Yerel Yönetimler Eğitim Çalıştayı başladı

HDP’li belediye eşbaşkanlarının katılımı ile 4-7 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Demokratik Yerel Yönetimler Eğitim Çalıştayı başladı. Van’da gerçekleştirilen ve ilk iki günü kadın eşbaşkanların katılacağı toplantının açılış konuşmasını, Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bedia Özgökçe ve HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir yaptı.

Özgökçe ve Taşdemir’in konuşmalarından öne çıkan bölümler şöyle:

ERTAN: İKTİDAR KORKUDAN KAYYUM ATADI

Bedia Özgökçe Ertan:

“Son 3 yıl içinde dünyada ilk olan ve en demokratik sistem olarak tanımlanan kadın özgürlükçü yerel yönetim modeli hedef alındı. Neredeyse bütün DBP’li bütün belediyelere kayyum atandı. Kayyumların atanır atanmaz kadın kazanımlarına saldırması iktidarın duyduğu korkunun vücut bulmuş haliydi.

Oysa eşbaşkanlık, eşit temsiliyet, kadınların söz ve karar alanlarında kadın hayatlarına alan açan mekanizmalarda söz sahibi olması dünya kadınlarına ve demokrasisine armağan olan bir modeli ortaya koymuştu. İktidarlar en büyük korkuları olan bu modeli hedef alarak, yok etmeye çalışarak bir düzen kurmaya gayret etmişti.

‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIMIZI GÖSTERDİK’

Bizler kırmızı çizgimiz olan kadın özgürlükçü ve eşit temsiliyeti birebir hayata geçirmeyi hedef alan sistemimizden asla geri adım atmayacağımızı 31 Mart’ta bir kez daha gözlerine soka soka gösterdik.

Erkeğin kurduğu sistemi, kadın eşitlikçi model ile dönüştürmeye devam edeceğiz.

‘KURUMLARIMIZI TEKRAR AÇIYORUZ’

Bütün mekanizmaları tekrar kuracağımızı, kaldığımız yerden devam edeceğimizi, daha güçlü bir şekilde geleceğimizi ifade ediyoruz. Kapatılan kadın kurumlarımızı tekrar açmaya başladık. Kültürel alandaki bütün çalışmaları yeniden hayata geçirmeye başladık. Halkımızın bize verdiği destek en büyük referansımızdır. Halkımızdan ve kadınlardan aldığımız güçle yolumuza devam edeceğiz.

Yerel yönetimi bir iktidar alanı olarak değil; kadınlar, gençler, çocuklar toplumun tüm kesimlerin birlikte yürüdüğü ve onların da ortak edildiği bir alan olarak ele almak gerekir. Onun dışında kırmızı çizgimiz olan eşbaşkanlığa, eşit temsiliyete dahil etmek ve bunun sistemlerini kurmak en asli görevimizdir. Bundan asla geri adım atmıyoruz.”

TAŞDEMİR: 4 KADIN BAŞKANLA BAŞLADIK, 102 YAPTIK

Dilan Dirayet Taşdemir:

“Bizler çok büyük bir deneyimin mirasçıları ve sürdürücüleri olarak bu salonda birlikteyiz. ’99’dan başlayan ve 20 yıla yakın devam eden yerel yönetim deneyimimiz hem Kürt mücadelesinde hem de kadınların özgürlük mücadelesinde ciddi bir alan yarattı, ciddi bir boyut yarattı. Mücadelemizde önemli rol oynadı. ’99’da 4 kadın belediye başkanı ile başladık ama 2014’e geldiğimizde 102 belediyenin 102’sinde de eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemine kavuşturduğumuz bir deneyim yarattık.

‘DÜNYA KADIN MÜCADELESİNE KATKI SUNDUK’

15 yıllık kısa zamanda yaşanan bu devrimsel çıkışın arka planını kadınlar olarak doğru değerlendirmemiz lazım. Biliyoruz ki bu kazanımlarda binlerce kadının emeği var, Kürt hareketinin birikimi var. Dünya kadın hareketinin, feminist hareketin tarihsel deneyiminin sonucu olarak bu kazanımları elde ettik. Somut bir kazanım olarak bizim de dünya kadın mücadelesinde bir kazanımımız eşbaşkanlık oldu.

