Doğayla barışık ve ucuz üretim için yerel tohuma yöneldiler

Bodrum’da Cevdet ve Fatma Türk çifti, yerel tohumları yaşatmak adına 41 dönümlük arazi üzerinde, dayatılanın aksine kolektif doğal yöntemlerle sağlıklı ve ucuz üretim yapıyor.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde 2008 yılında yerel tohumları yaşatmak adına 41 dönümlük bir arazi üzerinde üretime başlayan Cevdet ve Fatma Türk çifti, hızlı büyümek yerine adil ve doğa dostu bir üretimi sürdürmeyi amaçlıyor. Uzun yıllar aşçı olarak çalışan Cevdet ve Fatma Türk çifti, emeğin sömürüsüne karşı ailesi ile birlikte kurduğu çiftlikte, az teknoloji, az para ile doğal bir yaşamı inşa ediyor. Türk çifti, Bodrum’un doğal mimarisine uygun taştan inşa edilen 5 odalı bir evde gelen ziyaretçileri ile birlikte yaşıyor. Yemeklerin odun ateşinde, ısınma ihtiyacının ise soba ile karşılandığı çiftliğe, dünyanın dört bir yanından gelen gönüllüler ücretsiz bir şekilde çalışıyor. 6 inek, 2 düve, 2 dana ve keçilerin bulunduğu çiftlikte, toprağı eşeleme görevini ise her çiftliğin vazgeçilmezi olan tavuk ve kazlar yapıyor!

YÜZYILLIK TOHUMLARLA ÜCRETSİZ BİR YAŞAM

Çiftliğe gelen doğa gönüllüleri hayvan bakımından buğday hasadına, çiftlik işlerinden yoğurt ve peynir yapımına kadar kolektif bir üretime ortak oluyor. Elde edilen ürünler güneş yoluyla korutulduktan sonra gönüllüler arasında eşit pay ediliyor. Yerel tohumlardan karakılçık ve sarıkılçık buğday çeşitleri ile üretimin başladığı çiftlikte şuan çavdar, arpa, yulaf, mercimek, bezelye ve mevsiminde yetişen sebzeler hormonsuz ve ilaçsız yollarla yetiştiriliyor.

EKOSİSTEME SIFIR MÜDAHALE!

Ekosistem dengesinin titizlikle korunduğu çiftlikte kimyasal ilaç ve gübre kullanılmazken, böceklere müdahale adına organik ilaç dahi kullanılmıyor. Sulamada damlama sisteminin kullanıldığı bostanda, fideler direk toprakla buluşturulmak yerine hayvan gübresinin üzerine ekiliyor. Doğaya hiçbir şekilde müdahalede bulunmadıklarını aktaran Cevdet Türk, “Bir böceği kaçırırsam onunla beslenen diğer bir böceği de kaçırıp buradaki doğal dengeyi bozmuş olurum. Bundan dolayı karışık ekim yapıyoruz. Böcekler birbirini bu şekilde kovaladığından ekosistem müdahalesiz bir şekilde sağlanmış oluyor” dedi. Çiftlikteki hayvanları ektikleri ürünlerle beslediklerine dikkat çeken Türk, organik olmayan yem verilmediği gibi hayvanlara kesinlikle süt yemininde verilmediğini söyledi.

KOLLEKTİF UCUZ ÜRETİM

Çiftliklerinin amacının ticari büyüme olmadığını, adil bir üretim ile doğa dostu tarım olduğunu vurgulayan Türk, ürünlerini aracısız bir şekilde tüketici ile buluşturuyor. Elde ettikleri doğal ürünleri her hafta Perşembe günü tüketici ile buluşturduklarını dile getiren Türk, şöyle devam etti: “Bilinçli tüketicileri bir araya getirmek adına bizim bostanı hayal ettim. Hayal ettiğim bu projeye tüketicilerimiz sahip çıkarak hayata geçirdi. Önce hedefimiz 30 kişiydi. 31’inci kişiyi gruba dahil etmedik. Şuan ki hedefimiz ise 60 kişi. 59 kişiye ürün dağıtıyoruz. Her hafta 17-18 kişiye dönüşümlü şekilde ürün bırakıyoruz. Tüketicilerimizde çiftliğe gelerek bizlere yardım ediyor. Bizim Bostan’da kolektif bir dayanışma bu şekilde açığa çıktı.”

ÜRÜNÜN FAZLASI SATILMIYOR

Arpa boyu yol kat etmek istediklerini belirten Türk, tüketicileri ile aralarında büyük bir sevgin bağının oluştuğunu kaydetti. Ürünlerinin fazlasını ise toptan satmaya karşı olduklarını ifade eden Türk, şöyle konuştu: “Küçük ailelere hitap ediyoruz. Otellere, fırınlara büyük yerlere ve toptancılara ürünlerimizi satmıyoruz. Örneğin unumuzu kilosunu 10 TL karşılığında satın almak istiyorlar. Biz yine de vermiyoruz. Çiftliğimizde yetişen ürünlerin fazlasını toptan satmak yerine hayvanlarımızla paylaşıyoruz. Çünkü büyüme gibi bir hırsımız yok. 50 kuruşa satılan maydanozu biz 25 kuruşa veriyoruz. Piyasada 3 TL karşılığında satılan domatesi biz tüketiciye aracısız bir şekilde 50 kuruş karşılığında kapılarına kadar götürüyoruz. Amacımız maddiyat değil sadece insanların sağlıklı ürünlere ulaşmasıdır.”

KADIN BAKIŞI İLE DOĞAL ÜRETİM

Çiftlikte atalık buğdaylarla elde edilen ununun odun ateşinde ekmeğe dönüşüm serüveninin püf noktası ise hıdrellez mayası. Her yıl Mayıs ayında kutlanan hıdrellez haftasında geceleri otlara düşen çiğ sularını toplayan Fatma Türk, kendi üretimi olan unu çiğ suları ile besleyerek kendi doğal üretimi olan hıdrellez mayasını yaptı. Bir yıl boyunca hıdrellez haftasında elde ettiği mayayı kullandığını aktaran Türk, “Odun ateşinde yaptığım ekmeğe ilgi çok büyük. Severek yapıyorum ondan dolayı hiç yorulmuyorum. Sürekli farklı şeyler üretme çabası içerisindeyim” diye konuştu.

Tüm üreticilerin doğayı düşünerek, doğaya yüklenmeden üretim yapması yönünde çağrıda bulunan Türk, üretim esnasında gönüllülerin yanı sıra komşularının da yardıma geldiğini, doğa dostu üretimin içerisinde kadınlarla kolektif bir dayanışmayı da ördüklerini ve bunu yaygınlaştırmaya çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Gökhan Öner – dihaber

EN SON EKLENENLER