Sancar: İktidar tedbir almadı, virüs yayıldı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, gündemdeki gelişmelere ilişkin Ankara’da bulunan evinde partisinin sosyal medya hesabından canlı olarak açıklamalarda bulundu. Partisinin bugün Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı düzenlediğini belirten Sancar, toplantıda alınan kararlara ilişkin bilgi verdi.

‘HÜKÜMET CİDDİYE ALMADI, VİRÜS YAYILDI’

Sancar’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
“Hükümet ilk başta bu meseleyi çok ciddiye alır görünmedi. Hazırlıklı olduğunu söylememizi mümkün kılacak herhangi bir işaret ortaya koymadı. Bu meseleyi günlük yönetmeye çalıştı. Tehlikenin büyüklüğünün gereklerine uygun tedbirleri almadı ya da bir kısmını çok geç aldı. Dolayısıyla salgın hızla yayıldı. Ve bugün Türkiye dünyada salgının en sert yükseldiği, en sert yayıldığı ülkelerden biri haline geldi.
Sermayeye ve değer kaynak aktarmak anlamına gelen çeşitli önerilerle kamuoyunun önüne çıktı ve bunları Meclis’e getirdi, kanunlaştırdı.
Yapılması gereken insanların evde güvenceli kalmasını sağlayacak kaynakları seferber etmektir. Burada da açıkçası kamu kaynaklarının hangi amaçlarla kullanıldığını, hangi zihniyetle yönetildiğini açıkçası bir kez daha görmüş olduk. Oysa burda yapılması gereken öncelikle toplum sağlığını korumak, kaynakları buraya seferber etmek ve eğer insanların gerçekten evde kalması gerekiyorsa -ki gerekiyordu- bunları en baştan duyurmak ve evde güvenceli kalmasını sağlayacak kaynakları seferber etmektir.
Süreci şeffaf yönetmedi. Toplumun katılımını sağlayacak kanalları işletmedi. Tam tersine tekçi, merkeziyetçi bir anlayışla bu sürece karartmalarla yürüttü. Yani şeffaflıktan yoksun ve  katılımcılığı hiçbir şekilde içermeyen bir yönetim anlayışı benimsedi.
Hükümetin yaptıkları bundan ibaret değil. Kamu kaynaklarını toplum sağlığı ve güvenceli geçim alanlarına seferber etmesi gerekirken başka projelere harcamaya devam etti. Özellikle Kanal İstanbul gibi dipsiz kuyu olarak bildiğimiz projeyi hayata geçirmeye kalktı, ilk ihaleyi de yapacağını duyurdu. Bütün bunlar büyük bir sorumsuzluk örneğidir.

‘HDP SEFERBERLİK HALİNDE’

HDP olarak bizler, ilk günden merkezi kriz koordinasyonu oluşturduk. Burada çeşitli birimlerden arkadaşlarımız görev aldı ve bu koordinasyon merkezine bağlı olarak çeşitli komisyonlar oluşturduk. Bu komisyonlar ekonomiden sosyal politikalara, mültecilerden sağlığa kadar pek çok alanda her gün çalışmalar yaptılar. Bu çalışmaları rapor haline getirdik ve raporları kamuoyuyla paylaştık. Ancak medya kanallarının iktidarın tekelinde olmasının yarattığı büyük bir handikap var. Sesimizi geniş kitlelere duyurmakta zorluk çektik. Yine de çeşitli kanallarla, çeşitli yollarla kamuoyunu bilgilendirmeyi sürdürdük.

GASP VE KÜRTÇE DÜŞMANLIĞI

Bunun yanında bir de ana dilinde bilgilendirme hakkının kullandırılmamasının yarattığı çok ciddi sıkıntılar var. Oysa iktidar bu konuda bütün kanalları tıkayan bir politika izliyor. Hatta biliyorsunuz, yerel yönetimlerimize de el koyuyor. Bu süreçte de kayyum politikasını irade gasbını sürdürüyor. 8 belediyemize kayyım atandı, Batman bunlardan biriydi. Batman’a atanan kayyımın ilk  yaptığı işlerden biri web sayfasındaki Kürtçe bölümünü kapatmak oldu. Sonradan sitenin bakıma alındığı açıklaması oldu ama biz biliyoruz ki Kürtçeyi yasaklayan inkar eden tutumun yansıması bulmuştu.
Kürtçe kampanyalar başlattık. Sadece Kürtçe değil Süryanice, Ermenice, Arapça gibi dillerde de halkımızı bilgilendirmeye ve tedbir almaya çalıştık.

