Kaybolmadı kaybettirildi

“Elde ettiğimiz bulgular doğrultusunda hem ailesi hem de avukatı olarak Gülistan’ın kaybolmadığını, kaybettirildiğini söylüyoruz. Özellikle Gülistan’ın intihar ettiği algısının kesinlikle yanlış olduğunun altını çiziyorum: İntihar ile ilgili tek bir veri bile yok. Gülistan dosyası toplumsal dayanışma ve baskı ile çözümlenecek bir dosyadır. Duyarlılık bekliyor ve Gülistan’ın sesi olmaları çağrısında bulunuyoruz.”escort kocaeli


BARIŞ BALSEÇER
Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’dan (22), 5 Ocak’tan beri haber alınamıyor. Arama çalışmaları sonuç vermezken, olayla ilgili sürdürüldüğü belirtilen soruşturmada ise halen bir sonuç elde edilmiş değil. Doku’nun aile avukatı Ali Çimen, tanık ifadeleri ve kamera kayıtları ile elde ettikleri bilgiler ışığında Gülistan’ın intihar etmediğini, kaybettirildiğini söylüyor. Bir insan yaşamından söz ettiklerini ifade eden Çimen, Gülistan Doku’nun bulunması ile ilgili kamuoyunun desteğinin önemli olduğuna dikkat çekti.

Avukat Ali Çimen, 133 gündür haber alınamayan Gülistan Doku’nun dava dosyasıyla ilgili ilk günden son güne kadarki durumu Yeni Özgür Politika gazetesine değerlendirdi.

Avukat Ali Çimen

Gülistan Doku davasıyla ilgili araştırmalarınızda ne gibi bulgulara ulaştınız? Tanık ifadelerinde ve kamera kayıtlarında neler yer alıyor?

Gülistan, bir pastanede saat 16.00-23.00 saatleri arasında part-time çalışan bir öğrenciydi. Kaybettirilmesinden bir gün önce, yani 4 Ocak’ta çalışırken saat 20.00 sularında şüpheli Zeinal Abarakow’un üvey babasının telefonundan kendisine bir mesaj geliyor. İş yeri sahibinden izin aldıktan sonra şüpheli Zeinal Abarakow’un evine gidiyor. Dersim, tamamen güvenlik kameralarıyla izlenen bir kent. Dolayısıyla hazırladığımız dosyada bu ana dair görüntü kayıtları mevcut. Evde bir saate yakın süre kalıyor. Saat 21.00’de evden çıkışını yine kamera görüntülerinden tespit ettik. O önde, arkasında ise şüpheli Zeinal Abarakow var.

Evden çıkış anı sonrasını ise göremiyoruz. Saat 21.30 civarında bir vatandaş 155 İhbar Hattı’nı arayarak, “Burada genç bir kadın zorla araca bindiriliyor” şeklinde bir ihbarda bulunuyor. Polis geliyor. Bu ana dair göremediğimiz görüntülerde zorla araca bindirilen kişi Gülistan’dır. Gülistan araca binmek istememiş. Vatandaşın ihbarı sonrasında gelen polisler şüpheli Zeinal Abarakow’un üzerini arıyorlar. Üzerinde kimlik çıkmadığı için evi aranıyor.

Olayların bu kısmına dair şüpheliden ve ailesinden alınmış bir ifade bulunmuyor. Bütün bu bilgileri, olay sonrasında Gülistan’ın evine gittiği ve bu olayı anlattığı hocası Hatice’den öğrendik. Gülistan’dan haber alınamayan ilk gün sonrasında Hatice bizzat emniyete giderek, 4 Ocak tarihinde Gülistan’ın kendisine anlattığı bu olayı aktarıyor.

5 Ocak günü neler yaşanıyor?

Gülistan 5 Ocak sabahı kahvaltıdan sonra kafeye gidiyor. O anların da video görüntüleri mevcut. Görüntülerde kafe kapısının önünde şüpheli Zeinal Abarakow’un Gülistan’a bağırdığını, el kol hareketlerinden anlayabiliyoruz. Bu olayı, kafede çalışan bir iş arkadaşı da şüpheli ile Gülistan’ın tartıştığını verdiği ifadede belirtiyor.

