Şener: Kürt seçmeni yok sayan AK Parti kaybedecek

AKP’nin kurucularından Abdüllatif Şener, yapılan ittifak düzenlemesinin “sopalı seçimlerden” daha tehlikeli olduğunu söyledi. “AKP Kürt seçmeni yok sayıyor” diyen Şener, “Bu ittifak seçimleri kaybeder” diye konuştu.

AKP-MHP ittifakını değerlendiren AKP eski Genel Başkan Yardımcısı ve AKP hükümetlerinden bakanlık yapan Abdüllatif Şener, Meclis’e gönderilen ittifak teklifinin uyum yasaları çerçevesinde hazırlandığını dile getirerek, muhalefetin bu çalışmanın dışında bırakılmasının “usul yönünden hile” olduğunu söyledi.
OYUNUN KURALINI İKİ PARTİ BELİRLİYOR
Şener, “Meclis’te grubu bulunan CHP ve HDP’nin ve hatta grubu olmamasına rağmen İyi Parti’nin de bu hazırlıklarda yer alması, demokrasi ve seçim güvenliği adına neler gerekiyorsa bunların birlikte konuşulması gerekiyor. Yoksa herkesin gireceği ve oyunun kurallarının belirleneceği seçime yönelik iki parti baş başa vermiş yasa hazırlıyorlar ve bunu Meclis’e sunuyorlar” dedi.
Şener, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu’nda yapılacak her türlü hazırlığın bütün partilerin katılımıyla yapılmasının bir mecburiyet olduğunu dile getirerek, “Oyunun kuralını bu iki parti belirliyor. Bunların çoğunluğu var, muhalefetin söylediklerini de dikkate almayacaklar. Seçime sadece bu iki parti mi girecek? Tarafgirlik var ve yandaş bir yasa oluşturuluyor” diye konuştu.
‘AKP MHP’LİLEŞTİ’
Şener, partilerin ittifakla seçime girmesinin demokratik bir hak olduğunu ve bunun batı demokrasilerinde de olduğunu söyledi. 1991 yılında RP-MHP ile SHP-HEP arasındaki ittifakları hatırlatan Şener, “hülle ittifaklarının” yapıldığını hatırlattı. İttifak meselesinin bütün partileri ilgilendirdiği için bu sürece diğer partilerin dahil edilmemiş olmasını da eleştiren Şener, “milliyetçi cephe” ittifakı değerlendirmelerine ilişkin de şunları söyledi: “Bir milliyetçi cephe yok. Herkes Bahçeli’yi çizgisini değiştirdi diye eleştiriyor ama aslında AK Parti MHP’lileşti. Bahçeli’nin Erdoğan’ı eleştirdiği dönemde AK Parti FETÖ ile ilişki içindeydi, Kürt açılımı yapıyordu. Bunlar Bahçeli’yi rahatsız ediyordu ama AK Parti bunları terk etti. Hatta Sur, Nusaybin operasyonlarında Bahçeli ‘Taş taş üstünde baş baş üstünde bırakma’ dedi. Dolayısıyla eski barış sürecindeki gibi değil Bahçeli’nin de talimatı doğrultusunda taş taş üstünde baş baş üstünde bırakmayan Erdoğan var. AK Parti politikaları ile Bahçeli’nin bahçesine girmiştir ve MHP’lileşmiştir. Bu ittifak AK Parti’nin isteğinden ziyade MHP’nin şiddetle istediği bir şeydir. Bunu ilk önce Bahçeli gündeme getirdi. Daha önce aksayan bir demokrasi vardı ama artık o bile yok.”
Daha önce ittifak ve koalisyonlara karşı durmasına rağmen AKP’nin neden ittifaklara yönelme ihtiyacı hissettiğinin de altını çizen Şener, “Şimdiye kadar AK Parti herhangi bir koalisyon ve ittifak ihtiyacı hissetmemiş ve şimdiye kadar girdiği bütün seçimlerde de kazanmıştır” dedi ve şöyle devam etti: “AK Parti 7 Haziran seçimlerinde bir sarsıntı yaşamıştır ve bunu da 1 Kasım seçimlerinden sonra atlatmıştır. Zaten dikkat ederseniz AK Parti’nin MHP ile ittifakı da 7 Haziran seçimlerinden sonra başlamıştır. 7 Haziran akşamından itibaren sayın Erdoğan ile sayın Bahçeli ittifakı başlamıştır.
