‘Biz ibadet icin camiye ihtiyaç duymayız’

Ankara Tuzluçayır’daki protesto gösterilerine polisin sert müdahalesi, temel atma aşamasına gelen ‘Cami-Cemevi’ projesini ülke gündeminin ilk sıralarına taşıdı. biz_ibadet_icin_camiye_ihtiyac_duymayiz_h41680Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy, Yurt Gazetesi’nin sorularını yanıtladı:

‘ALEVİ HAKLARI TANINMALI’

Sayın Veliyettin Ulusoy, Cami-Cemevi projesini nasıl yorumluyorsunuz? Bu projenin kardeşliğe hizmet edeceği söyleniyor, ne diyorsunuz?
“Eğer Cami-Cemevi projesi Alevi-Sünni kardeşliğine hizmet edecekse önemli, ancak hiçbir alanda eşitlik yokken buradan bir eşitlik sağlanamaz. Cemeviyle camiyi yan yana yaptık tamam, ama kamu kurumlarında Alevilere hiçbir şans vermiyorsun. Bir Alevi Vali, General, Genel Müdür yok. İnancımızı istediğimiz gibi yaşayamıyoruz. Sonra camiyle cemevini yan yana koyunca kardeş oluyoruz. Önce karşılıklı saygıyı öğrenmeliyiz. İnançlar birbirine saygı duymadıkça, inançlar eşit olmadıkça, ortaya düşmanlık dışında hiçbir şey çıkmaz. Bir düşünün; Camide ezan okunuyor, Cemevinde ise bizim çok kutsal saydığımız darda durduğumuz Duaz-ı İmam aynı anda okunuyor. Birinin susması lazım. Hangisi susacak acaba? Bunlar çok önemli şeyler…

‘CAMİSİZ DE İBADET EDERİZ’
“Bizim dergahlarımızda cami yoktur, bizim ibadet şeklimiz Sünnilerle kıyaslandığında çok farklıdır. Biz ibadet için Camiye ihtiyaç duymayız. Bu projedeki Cami bu anlamıyla bizim için bir asimilasyon harekettir. Şunu da söylemek zorundayım ki; Devlet kendi Alevisini yarattı ve bu Aleviler de asimilasyona alet olan insanlardır. İyi niyetliler şüphesiz vardır ancak bu projede iyi niyet olmadığını temelde görüyorum ben…”

‘GÜLEN’İN ALEVİSİ OLMAYIZ’

Eşit olmadan kardeşlik olmaz diyorsunuz ama sanki bu proje de gözetilen en önemli konu bir “Alevi-Sünni sentezi”. Böyle bir sentez mümkün olabilir mi?
“Böyle bir sentezden ziyade, Alevileri Sünnilik çatısı altında toplama veya Aleviliğin içini boşaltarak, Sünni inancının hakim olduğu ama adı Alevi olan bir inanç, yeni bir inanç yaratmaya çalışıyorlar. Bugün bazı kurumlar bizim gençleri çalıp ve kendilerine Alevi diyen o gençlerle Alevilikle ilişiği olmayan bir toplum yaratıyorlar… Fettullah Gülen, Alevileri Müslüman yapmak amacındadır. Artık kendi gibi düşünen bir toplum yaratmak amacında olduğu için böyle yapıyor olabilir. Devlet de, Gülen de kendi Alevisini yaratmaya çalışıyor…”

‘ASİMİLASYONA HİZMET EDER’
“Devlet kendi Alevisini ya da Sünnisini yaratmaktan vazgeçmeli, artık dinden elini çekmeli. Devlet hakem olmalı, devlet dine maddi destek sunmamalı. Gerçek devlet, yalnızca inançlar birbirine saygısızca davranırsa parmağını kaldırmalı! İşte o zaman gerçek eşitlik gerçekleşir. Yoksa bu Cami- Cemevi yapma projeleri sadece asimilasyon amaçlı olur, asimilasyona hizmet eder. Tıpkı bugün Hacıbektaş dergahında 1830’lu yıllarda Nakşibendi şeyhleri tarafından yaptırılan cami gibi. Aynı şey Dimitoka’daki Seyit Ali Sultan Dergahı’na sonradan yaptırılan cami için de geçerlidir.”