Bu tartışmadan sonra saat 12.00’ye kadar Gülistan’ın telefonunun sinyalini de tespit ettik. 12.00’den sonra telefon sinyali de kesiliyor. Gülistan’ın ortadan kaybolması üzerine yurttan arkadaşları endişeleniyor. Gülistan’ın şüphelinin yanında olabileceğini düşünerek kendisini arıyorlar.

Gün boyu sadece bir kişiye telefondan cevap veriyor;  saat 17.00’de Zaynal’ı arayan Gülistan’ın arkadaşı Gülşen’e… Gülşen emniyete giderek, whapsapp üzerinden Zaynal ile yazışmasını sunuyor. Yani birçok insan şüpheli ile ilgili bir şeyler ima ediyor. O whatsapp görüşmesinde Zaynal diyor ki, “Gülistan kendi başına bunları getirdi!” Gülşen ne olduğunu bilmiyor o an. Zaynal, “Gülistan dün gece başıma bela oldu, onun yüzünden evde huzursuzluk oldu” diyor. Yani buradaki mesajında sanki Gülistan’a her ne olmuşsa, hak etmiş gibi bir anlamda yazıyor. Düşünün Gülistan bu kişinin kız arkadaşı ve telefonda bunu söyleyebiliyor. Kendisini sorumlu hissetme yok. Gülistan ortalıkta yok ama Zaynal aramaya bile gitmiyor. Herhangi bir insani duygu belirtisi yok ve bu duygusuz hali savcıya da söyledim. Yani masum bir insan duygusal olur. Hele ki kendisi bu durumdan suçlanıyorsa, suçsuzluğunu ispat etme derdi olur. Aile ile empati bile kuramıyor. Sanki aile çocuklarının öldürülmesini arzulamış gibi hala aileyi suçluyorlar.

Zeinal Abarakow ile ilgili başka hangi bilgilere ulaşabildiniz?

Şüphelinin 5 Ocak günü saat 16.00’da işyerinden çıktığını yine kamera kayıtlarından görüyoruz. 16.00-19.00 saatleri arasında ne yaptığını ise bilemiyoruz. İfadesinde 15.00’da spor salonuna gittiğini söylüyor ama işletme sahibi şüphelinin saat 15.00’da spor salonuna geldiğini ve yarım saat kaldığını söylüyor. Gülistan’dan haber alınamayan bu kritik saatlerde Zeinal Abarakow’un ne yaptığını bilmiyoruz.

Munzur Üniversitesi’nde çalışan iki vatandaşın da emniyette ifadesi bulunuyor. Gülistan ortalıkta yok, polise kayıp bildiriminde bulunulmuş ama kimse gidip üniversitede bir araştırma yapmamış. Dolayısıyla bu iki vatandaşın ifadesini kimse almamış. Olay basına yansıyınca kendileri bizzat karakola giderek ifade veriyorlar. Üniversitenin kalorifer tesisat işlerini yapan bu iki kişi araçları ile köprüden geçerken, saat 16.44’de Gülistan’ı gördüklerini emniyette anlatmışlar. Bu iki arkadaşın araçlarına PTS’den (Plaka Takip Sistemi) baktığımızda, söyledikleri gibi araçlarının saat 16.44 de köprüden geçtiklerini teyit ettirdik.

Bu tanıkların tarif ettiği kişi birebir Gülistan’ın kendisi. Tanıklar, Gülistan’ın köprü üzerinde hareket ettiğini ifade ediyorlar. Tam da bu saatte şüpheli Zeinal Abarakow ortalıkta görünmüyor. Yani Gülistan’ın kaybolmasında ‘kritik saatler’ dediğimiz bu saatlerde hem Gülistan hem de şüpheli ortada yok.

Peki intihar iddiası neye dayandırılıyor?

Gülistan’ın Dilek ismindeki arkadaşı kayıp sonrası emniyete giderek ihbarda bulunuyor. Dilek’e ait olmayan birçok iddia ifadesine eklenmiş. Güya Gülistan’ın Dilek’e, “Munzur’a atacağım kendimi. Beni yalnız bırakmayın” dediği ifadede yer almış. Ama Dilek beyanının böyle olmadığını hem kendisine giden savcılara hem de bana yazılı şekilde iletti.

Dilek’in vermediği beyan üzerinden Anadolu Ajansı haber yaptı. Gülistan’a ait bir not var, bu doğru. Ama bu not bir yıl öncesine ait ve yurttaki arkadaşları ile aralarındaki bir şakalaşma ile ilgili notlar. Arkadaşları emniyete giderek notun bir yıl evveline ait ve aralarındaki şakaya dair notlar olduğunu söylediler. Notta “ölürsem, kalemimi sana bırakıyorum” şeklinde espriler var.

