmen halklar sağduyusunu koruyor. Demek ki, inşa edilmiş bir milliyetçilik var. Bunu da kırmak gerekiyor. Buradaki kodları da kırmak gerekiyor. 2013 ile 2015 yıllarının Türkiye için büyük bir şans olduğunu düşünüyoruz. Bu süreçte, bir çok kesim birbiriyle temas kurdu. Halklar arasındaki bu teması daha da büyüteceğiz” diye konuştu.

‘CHP KENDİSİNİ YENİDEN DİZAYN ETMELİDİR’

CHP’ye de önerilerde bulunan Koçyiğit, “CHP’nin, bir devletin partisi konumundan çıkması gerekir. CHP, bugün demokrasi güçlerini öğüten bir değirmen pozisyonundadır. Toplumun itirazlarını öğüten bir pozisyondadır. Bu durumdan çıkmadığı sürece topluma hiç bir şey vaat edemez. Topluma karşı yapılan siyaset sonlarını getirecektir. Elitler siyaseti yapıyor. Kendisine oy verenlere yüzünü dönmelidir. Demokratik bir sistemin ya da demokratik bir anayasa inşası gibi bir dertleri varsa o zaman toplumun diğer kesimleriyle ittifak yapmaları gerekiyor. Demokrasi bloğunun içerisinde olmalıdır ve bunu da önemsiyoruz. Bunun için de devletçi reflekslerinden vazgeçmelidir, toplumcu ve halkçı bir CHP olarak kendisini yeniden dizayn etmelidir” dedi.

Mehmetşah Oruç – dihaber

EN SON EKLENENLER