Yörük: Amaç Suriye’nin batısında Baas rejimini yeniden tesis etmek

Türkiye’nin Efrin’e dönük saldırı planlarını değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Zafer Fehmi Yörük, Rusya ve Suriye rejiminin Türkiye’nin saldırılarına göz yumması ile amaçlanan durumun, “Suriye’nin en azından Fırat’ın batısında kalan bölgesinde Baas egemenliğini yeniden tesis etmek” olduğu tespitinde bulundu.

Çatışmalı sürecin devam ettiği Türkiye’de, hükümet tarafından gelen açıklamalarla Efrin’e dönük saldırı planları tartışılıyor. Yrd. Doç. Dr. Zafer Fehmi Yörük, saldırı ile amaçlananları değerlendirdi.

Türkiye özelinde AKP’nin Suriye politikasının yanlış olduğunu dile getiren isimlerden Yrd. Doç. Dr. Zafer Fehmi Yörük, “Kobanê düştü düşecekten Rakka düştü düşecek noktasına geldik. AKP hükümetinin DAİŞ ile ne gibi bir ilişkisi var, hala karanlık bu nokta. Bu ilişkinin sonucunda DAİŞ’in şu anda bölgede temizleniyor oluşu siyasal iktidarı ne kadar rahatsız ediyor bunu bilemiyoruz. Ben bunun semptomu olarak görüyorum (Cerablus ve Efrin sınırına) yığınak ve saldırı planlarını. Tabii bu sadece bir ruh hali ile açıklanacak mesele değil; ama böyle bir psikolojik tarafı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Rakka kentine Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) ilerleyişi devam ediyor. Bu, Türkiye’de ittifak halinde olan şeriatçı-derin devlet bloğunu rahatsız ediyor” diye konuştu.

‘EFRİN PLANI KATAR-TÜRKİYE İLİŞKİSİ İLE ANALİZ EDİLMELİ’

Suriye politikasının ve Efrin’e dönük planların askeri taraflarının göz ardı edilemeyeceğini de belirten Yörük, “Rojava’nın herhangi bir bölgesinin tehdit altında olması, Rakka’daki QSD güçlerinin bir bölümünün o tarafa kaydırılması zorunluluğunu da doğuruyor. Rakka’nın düşmesini engellemek olmasa da geciktirmenin hedeflendiği ortada. Bu gecikmeden Türkiye’deki siyasal iktidarın bir çıkarı olmalı diye akıl yürütebiliriz. Ama bu çıkar ya da beklenti somut olarak nedir? Bu konuda yalnızca Türkiye’nin Musul ve Rakka operasyonlarında ‘açığa alınması’ gerçeğini değil, Türkiye’deki siyasal iktidarın bölgedeki tek açık müttefiki olan Katar rejiminin son dönemde içine düştüğü zor durumu da göz önüne alarak bir analiz yapmak gerekir” dedi.

‘AMAÇ SURİYE’NİN BATISINDA BAAS EGEMENLİĞİNİ YENİDEN TESİS ETMEK’

Türkiye’nin Efrin’e dönük topçu atışlarına Rusya ve Suriye rejiminden karşı tepki gelmemesine değinen Yörük, ABD’nin Suriye ordusunu vurmasının ardından rejim ve Rusya’nın amaçlarının daha fazla açığa çıktığını söyledi. Yörük, Rusya ve Suriye rejiminin Türkiye’nin saldırı planları karşısında sessizliğini, “Suriye’nin en azından Fırat’ın batısında kalan bölgesinde Baas egemenliğini yeniden tesis etmek” sözleri ile değerlendirdi.

‘SAVAŞ HALİ İKTİDARI BESLİYOR’

Türkiye’nin Efrin’e dönük saldırı planlarının iç siyasetten bağımsız olmadığını da belirten Yörük, şöyle devam etti: “Savaş hali Türkiye’deki iktidarı çok besliyor. Bu savaşın Kürtlerle olması, Türkiye’de şeriatçı-derin devlet iktidar blokunu perçinlerken zaten bölük pörçük olan muhalefeti de sürekli bölüyor. Muhalefetin büyük bir kısmı da milliyetçi üniter devletçi. Onlar da Kürt oluşumlarını Türkiye’ye bir tehdit olarak görüyorlar. Savaş halinin siyasal iktidara çok yaradığını görüyoruz. Türkiye, AKP iktidarının son döneminde başka bir rotaya girdi. Savaş hali bu rotayı besliyor. Bu olmadan iktidar kendisini ayakta tutamayacak gibi görüyor.

FATURASI MİLYONLARIN SIRTINDA

90’larda bir savaş lobisi vardı. Kürtlerle olan çatışmanın devamından nemalanan bir çıkar grubu oluşmuştu. 90’lı yıllardan farklı olarak toplumun yalnızca izleyici ve meşruiyet kaynağı olarak değil, fiilen katılıma davet edildiği bir savaş konsepti yürürlüğe konmuş bulunuyor. FETÖ tasfiyelerinin de katkısıyla devletin şiddet aygıtları ya da iç ve dış güvenlik güçleri yeniden yapılanırken yaygın bir istihdam alanı da ortaya çıkmış bulunuyor. Yarı profesyonel bir ordu sistemine geçiş ve paramiliter güçlerin yeniden yapılanması sürecine dikkatli bakmak gerekiyor. Uzman çavuşluk, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli er gibi kategorilerin yaygınlaşması yanında, JÖH ve PÖH gibi paramiliter yapıların artan kadro ihtiyaçları ile birlikte yeni bir savaş ekonomisi gelişiyor. İşsizlik ve yoksulluk batağı içindeki milyonlar için aileden bir erkek çocuğu devlete savaşçı olarak vermek bir kurtuluş olarak görülüyor sanki. 2015’ten itibaren oluşmakta olan savaş bloğu, geçmişin dar savaş lobisinden çok daha yaygın ve ne yazık ki popüler… Savaş halinden beklentiler toplumun kılcal damarlarına işliyor. Savaş ekonomisi, toplumun geçim kaynakları arasında önemli bir yer kazanma yolunda. Aslında bunun çok tehlikeli bir yanılsama, korkunç bir yalan olduğunu biliyoruz. Çünkü işin insani boyutu bir yana, savaşın ekonomik faturası da yine o yoksul ve işsiz milyonların sırtında. Ortadoğu’daki durum netleşmedikçe AKP’nin siyasal iktidarı için şiddeti bir siyaset enstrümanı olarak kullanma lüksü de her zaman var olacaktır. İçinde bulunulan bölgesel savaş ve iç savaş atmosferinde bunu meşrulaştırma olanağı her zaman var. Ülke içinde demokratik güçlerin hak ve adalet arama mücadelesinin seyri bu gidişatı engelleme yönünde etkili olacaktır. Ama esas çözümün Ortadoğu’daki dengeler olacağını düşünüyorum.”

EN SON EKLENENLER