‘KAYYUM, KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE KARŞI SALDIRIYDI’

Kadınların katılımı, yerelden yönetim, kadınların özgürlük mücadelesi ve bu mücadeledeki iddiamız ve perspektifimiz de, mevcut iktidarlar ve erkekler egemen akıl tarafından hedef haline getirildi. Bu özgürlükçü perspektife bir talan rejimi olan kayyum rejimi ile müdahale edildi. Bu sadece belediyelere müdahale değildi bu bir kez daha imha etme, kadın köleliğini derinleştirme, erkek egemenliğini yüceltme, kolonyalist, kadın özgürlüğünü bitirme saldırısıydı. Biz bunların derin yansımalarını gördük. Örneğin Kürtçe tabelaların indirilmesi, kültür-sanat faaliyetlerine müdahale edilmesi, anadilde eğitim veren kreşlerin kapatılması, kadınların uzun yılların mücadelesi sonucu kazandığı kadın politika daire başkanlıklarına müdahale etme, tasfiye etme tam da bu kolonyalist müdahalenin sonucuydu.

‘BÜTÇELERİMİZİ TALAN ETTİLER’

Belediyelerimizin bütçesinin tasfiye edilmesi de söz konusu ki bu en çok konuşacağımız konulardan biridir. Hakikaten belediyelerin bütçeleri talan edildi. Belediyelerin imkanlarını kişisel yaşam için harcadılar. Bunun da kolonyalist bir yaklaşım olarak tanımlanması gerekiyor. Kadın kurumlarının hedef olması sıradan bir şey değildi. Tam da AKP’nin kadın politikasıyla ilgiliydi. Çünkü AKP kadını aile içinde tanımlayan, kadın köleliğini derinleştiren bir yerden siyaset izliyor. Kadın kurumlarımız kapatıldı ve bu alana müdahaleler gerçekleştirildi. Bunun en ağır faturasını yine kadınlar ve çocuklar yaşadı çünkü kadınlar ve çocuklar hem dayanışma ağlarından mahrum bırakıldı ve hem de kadın ve çocuklara yönelik şiddette artış oldu.

‘KAYYUMLARDAN SONRA ŞİDDET VE İSTİSMAR ARTTI’

Son 2 yıldır özellikle kayyumların atandığı yerlerde kadınlara yönelik şiddetin, çocuk istismarının artışını gözlemledik. Mardin örneği çok önemli bir örnekti, özellikle belediye içinde kadınları istismara yönelik kimi konuşmalar, ses kayıtları da basına yansımıştı. Bunun faturasını kadınlar ve çocuklar maalesef ödemek zorunda kaldı.

‘ÜÇÜNCÜ YOL…’

Bu ağır saldırılar ve faşizm koşullarında mücadele etmeye ve direnmeye devam ettik. Ama biz sadece bu mevcut deneyimimizle sınırlı kalmamalıyız. Bunun üzerine daha güçlü ve somut kazanımlar eklemek zorundayız. Bu bağlamda yerelde demokrasiyi geliştiren Üçüncü Yol dediğimiz siyaseti geliştireceğimiz alanların başında tam da yerel yönetimler geliyor. Üçüncü Yol çok tartışıldı sadece seçimler ve ittifaklarla gündeme geldi. Ama sadece bunlarla sınırlı olmayan yerel demokrasi siyasetini ören bir siyaset anlayışıdır. Bizim yeni deneyimlediğimiz bir sonuç değil. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü siyaset anlayışı bunun ifadesiydi. Yeniden yaşamı kadın öncülüğünde inşa etmeydi.

Sayın Öcalan, avukatlarla yaptığı bir görüşmede, ‘Ben dışarıda olsaydım, sokaklarda çöp toplardım, halka hizmet ederdim’ dedi. Bu retorik olarak tekrarlayacağımız bir şey değil. Bu tam da siyasetin nasıl yapılacağını, hangi dinamiklerle, hangi felsefeyle yapılacağını göstermesi açısından çok elzemdir. Üçüncü Yol siyaseti, hem yerelde demokrasiyi inşa etme ve hem de kadınların buna öncülük etmesidir. Bunun somut örneklerini yaratmak bunun öncülüğünü yapmak zorundayız. Elbette bir yerel yönetim modelimiz var. Bunu tüm detayları ile tartışacağız ama yerelden siyaseti inşa etmek demokratik şeffaf bir yönetimin adıdır. Bütün müdahalelere rağmen yerellerde bu siyaseti inşa etmek ve bunun öncülüğünü yapmak gibi bir sorumluğumuz var. Bu halkın temsilcileri olarak, bu mücadelenin felsefik öncülüğüne soyunan kadınlar olarak bu mücadeleyi yürütmek ve gereğini yerine getirmek birinci önceliğimizdir.

Diyadin provokasyonuna demokratik siyasetimizde ısrar ederek cevap vereceğiz.”

EN SON EKLENENLER