‘KAYNAĞIN TOPLUMA HARCANMASI ZORUNLUDUR’

İnsanlara evde kalın çağrısı yapıyorsunuz da evde kalamayanların durumu ne olacak? Evde kalanların yeterli geliri yoksa nasıl geçimlerini sağlayacaklar? Sağlıklarını ve beslenmelerini nasıl sağlayacaklar? Bu sorular çok haklıdır. Elbette burada asıl sorumluluk hükümete düşüyor. Çünkü kamu kaynaklarını hükümetin elindedir.  Burada kullanılan kaynaklar ve bütçe bütün toplumun malıdır, bütün toplumdan elde edilmiş gelirlerin toplamıdır. O nedenle topluma harcanması elbette zorunludur. Zaten Anayasada da sosyal devlet ilkesi yer alıyor. Her ne kadar bu ilke unutulmuşsa da biz hatırlatmayı gerekli görüyoruz. Daha doğrusu hükümet sorumluluklarını yerine getirmediği için tedbirlerimiz savsaklamamız söz konusu olamaz. Dolayısıyla biz elimizden gelen bütün çalışmaları sürdürmeliyiz. Ücretli izin gibi bir talebi hayata geçirmemiz gerekir.  

‘DAYANIŞMA AĞLARI KURULMALI’

Yine bu vurguyu yapalım bu çağrıyı tekrarlayalım. Her yerde dayanışma ağları kurulsun ve herkes kendi bulunduğu mahallede, semtte, köyde bu dayanışma ağlarının işlemesi için elinden gelen katkıyı yapsın. Bu çalışmaları yürütürken toplum sağlığına dikkat etmeye devam edeceğiz; bütün bu zor şartlara rağmen dayanışmayı sürdürmek mümkündür, gereklidir. Çünkü bizi hayatta tutacak olan bizim bu büyük krizlerle baş etmemizi sağlayacak olan en temel şey dayanışmadır. HDP olarak elimizden gelen katkıyı sunacağımızı, bir kez daha tekrar etmek istiyorum.

‘TTB VE SES DAHİL EDİLMELİ’

TTB; sahayı bilen, sahadan beslenen bir örgüt olarak bu işlevi en iyi şekilde yerine getirebilecek kuruluştur. Aynı şekilde Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası da bu işlevi görebilir. Bunun dışında elbette diğer büyük meslek kuruluşları ve sendikalar da çalışmaları destekleyebilir ya da çalışmaları büyük bir güçle ilerletebilirler.

ALTERNATİF ULUSAL KRİZ MERKEZİ

Bugün MYK toplantımızda tartıştığımız konulardan biri çağrısını daha önce yaptığımız alternatif ulusal kriz merkezi oluşturması gündemimizde. Bu alanı; toplumun geleceğini hükümetin bu keyfi ve yanlış politikalarına bırakamayız. Bu anlayışa terk edemeyiz. O nedenle bütün meslek emek örgütleri, katkı sağlayabilecek bütün kuruluşlar hazırlıklarını yapmalılar ve ortak bir ulusal koordinasyon merkezi oluşturulmalıdır. Elbette  bu konuda girişimlerimiz oldu, pek çok kuruluş ile görüşmeler yaptık fakat artık bunları belli bir noktaya vardırmalıyız. O nedenle bir an önce harekete geçelim; böyle güçlü güvenilir toplum sağlığını esas alan, halkın güvenceli gelişimini esas alan bir kriz merkezi oluşturmamız lazım. Çalışmalarımızı bu hafta içinde umarım ki belli bir aşamaya getirir ve sonuç alıcı bir noktaya taşırız. Bunun dışında bugün MYK’de tartıştığımız konulardan biri HDP olarak alternatif bir bilim kurulu oluşturmak için gerekli görevlendirmeleri görüştük. Bu yönde girişimlerimiz de hemen bugünden itibaren başlayacaktır.

‘CEZAEVLERİNDE CİDDİ TEHDİT VAR’

İnfaz yasası görüşülsün ve bir an önce eşit infaz yasasına göre bir düzenlemesi çıkarılsın. Cezaevleri pek çok açıdan çok ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Salgının en ciddi vurabileceği yerlerin başında cezaevleri geliyor. Bunu BM,  kaç keredir bu hususları vurguluyor ve bütün hükümetler çağrı yapıyor. Aynı şekilde AK’den de çağrılar geliyor. Bunun dışında uluslararası sivil kuruluşlar da çağrılar yapıyor ve biz de diyoruz ki güvenceli geçim, halk sağlığı ve bununla bağlantılı hiçbir mesele meclisin gündemine gelmesin.

UYARI

Aldığımız bilgilere göre iktidar kanadı Meclis’te esnek çalışma yöntemine geçmeyi düşünüyor. Yani çok az çalışma ve büyük tehditle alakası olmayan konuları gündeme getirmeye hazırlanıyor. Tekrar uyarıyoruz: sakın yapmayın bu toplumun sağlığıyla ve geleceğiyle alay etmek demektir. Meclisi sağlık ve hijyen kurallarına uyacak şekilde çalıştıralım ve  bu çalışma sürekli olsun. Bu süreklilik de esas itibariyle toplum sağlığı güvenceli geçim konularına yoğunlaşsın. Bunları tamamladıktan sonra Meclis çalışmasını esnekleştirebilir.”

 

EN SON EKLENENLER