‘CAMİ EMEVİLERDEN SONRA’

Sayın Ulusoy, bu projenin “bin yıllık bir proje olduğu” da söyleniyor. Siz nasıl yorumluyorsunuz?
“Ne bin yıllık projesi? Böyle bin yıllık proje mi olur? Geçmişte mescitler vardı. mescitlerde ibadet edilirdi, fakir fukara gecelerdi, yemek yerdi ve orada toplanılıp karar alınırdı. O zamanki şartlarda Mescitler, bugünkü bizim Cemevlerinin aşağı yukarı karşılığıydı. Camiler Emevilerden sonra oldu. Şimdiki camiler mescitlerin işlevini yüklenmediler… İki ayrı yaklaşımı birleştirmeye çalışmak, bir arada olmasını zorlamak yerine; iki ayrı ibadethanenin birbirine saygılı ve yan yana yaşamasını sağlamak gerekir. Önemli olan budur. Bizim yolumuzda kin yoktur. Sünnilerin de bize kini olmayacak ve birbirimize saygılı davranacağız, çıkar yol budur!”

‘KARDEŞ KARDEŞİ VURMAZ!’

Bolca kardeşlikten, barıştan söz ediliyor ama demokratik protesto hakkını kullanan insanlara gaz ve su sıkılıyor. Nasıl yorumlamak gerekiyor?
“İşte gerçek kardeşliği orada görüyoruz. Gerçek kardeş olsak, bir kardeş bir kardeşe böyle bir muamele yapmaz. En azından daha saygılı olur. Herkes kendi inancını istediği gibi yaşar. Bu şekilde müdahale edilmesi bizim yolumuza çok terstir, inancımıza da çok terstir. Bizim için insan önemlidir. Herkes düşüncesini, protesto ederek de yazarak da türkü söyleyerek de söyleyebilir, devlet insanlara gazla, suyla bu şekilde muamele yapamaz. Ölenler var, yaralananlar var. Hep Alevi gençler öldürülüyor, bu düşündürücüdür! Bu projeyi destekleyenler bunu da göz önünde bulundursun…

Önceki gün 22 yaşındaki Ahmet Atakan öldürüldü. Hem Gezi’den, hem de Suriye’den dolayı bölgede gerilim çok yüksek. Ne yapmalı?
Yaşananlardan dolayı, ölen insanlardan dolayı yüreğimiz yanıyor. İnancından dolayı kovuşturmalar, ölümler, kan bu bizleri üzüyor. Ben Reyhanlı’ya gittim. Sünni vatandaşlarımızın evlerine taziyeye gittim. Bir an önce çatışmalar durmalı. Barış sağlanmalı. Alevilerin ölmesi de Sünnilerin ölmesi de bizi üzüyor. İnsanlar ölmesin, barış ve huzur içinde yaşasın!

DİYANET KUL HAKKI

Bugün Diyanet’in her kuruşunda, her yatırımında bizim de hakkımız var. Ben şahsen kendim için söylüyorum; Ben kendi hakkımı helal etmiyorum! Diyanet İşleri Başkanlığı’nda en küçük bir temsil yetkimiz yok, biz Diyanet’te temsil de istemiyoruz. Bizim hakkımız verilmeli. Bizim inancımızın temelinde kul hakkı vardır. Diyanet ise her gün, her dakika kul hakkı yiyor… Kul hakkı önemlidir. Alevi Bektaşi inancının temeli olan eline, beline diline hakim olma düsturunun temelinde kul hakkı vardır. Bu kul hakkının hesabı yıllık görgü cemlerinde verilir. Biz de öldüğünüz (Hakk’a yürüdüğünüz) zaman zaman bile dara durursunuz! Dardan indirme cemleri uygulanır. Hakka yürüyen şahsın, en yakını olan kimse, Müsayibi, oğlu, kimse o kefil olur ve görgüden geçer, helalleşilir! Onun kefili olan kimse her türlü şeyi üzerine alır, borcu varsa öder, alacağı varsa alır, sözü varsa yerine getirir. Bizim inancımıza göre kul hakkını üzerinizden atmak için, ağlattığınızı güldürmek, düşürdüğünüzü kaldırmak vardır…”

röportaj : NECDET SARAÇ – Yurt Gazetesi

EN SON EKLENENLER