Katırcıoğlu: Savaş da kriz de vergilerle halka ödetilecek

Meclis Plan Bütçe Komisyonu yarın genel bütçeyi görüşmek için toplanacak. Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi, gelir vergisi tarifesine yeni dilim ve oran eklenmesi gibi düzenlemeleri de içeren kanun teklifi komisyondan muhalefetin itirazlarına rağmen geçti. 2019’u geride bırakırken hazinenin 100 milyarın üzerinde açık vermesi beklenirken, iktidar 2020’de ise dolaylı ve dolaysız vergilerle rekor seviyede bir vergi geliri elde etmeyi planlıyor. AKP’nin tartışmalı vergi ve bütçe planlarını, ekonomideki göstergelere da bakarak HDP Meclis Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Erol Katırcıoğlu ile konuştuk.

Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda 3 yeni vergi çıkarıldı. Hatta icat edildi gibi yorumlar da yapıldı. Öte yandan 2020’de vergilerden rekor seviyede gelir bekleniyor. Ekonomik krizin derinleştiği bu süreçte vergilerin faturası kime kesilecek?

Bütçe açığı 80 milyar lira olarak gerçekleşti. Bunun 70 küsur milyar TL’si Merkez Bankası kaynaklarından kullanıldı. Böylelikle enflasyonist bir sistem kurdular ve Merkez Bankası’nın kaynakları bir tür para basmaya döndü. Piyasadan çekilmiş bir para tekrar verilince likitte genişlemiş olur ve bunun da dediğim gibi enflasyonist bir etki yarattığı ortada. Dolayısıyla toplamda baktığımızda bütçe açığının çok daha fala olduğunu belirtmek gerekiyor. İkincisi olarak da bütçe açığının nasıl karşılanacağına dair verdikleri vergi politikası çok anlamlı değil. Geçen yılki vergi tahsilatı çok düşük. Vergi çıkarıyor ama tahsil edilemiyor. Böyle olunca da efektif ve tek adımlık gelirler elde etmek üzere davranışlara yöneliyor. Vergi alabilmek için sağlam bir kaynağa ihtiyaç vardır. Ama artık insanların vergi verecek gücü kalmadı. O yüzden bu tahsilat çok düşük gerçekleşiyor. Öte yandan benim anladığım kadarıyla bu yılın bütçe açığını 105 milyar TL olarak bitirecekler. Zira ikinci yeni ekonomi paketi için de tartışmalı kaynaklar gösteriyorlar. Biliyorsunuz Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi çıkardılar.

Peki, bu yeni vergilerin uygulama sonuçları ne olacak?

Turizm çok önemli bir gelir kaynağı. Ufak bir vergi bile yaratıldığında bir gelir kaynağı elde etmiş oluyorsunuz zaten. Beş yıldızlı otellerden kişi başına 18 liralık bir vergi alınacak. Öte yanan dijital hizmetlerden alınan vergiler ise Google, Netflix gibi ticari yapılardan elde edilecek. Biz komisyonda şunu söyledik: “Siz bu vergileri şirketlerden alacaksınız; ama bu şirketler de parayı nereye yazdıracak, kimden çıkaracak? Elbette ki halktan alacak, halka verdiği hizmete ekleyecek fiyat olarak.” Yani aslında bir şekilde dolaylı vergi yaratmış oldular. Fakat itirazlarımız kesinlikle dikkate alınmadı.

Komisyonlar bu süreçte “görünürde” kalıyor o zaman…

AKP genellikle yasaları ve düzenlemeleri torba olarak sunuyor. Bunun içerisinde birçok düzenlemenin geçmişine bakmaya bile fırsat vermeyen bir yöntem bu. Örneğin geçen hafta tartışılan su ürünleri yasası gibi. Su ürünleri üzerine bir yasa çıkarıyorlar ve bu tamamen kooperatifçilik ve küçük üreticiyi yok eden bir tarzda. Sistemi tümüyle büyük şirketlerin iş yapabileceği hale getiriyorlar. Evet, bu kendi tanımları içinde serbest piyasacı bir tutum ama bu yasaları çıkarırken kimseye sorulmuyor. Biz yaptık oldu tavrındalar. Geçenlerde bir kurum ihdas ediyorlar. Kurum esasında bağımsız bir kurum ve de hükümetin de etkilerine karşı tavır alabilecek bir yapıda olması lazım. Ama kurum bakanlığın bir parçası olarak kuruluyor. Bir yandan serbest piyasa ekonomisinin kuraları ve kurumları var gibi görünüyor ama esasında onlar bile yok. Mesela Rekabet Kurumu, bağımsız olması gerekirken, Rekabet Kurumu Başkanı, Ticaret Bakanının arkasında oturuyor bütçe komisyonunda. Ben sordum komisyonda “Niye orada oturuyorsunuz?” diye buna verecek cevap yoktu. Ya da yine plan bütçede Toprak Mahsulleri Ofisi kamu halelerinden çekilmek istiyor.