7 HAZİRAN SENDROMU
1 Kasım’da da bu ittifakla seçimlere girmişlerdir. Şimdi farklı bir durum var. 7 Haziran sarsıntısının tecrübesiyle, sürekli anketlerle kamuoyunu izleyen sayın Erdoğan iktidarını tehlike ve riskte görmektedir. Bana sorarsanız MHP ile yapılan ittifak AK Parti açısından yanlış bir ittifaktır. Bu ittifak ile Erdoğan’ın iktidarını garanti altına alacağını düşünmüyorum. Bu ittifakla oylarının azalma ihtimali yüksektir. Bazen birinin ecele geldiği zaman hep yanlış şeyler yapar. AK Parti’yi iktidara ve sayın Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığına taşıyan söylem MHP söylemi midir? Hayır. Çünkü bu söylemle cumhuriyet tarihi boyunca hiç tek başına iktidar olan bir parti yoktur. MHP söylemleri şimdi bu ittifakın söylemleri haline gelmiştir. Dolasıyla AK Parti ve Erdoğan’ın seçmendeki algısını hiç ittifakı yakalayamamış bir söylemle tanımlamaya başlıyor. Bu kendileri açısından bir tuzak, başkaları bu tuzağı kurmuyor kendi kendine tuzak kuran bir iktidar ile karşı karşıyız. Bunlara aslında yol göstermemek lazım ama vicdanım el vermiyor. Ben ömrümün en değerli zamanları AKP’nin kuruluşu için hazırladım. Eskiden sayın Erdoğan söylediklerime çok değer verirdi ama şimdi dinler mi bilmiyorum.
AKP KÜRT SEÇMENİNİ YOK SAYIYOR 
AK Parti ve sayın Erdoğan gittikçe Kürt seçmeni yok saymaya başlamıştır. Kürt seçmenden uzaklaşmaktadır. Bu bir tercih meselesidir ve tercihini böyle koymuştur. Sadece laik, çağdaş değerlere bağlı Kürt seçmeni terk etmiyor aynı zamanda bu ülkenin en dindar en muhafazakar, inançları en sağlam olan Kürt seçmeni de terk etmeye doğru diyor. Yol alışı böyle sayın Erdoğan ve AK Parti’nin gidişatını. Bakın Sur’da, Şırnak’ta, Cizre’de, Nusaybin’de yapılan operasyonları biliyoruz. Bir siyasi parti politikaları askere havale ederek yürütür mü? İşin sosyolojik, psikolojik, ekonomik, siyasal boyutları var. Kuzey Irak’ta bir referandum yapıldı ama AKP’nin bu konudaki politikası Türkiye’deki fay hatlarını da harekete geçirdi. Bu işe Türkiye’nin bu kadar sert karşı çıkmanın mantığını anlayamıyorum ben. Oradaki insanları aç bırakırız falan… 3’üncüsü Afrin hadisesidir. Oradaki hatlarda kırıldı.
AFRİN’DE BİN DÜŞÜNÜP ÖYLE KARAR VERİLMELİ
Bu hatlara dikkat etmiyor önemsemiyor. Bu son derece önemli. Afrin’de yaşayan insanların akrabaları bizim vatandaşlarımız gibi. Ahmet Arif’in söylediği gibi tavuklarımız karışmış birbirine (Ahmet Arif’in söz konusu şiirini okuyarak) Afrin ve Kuzey Irak dediğiniz zaman bin kere düşünüp öyle karar vermek lazım. Kürt seçmeni bu duygu içerisinde gözden çıkarmıştır. 4’üncü safha da bu ittifak işidir. Gözden çıkardım diyor, görmezden geliyor. Bu koşullar içinde Türkiye’deki en zor durumda olan seçmen AKP’ye oy veren dindar seçmendir.”
Şener, dindarların başka partilere oy verdiğinin de altını çizerek, “Bir ara KONDA’nın bir araştırması vardı. Türkiye’deki en dindar seçmen HDP seçmedir” diye konuştu. Şener, “AK Parti’ye oy veren çok önemli bir dindar Kürt seçmeni vardır. AKP iktidarını bu seçmen kitlesine borçludur ve bu seçmene böylesine zulüm yapma hakkı yoktur” dedi.