Bu şaka notları alınarak toplumda bir ‘intihar’ algısı oluşturulmaya çalışıldı. Böylelikle de Zeinal Abarakow şüpheli olarak değerlendirilmedi. Abakarov ‘bilgi sahibi’ olarak değerlendirilip ifadesi alındı.

Bütün bunları değerlendirdiğimizde ortada ‘makul’ şüpheler bulunuyor. Bu makul şüpheler doğrultusunda normalde ‘önleyici tedbir’ olarak Zeinal Abarakow’un direkt tutuklanması gerekiyordu. Çünkü tanıkların ifadeleri ve kamera kayıtlarında Gülistan’ın en son görüştüğü kişi Zeynel Abakarov. Ve bu kişi Gülistan’a bağırıp çağırmış. Gülistan’ın kaybolmasından birinci dereceden sorumlu olan birisi. Böyle bir durumda savcılık makamı ortadaki bilgiler doğrultusunda böyle bir şüpheliyi normalde doğrudan tutuklar. Hatta bundan daha az delile sahip olaylarda bile savcılık doğrudan tutuklamada bulunur.

Bütün bulgular ele alındığında savcılık soruşturmasının doğru yürütüldüğünü söylemek mümkün mü? Soruşturmada gelinen son durum nedir?

Zeinal Abarakow’un üvey babası asayiş şubede görevli bir polis ve soruşturmayı yürüten de ‘asayiş şube’. Bu durum hem ahlaki hem de hukuki olarak sorunludur. Baba hem taraf hem de soruşturmayı yürüten ekipte yer alıyor. Bu kişinin savcılık tarafından doğrudan soruşturmadan alınması gerekiyordu.

Tüm bu hatalardan kaynaklı dosya ilerleyemedi. Ben Gülistan’ın kaybettirilmesinden 70 gün sonra davaya dahil oldum. Ayrıca salgından kaynaklı yaklaşık iki aydır da iş yapamıyoruz.

Sizin talepleriniz nelerdir? Talepleriniz savcılık tarafından dikkate alındı mı?

Olaya dahil olduktan sonra savcılıktan, Gülistan ve Zeinal Abarakow’un 5 Ocak’ta 16.00 ile 19.00 saatleri arasında nerede ve ne yaptıklarına dair detaylı bir araştırmanın yapılması talebinde bulundum. Elde olan görüntülerin iyileştirilmesi ve iyileştirilen görüntülerden dudak okumanın yapılması talebinde de bulundum. Gülistan’ın en son görüldüğü Dinar Köprüsü’nde telefonda konuştuğu görülüyor. Burada neler konuştuğunu, ayrıca 5 Ocak günü kafe önünde şüpheli Zeinal Abarakow ile ne konuştuklarını bilmemiz gerekiyor. Bu taleplerimiz kabul edilmiş durumda.

4 Ocak tarihinde yapılan ihbar sonrasında olay yerine giden dört polisin de ifadesi alınıyor. Bu dört polisin ikisi, diğer ikisinden farklı ifade veriyor. Biz de unuttuklarını varsayarak, kullandıkları Akrep tipi araçlarda bulunan kamera kayıtlarını da talep ettik. Bu talebimiz de kabul edildi.

Şüpheli Zeinal Abarakow’un o güne ait ATS kayıtları (araç takip sistemi) dava dosyasında bulunmuyor. 5 Ocak  Pazar günü babasının izinli olduğunu biliyoruz. Gün boyu ne yaptığını sorduk. Salgından kaynaklı maalesef dosya ile ilgili çalışmalar da durdu.

Bunun dışında başka taleplerimiz de oldu. Savcılık şüphelinin soy ağacının valilik tarafından araştırılmasını talep etmiş ama işlem yapılmamış. Biz tekrardan bu kişinin kim olduğunun araştırılması talebinde bulunduk. Hesap hareketlerini talep ettik ayrıca.

4 Ocak gecesi ayrıca şüphelinin evinde kızkardeşi de bulunuyor. Kızkardeşinin dinlenilmesi talebinde de bulunduk. Savcılık, taleplerimizi kabul ettiğini söyledi ama işin gerçeği hangi talebimizin kabul edilip edilmediğini bilmiyoruz. Beni arayarak, Dinar Köprüsü üzerindeki görüntülerin iyileştirilmesi için gönderdiklerini söylediler.