Neden?

Kendi ihalesini kendi belirlemek istiyor çünkü. Neymiş kamuda yavaş oluyormuş daha hızlı yapılabilirmiş. AKP’nin en büyük sorunlarından biri hızlı olmayı iyi bir şey zannetmesi. Hızı alınan karar doğrudur diye bir şey yok ki. Demokrasi de yavaş bir sistemdir ama herkesin görüşü alınıp bir süzgeçten geçirilerek sonuca varılır. Hızlı karar vermek ya da tek elden alınan kararın işin doğru sonuçlanması anlamına gelmiyor.

Öte yandan bütçe açık veriyor, TL değer kaybediyor ve ülke darboğazdayken geçen yıl savunmaya 102 milyar TL şimdi ise 2020’de 141 milyar TL ayırılması bekleniyor. Bunun nasıl bir izahı var?

Erdoğan’ın “Siz o kurşunların ne kadar olduğunu biliyor musunuz?” diyordu. Bu şunu göstergesi ülkeden iktisadi kaynakların nasıl dağılacak (ki bu ekonominin temel meselelerinden biridir) sorusuna Tayyip Erdoğan ve iktidarın verdiği cevap “Daha çok silahlanma” olarak veriliyor. Savaş kaçınılmaz olarak bir maliyet ortaya koyarken bunu da bir şekilde bize ödetecekler.

2017’nin sonundan bu yana ekonomik krizden bahsediliyor. 2018 ve 2019’da ise iyice derinleşen bir kriz var. Başlarda AKP’nin bu kadar krizle gideceği görüşü hâkimdi. Ama şimdi bu görüş tek başına çok etkili değil. AKP tüm bunlara rağmen iktidarı sarsılsa da yerini koruyor. Bunun neye bağlıyorsunuz?

Ekonomik kriz bugün çok ciddi bir sorun, görüyoruz ki AKP’nin hazırladığı programlarda buna çare olabilecek durumda değil. Ekonomik krizin süreceği de belli fakat Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu yüzden gideceğini söylemek fazla hayalci ve determinist. Bir de iktidar sadece ekonomiyi değil ki uluslararası alanı da siyaseti ve birçok şeyi de kötü yönetiyor. Zaten 2008-2009’daki AKP’nin başarısının en büyük sebebi elbette Kemal Derviş programı ve diğeri de kadrolarını FETÖ’den devşirilmiş olmasıydı. FETÖ’nün kadroları görece daha yetenekli ve yetişmiş elemanlardı. Zaten hep başarılı da değillerdi. 2008’de teğet geçti ama dünya ekonomik krizinin sonuçlarının 2009’da yaşadık. Yanılmıyorsam 4.7 bir küçülme ile kapatıldı o yıl. Sonrasında da dur kalk şeklinde ilerledi. 2017’de Erdoğan bir canlanma yaratmak için Kredi Garanti fonu kullanarak özellikle KOBİ düzeyindeki şirketlere büyük bir destek verdi. Sonuç olarak bu kredi işe yaradı ve %7 civarında bir büyüme elde ettiler. Biz o zamanlar da yazıp gidiyorduk bunu zorlama bir ekonomi olduğunu. Çünkü kamu kaynakları kullanıldı ve bu bütçe açığının ortaya çıkması demektir. Bugün yaşadığımız tablo da onu gösteriyor zaten. Bunun sonrasında sert düşüşler yaşandığı süreçte popülist bir şeklide “Dünya bize karşı komplo kuruyor” gibi söylemlerle girdiler.

Bu da bir şekilde iç politikaya oynamak içindi…

Evet, Meclis Plan Bütçe komisyonunda da bunu defalarca dile getirdim. Bir deyimle anlatmak gerekirse “bir yaranız varsa birileri de gelir kaşır.” Siz kendi içinizdeki sorunu çözemezseniz, birileri gelip işinize bir şekilde bozar. Kapitalizm içerisinde yaşıyoruz ve kapitalizmi dediğiniz şey böyle işliyor. Kâr elde edebileceğini düşünüyorsa geliyor, bunun aksini düşünüyorsa gelmiyor. Sonuç olarak bu beceriksizlikleri ve zaaflarını farklı yollara çevirerek açıklamaya çalıştılar.

EN SON EKLENENLER