‘DAHA ÇOK KÜRT SEÇMEN VAR’
“AKP’nin Kürt seçmeni yok saymasında o seçmenden umudunu kesmesinin ihtimali” olup olmadığına ilişkin de Şener, şöyle konuştu: “Böyle bir ihtimal mümkün değil. HDP’nin aldığı oyların tamamı Kürt seçmenden almıyor. HDP Türk seçmenden oy aldı. HDP 7 Haziran’da yüzde 13 oy aldı. Bunun yüzde 2-3’ü Kürt seçmen değildi. Türkiye’de nereden bakarsanız bana göre Türkiye’deki seçmenin yüzde 17’si Kürt seçmendir. Bunun yüzde 10’u HDP’ye gidiyorsa yüzde 7’si AK Parti’ye gidiyor. Peki şu anda MHP’nin toplam oyu kaçtır. Bu yüzde 7’lik oy Meclis dışında kalan tüm partilerin bile oylarının 3 katı demektir. Bir partinin bundan vazgeçen politikalar uygulamasının altında başka şeyler var. Önemli değil ben gözden çıkardım diyor.”
‘SEÇİMLER DAHA ŞAİBELİ HALE GETİRİLİR’
Şener, iktidar partisinin gözden çıkardığı ve yok saydığı Kürt seçmeni milliyetçi oylarla telafi etmeye çalıştığını belirterek, “Diğer taraftan seçimlere devlet ağırlığını koymaya çalışıyor” dedi ve Meclis’e gönderilen kanun teklifindeki sıkıntılı durumlara dikkat çekti. Şener, yeni düzenleme ile sandık kurulunun zarfları mühürleyip mühürlememesini önemsiz hale getirdiğini belirterek, konuya ilişkin de şunları ekledi: “Sandık kurulunun mührü olmasa bile geçerlidir. Halbuki seçim güvenliği sandıktan başlar. Sandık kurulunun inisiyatifini garanti mekanizmasını ortadan kaldırdığınız taktirde seçim şaibeli hale dönüşür. Bütün partilerin denetim mekanizmasını en iyi kurduğu yer sandıklardır. Anayasa diyor ki gizli oy açık tasnif. Sandık sayılırken öylesine açık ve şeffaftır ki sadece müşahitler ve görevliler değil isteyen herkes sayımı izleyebilir. Şimdi ne yaptığınız ortada.
SOPALI SEÇİMLERDEN DAHA TEHLİKELİ
Seçimlerin olduğu binaya silahlı giremeyen devletin güvenlik görevlileri sandıkların başına kadar girebilecek. E silahların gölgesinde seçim olur mu? Bu maddenin değiştirilmesi lazım. Silahlı birilerinin görüntüsü, devlet gücünü seçmenin zihnine kazıyarak seçim yaptırılamaz. Bu demokratik seçimin mantığına aykırıdır. Bu sopalı seçimlerden daha tehlikeli. Devlet ben varım devlete oy vereceksiniz demek anlamına geliyor. Devlet deyince ben Sayın Bahçeli’yi kast etmiyorum, iktidarı kast ediyorum. İttifakın birinde isim diğerinde güç var ikisi de devleti hatırlatıyor. Diğer partiler de var onların hukukunu kim koruyacak. Bir başka madde… Bir takım seyyar sandıklar kuruluyor. Ben çocukluğumdan beri seyyar sandıkla seçim yapılacağı asla akla gelmedi. Ağır hastalar için seyyar sandık konulacakmış. İyi de o seyyar sandığın nasıl doldurullacağı ve hangi partiye hizmet edeceği nasıl denetlenecek. Buna niye ihtiyaç duyuyorsun. Yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracaksınız, basın yok edeceksiniz, bütün gücü tek bir kişiye vereceksiniz, sivil toplumu tasfiye edeceksiniz, bireysel tercihi oy vermek isteyen seçmene de devlet sopası göstereceksiniz. Böyle bir demokrasi mi olur?”
MA / Kenan Kırkaya 

EN SON EKLENENLER