Dinar Köprüsü’nde bulunan bir notun Gülistan’a ait olduğu ileri sürüldü. Bu not baz alınarak ‘intihar’ ihtimali işlendi. Siz intihara dair herhangi bir bulguya ulaştınız mı?

Gülistan’ın kaybolmasından iki gün sonra Dinar Köprüsü’nün ayakları dibinde bir not bulundu. Bu not Gülistan’a atfedilmişti. Bu notun kriminal sonucu geldi ve yazının Gülistan tarafından yazılmadığı netleştirildi. Köprünün ayakları dibinde 2 gün sonra not bulunabiliyorsa, -en fazla 60 kilo olan Gülistan eğer ki intihar etmişse- o not nasıl orada, bana mantıklı gelmiyor.

Burada şöyle bir algının geliştiğine de değinmek istiyorum. Biz, tanık ifadeleri ve kamera kayıtlarını baz alarak kaybolan bir insanı arıyoruz. Bu durumda intihara işaret eden tek bir bulgu yok. Biz zorla bir cinayet varmış gibi bir algı geliştirmeye çabalamıyoruz. Bu isteyeceğimiz en son şeydir.

Tıpkı Türkiye’de kayıp olan ya da şüpheli olarak hayatını kaybeden birçok kadının olayında olduğu gibi Gülistan’ın kaybolmasına ilk günden itibaren neredeyse bir ‘intihar vakası’ olarak yaklaşıldı. Ortada bir intihar varsa, aile de, bizler de o zaman en azından 22 yaşındaki gencecik bir kadının yaşamına son verdiğini anlar ve buna göre acımızı yaşarız. Ama ortada makul şüpheler var ve biz ısrarla araştırılmasını istiyoruz. Ki bu devlet kurumlarının görevidir.

Barajdaki arama çalışmalarında Esma Kılıçarslan ve sulara kapılarak kaybolan Uzman Çavuş Yılmaz Güneş’in cansız bedenlerine ulaşıldı. Şu ana kadar elde ettiğimiz tanık açıklamaları ve kamera kayıtlarında Gülistan’ın intihar ettiğine dair bir buluntu yok. Dolayısıyla biz Gülistan’ın kaybolmasının birinci dereceden şüphelisi olan Zeinal Abarakow’un araştırılmasını istiyoruz. Herşeyden önce failin durumunun netleştirilmesi gerekiyor.

Şüpheli Zeinal Abarakow’un üvey babasının Doku ailesine dönük bir açıklaması medyaya yansıdı. Bu açıklama sonrası savcılık üvey babanın ifadesine başvurdu mu?

Zeinal Abarakow’un üvey babası bir gazeteye verdiği demeçte Gülistan’ın halen sağ bulunma ihtimali olduğunu belirtiyor. “Gülistan belki sağ bulunacak, sen niye 85 milyonun önüne çıkıp Zaynal’ı suçluyorsun” diyerek Gülistan’ın ablası Aygül Doku’yu hesaba çekiyor. Bu açıklamaya rağmen savcılık üvey babayı halen ifadeye çağırmış değil. Oysa savcılığın bu kişiyi çağırıp, bu açıklamayı baz alarak ‘ne bildiğini’ sorması gerekiyordu.

Ayrıca şüphelinin ailesi kenti terketti. Gülistan Doku’nun ailesinin kendilerine zarar vereceğini dile getirip, ‘güvenlik’ nedeniyle kentten ayrıldıklarını ifade ediyorlar. Buradaki amaç, farklı bir izlenim uyandırmaktır. Sanki mağdur kendileriymiş gibi bir görüntü çizmeye çalışıyorlar. Oysa kendilerinden Doku ailesiyle empati kurmaları beklenirdi. Ortada 22 yaşında gencecik bir insan kayıp. Doku ailesi ile dayanışma içerisinde olmaları, aile ile birlikte aramalara katılmaları gerekiyordu. Tam tersi kentten kaçtılar. Bu da aileye dair şüpheyi daha da arttırmış durumda.

Şüpheli Zeinal Abarakow’un Gülistan Doku’ya şiddet uyguladığına dair bir veriye ulaştınız mı?

Evet. Elimizde daha önce şüphelinin Gülistan’a şiddet uyguladığına dair bir tanığın ifadesi de bulunuyor. Bu tanığın ifadesi şu an soruşturma dosyasında yer almıyor. Dosyada bir hareketlilik olduğunda şüphelinin tutuklanması için bu tanıkların hepsini mahkemede dinleteceğiz.

Bütün bu tanık ifadeleri ve kamera görüntüleri doğrultusunda Zeinal Abarakow’un tekrardan ifadesi alındı mı?

Şüphelinin ifadesindeki çelişkiler ve Doku ailesinin baskısı sonucu, savcılık tekrardan şüphelinin ifadesine başvurdu. Şüpheli o zaman Alanya’daydı. Dava dosyasını hazırlayan savcı, Alanya emniyetine talimat yazdı. Şüpheli Türkçe bildiği halde, oradaki savcılığa yanında tercüman ile gidiyor. Yani Dersim’de iken kafede çalışan, müşterinin siparişlerini alan, sosyal yaşamında Türkçeyi konuşan şüpheli, Alanya savcılığına ifade vermeye yanında tercüman ile gidiyor. Bu kişinin kafede çalışması da tartışmalıdır. Çalışma izninin olup olmadığı bile belli değil. Türkçeyi bildiği halde bilmiyormuş gibi tercüman ile gitmesi de baştan beri çelişkili halinin somut  göstergesidir.

Ayrıca savcılığın talimatla ifade almasına da itiraz ettik. Bu ifadenin yüz yüze alınması talebinde bulunduk. Çünkü şüphelinin ifadesinde çelişkiler var ve ifade alınırken bizim de orada olmamız gerekiyor. Sormamız gerekenler var.

Doku ailesi Munzur Baraj’ının boşaltılması talebinde bulundu. İntihara dair bir bulguya ulaşmadığınızı belirttiniz. Talebin amacı nedir?

Aile perişan haldedir. Talep dikkate alınarak barajın boşaltılacağına dair söz verildi. Aile şu anda barajın boşaltılmasını bekliyor. Onlara da bir umut oldu bu söz.

Yani açıkçası hepimiz Gülistan’ın intihar etmediği ve dolayısıyla barajda olmadığı konusunda hemfikiriz. Ama barajda olmadığı ispatlanırsa kamuoyunun da başka seçenek üzerinde desteğini arttırması mümkün olacaktır. Yani en azından  Gülistan’ın ‘intihar’ etmiş olabileceği şüphesi ortadan kalkmış olacaktır.

Gülistan’ın akibetinin ortaya çıkması noktasında kamuoyundan beklentileriniz neler? Bir çağrınız var mı?

Şu anda aile, görüntülerin iyileştirilmesi noktasında çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Savcılık, iyileştirme amacıyla Malatya ve Ankara emniyetine görüntüleri göndermiş durumda. Onlar da ancak görüntülerde yüzde 5 oranında iyileştirme yapabileceklerini söylemişler. Bu durum, dosyada ilerlememizde  engel teşkil ediyor. Bu anlamda aile, görüntüleri iyileştirebilecek teknik donanıma sahip kişiler veya kurumlardan destek bekliyor.

Gencecik, hayatının baharında, üniversite okuyan 22 yaşında bir insanın akibeti söz konusu. Güvenliğin en sıkı olduğu bir kentte bir insan kaybettirildi. ‘Kayboldu’ diyoruz ama bu bir nesne değil. Cebimizdeki bozuk para değil ki kaybolsun. Bir insana ‘kayboldu’ derken insan yaşamını, hayatın kutsallığını anlamsız kılıyoruz. Üniversitede okuyan bir insan nasıl kaybolabilir? Yolu mu bilmiyor?

Elde ettiğimiz bulgular doğrultusunda hem ailesi hem de avukatı olarak Gülistan’ın kaybolmadığını, kaybettirildiğini söylüyoruz. Özellikle Gülistan’ın, intihar ettiği algısının kesinlikle yanlış olduğunun altını çiziyorum. İntihar ile ilgili tek bir veri bile yok. Kamuoyu da artık biliyor ki Gülistan dosyası toplumsal dayanışma ve baskı ile çözülecek bir dosyadır. Bu anlamda kamuoyundan duyarlılık bekliyor ve Gülistan’ın sesi olmaları çağrısında bulunuyoruz.

EN SON EKLENENLER